Uzmanlar, AIDS'ın son yıllarda Türkiye'de ve dünyada artış kaydettiğini belirterek, korunmanın tedaviye göre daha etkili bir yöntem olduğunu belirtiyor.
Medical Park İzmir Hastanesi Tıbbi Mikro Biyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülfem Terek Ece, 1 Aralık Dünya AIDS Günü, çağın en önemli sağlık problemleri arasında gösterilen ve milyonlarca kişiyi etkileyen HIV'in yayılması ve AIDS hastalığının artışına karşın bilincin yükseltilmesi gerektiğini ifade etti. Ece, ölüm rakamlarını açıklayarak, "Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS verilerine göre 2015 yılı sonu itibarıyla 36.7 milyon insan HIV ile yaşamaktayken, 1.1 milyon kişi AIDS nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre 1985 yılında toplam 3 olan vak'a sayısı, 2015 yılı sonu itibari ile 11 bin 998'dir. Sadece 2015 yılında ülkemizde 2 bin 184 yeni vak'a bildirilmiştir. Kozmopolit yaşam, göçler, çok eşlilik ülkemizdeki sayının artmasının nedeni olabilir" dedi.
Korunmak tedaviye göre daha önemli
Doç. Dr. Gülfem Terek Ece, "Bu hastalıkta korunma yöntemleri, mücadelede son derece önemlidir. Tek eşlilik, prezervatif kullanımı, başkalarına ait enjektör, jilet gibi kişisel ekipmanların kullanılmamasının yanında dövme, piercing gibi uygulamaların ancak steril ortamlarda yapılması korunma yöntemlerinin başında gelmektedir. HIV'le bulaşmada kan ve kan ürünleri önemli olsa da ülkemizde transfüzyon öncesi yapılan taramalar bu yolla bulaşmayı büyük oranda engellemiştir" diye konuştu.
AIDS'in bulaşma yolu hakkında bilgiler veren Ece, "Anneden bebeğe geçiş gösterilmiş diğer bulaşma yoludur. Doğacak bebeklere bulaşma riskinin yüksek olması ve gerek gebelik, gerekse doğum sırasında alınacak koruyucu önlemlerle, bu tarz bulaşmaların büyük ölçüde önüne geçilebilmesinden dolayı, enfekte gebelerin belirlenmesi son derece önemlidir. Tüm gebelere, gebeliklerinin mümkün olabildiğince erken dönemlerinde diğer rutin antenatal test paneli ile birlikte HIV testi de önerilmelidir. Erken tanı ve buna bağlı olarak erken tedavinin, HIV enfeksiyonunun seyri üzerinde olumlu etkileri olduğu, pek çok çalışmada gösterilmiştir. Bu nedenle risk grubundaki kişiler ve açıklanamayan ve geçmeyen enfeksiyonu gibi şüphelenilen kişiler HIV yönünden taranmalıdır. HIV/AIDS bağışıklık sistemimizi hedef alır ve tedavisi uzun bir süreçtir. Tedavisi yandaş hastalıkları da kapsayacak şekilde birçok branşı kapsar. Bu hastalığın her aşamasında psikolojik destek önemlidir. HIV/AIDS tıbbi bir durumdur. Özellikle bulaş yollarından dolayı toplum ön yargısı maalesef ki hastaların soyutlanmasına neden olmuştur. Sosyal ilişkilerle HIV bulaşma söz konusu değildir. Bu hastalar özellikle iş hayatında yer almalıdır" şeklinde konuştu.