ALİAĞA’DA İŞÇİ DİRENİŞİNİN, 46.YILI ANILDI
Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu Bileşenleri, hükümetin kıdem tazminatını fona devredilmesiyle ilgili yapmayı planladığı yasal düzenlemeyi protesto etmek ve 15-16 Haziran işçi direnişinin 46.yılını anmak amacı ile basın açıklaması yaptı.
Aliağa Demokrasi Meydanı’nda toplanan onlarca sendika üyesi, “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Hak Verilmez Alınır, Zafer Sokakta Kazanılır”, “İşçiye Uzanan Eller Kırılsın”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, ”Hükümet Yasanı Al Başına Çal”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganları attı. “Kıdem Tazminatıma Dokunma”, “Kıdem Tazminatı Güvencemiz” yazılı pankartların açıldığı eylemde grup adına basın açıklamasını Doğanşah Aydın okudu.
Aydın’ın okuduğu basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Türkiye işçi sınıfı tarihine altın harflerle kazılmış olan 15-16 Haziran büyük işçi direnişini, 46. yılında saygıyla selamlıyor, işçi sınıfına yönelik kapsamlı hak gasplarının yaşandığı günümüzde bu büyük mirastan aldığımız güçle birlik ve mücadelemizi daha da güçlendirerek saldırılara göğüs gereceğimizi tüm kamuoyuna ilan ediyoruz.”
NECMETTİN GİRİTLİOĞLU ANILDI
“Bizler Aliağa Emek Demokrasi Platformu Bileşenleri olarak, 1970 yılında o büyük mücadele günlerinde, Aliağa'da katledilen, işçi sınıfının yiğit önderi Yapı İşçileri Sendikası Genel Başkanı Necmettin Giritlioğlu'nu saygıyla anıyor, Aliağa'lı işçiler emekçiler olarak 15-16 Haziran'ı yaratan işçilerin ve Necmettin Giritlioğlu'nun mücadelelerini daha da ileriye götüreceğimize söz veriyoruz. 1970 yılında çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ile 275 sayılı Sendikalar Yasasında, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü kısıtlayan düzenlemeleri içeren değişiklik tasarısının 11 Haziran'da Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın onayı ile birlikte yürürlüğe girmesiyle birlikte, DİSK ve bağlı sendikalar yasaya tepki gösterdiler. Zaten yasa, asıl olarak işçilerin Türk-İş'ten ayrılarak daha mücadeleci bir çizgi izleyen DİSK'e geçişlerini engellemek amacıyla çıkarılmıştı. Yasaya karşı işçiler tepkisiz kalmadılar. 15 Haziran sabahı başta İstanbul ve İzmit olmak üzere fabrikalarda çalışan işçiler iş bırakarak, üç koldan İstanbul'un merkezine doğru yürüyüşe geçtiler. Yürüyüşe katılan işçilerin önemli bir bölümü Türk-İş üyesiydi ve DİSK'li kardeşleriyle birlikte mücadeleye atılmaktan geri durmadılar. Köprüler açılarak, barikatlar kurularak üç koldan yürüyen işçilerin birleşmesi engellendi. Yapılan müdahaleler sonucunda 4 işçi önderi ve bir esnafla bir polis yaşamını kaybetti. Adalet Partisi Hükümeti 60 günlük sıkıyönetim ilan ederek hareketi şiddetle bastırma yoluna gitti. DİSK yöneticileri ve işçi önderleri tutuklanarak hapse atıldılar. İşçi sınıfımızın bu büyük kalkışması sonucunda yasa tasarısı Anayasa Mahkemesi'nde iptal edildi. 15-16 Haziran direnişi işçi sınıfı tarihimizde çok önemli bir yere oturmuş oldu.
Bugün kırıntıları da kalmış olsa, kullanmakta olduğumuz bütün haklar işte bu büyük mücadelelerin ürünüdür. Bizler birleşerek ayağa kalkmadığımız müddetçe birer birer geri alınmaktadır. Ardı sıra Meclis'ten geçirilen yasalar ve gündeme getirilen yasa tasarıları işçi sınıfımıza yönelik büyük bir saldırıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
İşçilerin, hiçbir hakka sahip olmadan birer eşya gibi kiralanabileceği Özel İstihdam Büroları devreye sokuldu. İşçilerin haklarını mahkemede arama yollarını kapatan Arabuluculuk Kanunu öncelikle iş mahkemelerini kapsamak üzere yasalaştı.
Kıdem tazminatlarımızı gasp eden Kıdem Fonu uygulaması adım adım geliyor. Bunun için bütün işçilerin maaşlarından 100 TL kesilmek suretiyle zorunlu Bireysel Emeklilik Uygulamasının hayata geçmesi an meselesi.
Esnek çalışma tüm yönleriyle hayata geçiriliyor. Bütün iş yaşamının patronların karının artırılması üzerine kurulduğu bir düzen hayata geçiriliyor.
Sendikalaşmanın önündeki engeller katlanarak artıyor. Sendikalaşan işçiler Dost Cam'da olduğu gibi kapı önüne konuyor, fabrika önlerinde onlarca direniş devam ediyor.
15-16 Haziran bizler için, adını senede bir yad edeceğimiz nostaljik bir gün değildir. Bugün 15-16 Haziran'a neden olan saldırıların katmerlisi sermaye ve hükümet tarafından hayata geçirilmektedir. O gün işçilerin başarabilmesinin altında yatan tabanın söz ve inisiyatif sahibi olmasıydı. Konfederasyon ayrımı, sendikalı-sendikasız ayrımı gözetmeksizin tabanda birleşmek ve her aşamada işçilerin iradesinin hakim olması. İşte 15-16 Haziran mücadelelerinden alınacak temel ders budur. Bu derslere uygun hareket edildiği takdirde işçi düşmanı yasa ve uygulamaların hiçbiri hayata geçirilemeyecektir. İşte Fransız işçi sınıfının mücadelesi bizlere örnek olmaktadır. Buradan Fransız işçi sınıfıyla dayanışma içersinde olduğumuzu tüm kamuoyunu ilan ediyoruz. Yaşasın Fransız işçilerinin onurlu mücadelesi.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.