• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İzmir 7 °C
  • Manisa 5 °C
  • Aydın 7 °C
  • Afyon -3 °C
  • Balıkesir 3 °C
  • Bursa 3 °C
  • Çanakkale 6 °C
  • Muğla 6 °C
  • Uşak -2 °C

Alternatif Basın: Sosyal Medya

Alternatif Basın: Sosyal Medya
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi / Meslek duayenimiz Hıncal Uluç, Sabah Gazetesi'nin medya ombudsmanı İbrahim Altay, İzmir’in kalemi keskin köşe yazarlarından Yusuf İnan ve hayatını yerel gazeteciliğe bahşetmiş tecrübeli gazeteci Şenol Gök, zaman zaman

ALTERNATİF BASIN: SOSYAL MEDYA

Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi

Farkında mısınız bilmiyorum ama Türk medyası S.O.S veriyor.

Meslek duayenimiz Hıncal Uluç, Sabah Gazetesi'nin medya ombudsmanı İbrahim Altay, İzmir’in kalemi keskin köşe yazarlarından Yusuf İnan ve hayatını yerel gazeteciliğe bahşetmiş tecrübeli gazeteci Şenol Gök,  zaman zaman bu konuya ilişkin ufuk açıcı tespitlerde bulunuyor.

Tabi ki anlayana!

Tam 10 yıldır gazetecilik mesleğiyle iştigal ediyorum. Şenol Gök’ün destek ve telkinleriyle çok uzun yıllar Foça’da yerel gazete çıkardım. Bölgesel Televizyon kanallarında ve Türkiye'nin en büyük haber ajanslarında sözleşmeli muhabirlik yaptım.

Gazeteciliğin eğitimini almadım ama bu zaman zarfında yeterince tecrübeye sahip olduğuma inanıyorum.

Malumunuz yerel gazeteleri yaşatmak zordur. Sırtını tek bir yere dayamak suretiyle yaşayanların da;  kıymet-i harbiyesi yoktur.

Kaldı ki reklam desteğinin kesilmesi kaygısıyla, vatandaşın kendisine ilettiği toplumsal sorunları sayfalarına taşıyamayan bir yerel gazete yok olmaya mahkûmdur.

Bir gazete gücünü halktan aldığı taktirde değerli ve güçlüdür. Aksi halde sokakta dağıtılan reklam broşürlerinden hiçbir farkı yoktur.

Yüzlerce sayı çıkardığımız ‘Hâkimiyet Gazetesi’nin caddelerde adeta nasıl kapışıldığını en iyi Foçalılar bilir.

Peki, en çok aranan, okunan ve her yeni sayısı merakla beklenen Hakimiyet’in başarısının altında yatan sır neydi?

Tek cümle ile yanıtlamak gerekirse; Hâkimiyet, insanların içinde kendisini bulduğu bir gazeteydi.

Hani bir sinema filmi izlersiniz de, içinde kendinizden bir şeyler bulduğunuzda o filmi benimsersiniz ya işte onun gibi bir şeydi Hakimiyet’in başarısı…

Şimdi Hakimiyet’te ki tecrübemden yola çıkarak,  gözlemliyorum medya dünyasını…

Yüzde 10’luk bir kesimi tenzih ederek söylüyorum: keşmekeşlik almış başını gidiyor.

Tehdit ve şantaj üzerine yapılan gazetecilik şöyle bir kenara dursun,  her şeyi çıkar ile mukabele eden bir camia görüyorum panorama da…

Kim ya da hangi kurum olursanız olun, ağzınızla kuş tutsanız nafile…

Eğer ajanslara abone değilseniz, gazetelere reklam desteği vermiyorsanız, etkinliğiniz ya da söyledikleriniz o gazetenin destekçilerine zarar verebilecek nitelikteyse, haberinizin akıbeti (yapılsa bile) çöp kutusudur.

Ee hal böyle olunca da sürekli aynı kişiler ve fotoğraflarla birlikte tekrarlanan şablon haberler nazarı dikkate alınmadığı gibi birbirinin kopyası gibi çıkan gazetelerde okuyucunun gözünde naçizdir.

Ne güzel demiş Köroğlu, “Delikli demir (tüfek) icat oldu, mertlik bozuldu” diye…

Yani teşbihte hata olmazsa,  İnternet Medyasının icat olması yazılı basın için sonun başlangıcı oldu diyebiliriz. 

Ayrıca çığ gibi büyüyerek Medya’nın genelini olumsuz etkileyen sosyal medya da üzerine ballı kaymak niteliğinde…

Konuyu biraz açmamız gerekirse;  eskiden bir olay olduğunda ayrıntılarını öğrenmek için bir gün sonra çıkacak olan gazeteyi beklerdik. Şimdilerde ise cep telefonumuzdan internete girip, her hangi bir haber portalından saniyesi saniyesine öğrenebiliyoruz olan biteni…

Yani yapılan haberlerin daha yayınlamadan eskimesi önemli bir dezavantaj gazeteler için...

Bu noktada köşe yazarları güçlü olmayan, sansasyonel haberler üretemeyen, özel röportajlar yapamayan ve sadece çıkmış olmak için çıkan gazeteler artık yolun sonuna gelmiştir, ki her geçen gün sayıları azalmaktadır.

İsterseniz birazda sosyal medyadan bahsedelim.

Türkiye’de sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte herkesin muhabir olduğu gibi yine herkesin kendisine ait bir yayın organı oldu.

Örneğin Aliağa-Foça yolunda trafik kazası mı oldu. Basın camiasının hızlı gonzalesi Erdal Çarboğa bile olay yerine gidip gelene kadar, cep telefonu ile çekilen kaza görüntüleri sosyal medyaya çoktan sızmış oluyor.

Hatırlıyorum da eskiden büyük bir kaza olduğunu duyduğumuzda ertesi günü bayiden Yeni Asır Gazetesi alırdık merakımızdan.

Öte yandan bazen düşünüyorum da, mesleğe ilk başladığım zamanlarda etkinlik düzenleyenler 10 defa telefon açar, üzerine yazılı davetiye getirir,  adeta rica minnet ederlerdi yerel gazeteye çıkabilmek için…

Peki ya şimdi? Çek fotoğrafları, paylaş sosyal medya da, al sana kral gibi reklam…

İtiraf etmek gerekirse,  insanlar sosyal medya sayesinde muhabirlerin kaprislerinden ve kendilerine selam verenden bile reklam isteyen yerel gazetecilerden kurtuldu.

Öyle ki sosyal medyadaki hızlı gelişim, bu konudaki ihtiyacı tamamıyla karşılamaya başladı

Misal orta ölçekli bir televizyon kanalı, haber ajanslarından aldığı eskimiş haberler ile bültenlerini geçiştirirken, insanlar bugünlerde akıllı telefonlarıyla sosyal medyadan canlı yayın bile yapar oldular. 

Önceden her hangi bir etkinliğin canlı yayınlaması için küçük bir servet ödenirken, şimdi cep telefonuyla kitlelere ulaşabiliyorsunuz.

Son dönemde bu özelliği en iyi kullananlardan biri de,  MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener.

Sayın Akşener, hemen her mitingini sosyal medyadan canlı yayınlıyor. Bu sayede on binlerce insana ulaşıyor. Hem de sansürsüz.

Bir kısım medya ısrarla Akşener'i öne çıkarmamaya çalışsa da; Meral Akşener de herkes gibi sosyal medyanın nimetlerinden faydalanıyor.

Bunun içindir ki sosyal medya, yazılı ve görsel medyayı absorbe etmiş durumda.

Bir düşünsenize en güçlü yayın organları bile vatandaşa ulaşmak ve reytinglerini yükseltmek adına sosyal medyayı aracı kullanmak zorunda kalıyor.

Çünkü artık herkesin bir sosyal medya hesabı var. Gazetelerde köşe yazarlığı yapanlardan tutunda,  televizyonlarda program yapanlara kadar herkesin kaderini sosyal medya belirliyor

Yine son dönemde dikkatimi çeken bir husus daha var. Televizyonlarda ki Haber Kanalları, “Çek gönder yayınlayalım” diyerek, whatsapp aracılığı ile izleyicilerine muhabirlik yaptırıyor. Ne güzel değil mi? kendin pişir kendin ye hesabı…

Böyle giderse muhabirler içinde deniz bitiyor. Bazen geriye dönüp bakıyorum da, bir zamanlar Türkiye'nin hemen her ilçesinde muhabiri olan gazete ve ajansların bugün gelinen noktada en merkezi yerlerde bile doğru düzgün muhabiri kalmadı.

Çünkü haber başına fakire sadaka niteliğinde bir ücrete çalıştırılan taşra muhabirlerinin havlu atalı çok oldu.

Merkez muhabirlerinin bile üç otuz paraya çalıştırıldığı bir camiada ben de kalkmış taşra muhabirliğinden bahsediyorum değil mi?

Hem muhabir kimin umurunda ki? Şimdi moda basın danışmanlığı…

“Gel haberimizi yap” diye muhabirlere yalvarmak yerine, işsiz gezen sayısız gazeteciden birini asgari ücretle işe alan siyasiler, şirket sahipleri kurumlar vs bu sayede kendi haberlerini kendileri yapıyor. 

Basın danışmanı olarak aldıkları gazeteciyi de arta kalan zamanlarda da başka işlerinde değerlendiriyorlar.

Ee vaziyet bu olunca, gazetelerin fazla sayıda muhabire de ihtiyacı kalmıyor.

Örneğin İzmir ve Ege Basın Grubu gibi basın gruplarına üye olan gazeteler,  sıfır maliyetle gazetelerinin sayfalarını dolduracak sayıda basın bültenini buradan temin edebiliyorlar.

Tabi ki bu durum tembelliği de beraberinde getiriyor.

Yukarıda da belirttiğim gibi gazeteler birbirinin kopyası şeklinde çıkıyor.

Sonra da birileri ortaya çıkıp, “Yahu ne yapalım Türk halkı okumayı sevmiyor. Bak Japonya da yaşayanlar metroda bile okuyor. Ama bizim millet okumuyor kardeşim” diyerek,  AK Parti’ye oy veren insanları aşağılayan siyasi zevat gibi vatandaşı suçluyor. Böyle düşünenler bence kendini kandırıyor.

Özetin özeti: Türkiye’de medya sektörü çöküştedir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün hangi gafı yaptığından, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın ne dediğinden, bilmem hangi dizi oyuncusunun kiminle yakalandığından, futboldan ve ajitasyon haberlerden başka gündemi olmayan camia artık şapkasını önüne koyup düşünmelidir.

Ayrıca kendi içinden yeni yıldız köşe yazarları, yeni yıldız muhabirler, yeni yıldız televizyoncular ve araştırmacı gazeteciler çıkaramayan medya yeniden yapılanmaya mecburdur. Kaldı ki sürekli olarak kısır döngü içerisinde hareket eden bir anlayış maalesef yok olmaya mahkumdur.

Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894