HİÇ BİRİMİZ MASUM DEĞİLİZ ASLINDA…
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi
Yüce Rabbimiz bile, yaşanan bir felaketten vicdan mesuliyeti duyarak, affını dileyeni bağışlarken…
Adalet müesseseleri bile mesuliyeti kabul edenin cezasını hafifletirken…
İslam Âlimi Mevlana bile, "Bin kere tövbeni bozsan da yine gel..." derken…
Siz nasıl oldu da kibre büründünüz böyle?
Türkiye’yi kana bulayan teröristler için, “Aslında halim selim adamlardı” diyerek, alenen yapılan ihanete şüpheyle yaklaş…
Ama…
“Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin" diyebilme erdemliğini gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a demediğini bırakma!
Papağan misali yat kalk tekrarla: Cemaat sizin eseriniz.
Ya tamam anladık; iyi, hoş güzel…
İsnatınızı inkâr eden de yok zira…
Lakin bokunda boncuk bulmuş gibi sevinenlerden, arama motoru google’a: ‘Cemaat Halk Partisi’ yazmaları yönünde naçizane bir istirhamım olacaktır.
Ricamı yerine getirdiğiniz düşüncesiyle altını çizmek isterim ki: hiç birimiz masum değiliz aslında...
Dolayısıyla açtırmayın kutuyu söyletmeyin kötüyü!
Kaldı ki zaman, birbirimizi yeme zamanı değil, birbirimize destek olma zamanıdır.
Ha ülkemiz içine düştüğümüz badireyi tamamen atlatır, her şey normale döner, işte o zaman yine bol bol konuşur, tartışırız benim biricik elitist yurttaşlarım.
KİMİN AKLINA GELİRDİ DARBE YAPACAKLARI?
Bugünlerde gülmeye ne kadar çok ihtiyaç duyduğumuz herkesin malumu…
Bilindiği üzere Türk siyasetine mizah anlayışına ilk defa merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel getirmiştir.
Devlet adamlığı tarihi boyunca yaşadığı olumsuzlukları, ince esprilerle mukabele eden Demirel’in tarihe geçen o veciz sözleri çoğu zaman da alay konusu olmuştur.
Aslında bazen, yapmacık klişe sözler söylemek ya da kendini haklı çıkarmak için sesimizi yükseltmek yerine ortamı yumuşatacak ifadeler kullanmak daha doğru sayılmaz mı?
Bu noktada eklemeden geçemeyeceğim: Başbakan Binali Yıldırım da, merhum Demirel’in siyasi anlayışına yakın bir tutum sergiliyor. Sayın Yıldırım’ın bazı gelişmelere Demirel’in üslubunu hatırlatan bir tavırla yaklaşması ne yalan söyleyeyim benim çok hoşuma gidiyor!
Süleyman Demirel’den bahsedip de, O’nun fıkra tadında ki hatıralarından bahsetmemek olmaz!
Kırıkkale’de cephane fabrikası patlamıştır.
Neden önlem alınmadığı gazete manşetlerinden inmezken Süleyman Demirel, hadiseyi kendi üslubuyla şöyle değerlendirir: Kimin aklına gelir patlayacağı?
Ne dersiniz? Demirel’in bu tarihi cevabından sonra, biz de şimdi; FetÖCÜ’lere karşı niçin önlem alınmadığını soranlara: Kimin aklına gelirdi darbe yapacakları mı demeliyiz?
HAKSIZ MIYIM SAYIN GÖRMEZ?
Bazı şehirlerimizde camilerimize cemaat toplayamazken, nasıl oldu da Feto dini kullanarak sözde cemaatine bu kadar insanı toplamayı başarabildi?
Tabii ki, ilk aklımıza gelen kişisel menfaatler. Ancak, cemaate mensup olanların tamamının çıkar amaçlı olduğuna inanmıyorum.
Terörist başı Fethullah Gülen, Türk toplumunun İslamiyet ile arasındaki boşluğu iyi değerlendirdi.Geçmişte birilerinin İslam dinini yasaklar dini, din adamlarını ise yobaz ve sahtekar gibi gösterme gayretkeşliği sayesinde toplum ile din arasında bir mesafe oluştu.
Dinini son derece seven ve sayan bir toplum olmamıza rağmen, dindarlık Cumhuriyet ilkelerine ihanet gibi algılandı.
Hal böyle olunca da ‘Ilımlı İslam’ kisvesi altında ortaya çıkan Feto gibi bir meczup, yukarıda bahsettiğim boşluğu sömürmesini iyi bildi.
Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı, devletin maaşlı İmam ve müftüleri özellikle de beynamaz vatandaşlar ile arasına mesafe koyunca, yani toplumla iletişim kuramayınca, gönlü ibadet etmekten yana olduğu halde bu yönde somut bir adım atamayan insanlar çoğaldı.
İşte Feto’nun sözde cemaati de, bu tip insanları tespit etti ve ağına düşürdü.
Kasabanın İmam’ı “o balıkçı, bu alkolik, bu bilmem ne” diyerek, insanları kendinden soyutlarken, FetÖCÜ’ler ise o dışlanan insanları dini kullanarak kendilerine yakınlaştırdı.
Bu neye benziyor biliyor musunuz? Büyüklerinden göremediği sevgiyi, kendisine iyilik maskesiyle yaklaşan kötülerden görünce, o kötülere gönülden bağlanan masum çocuklara...
Yoksa haksız mıyım kıymetli Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez?
Günün Sözü: Akıllı bir kişi, samimiyetin dünyadaki en etkili kuvvet olduğunu anlar ve onunla müttefik olur. (Frank Crane)