KILIÇDAROĞLU SUİKASTI DA MI TİYATRO?
Türkiye’de iç savaş çıkarma senaryosunun aktörlerinden PKK, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konvoyunu hedef aldı.
Artvin’de vuku bulan hadisede sadece Kılıçdaroğlu değil, Türkiye büyük bir tehlike atlatmış oldu.
Suikast eğer başarılı olsaydı, Türkiye’yi karıştırmak isteyenler amacına ulaşabilirdi.
Şöyle düşünün: Fethullahçı Terör Örgütü üyesi askerler Marmaris’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alınca yer yerinden oynadı.
Öyle ki ülkede sevilen tek lider Erdoğan değil.
Maazallah bugün MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başına bir şey gelse, sizce ülkücü camia sakin bir şekilde durabilir mi?
İşte aynı durum Kemal Kılıçdaroğlu için de geçerli.
Seversiniz, sevmezsiniz, beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama hiç kimse Kılıçdaroğlu’nu hafife almamalı...
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu vaziyet itibariyle ülkemiz açısından önem arz eden, kıymetli bir isim.
Nihayetinde Cumhuriyet’i kuran atalarımızın partisi CHP’nin lideri ve özeliklede alevi yurttaşlarımızın sevgiyle bağrına bastığı bir isimdir Kılıçdaroğlu…
Söylemlerim size ütopik gelebilir ama bir Sırp milliyetçisinin, Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun veliaht prensi Ferdinand'a düzenlediği suikastın birinci dünya savaşına neden olduğu anekdotunu da unutmamalıyız.
Dolayısıyla kıvılcım etkisi yapması muhtemel hadiselere karşı tedbirli davranmalıyız.
Öfkenin pamuk ipliğine bağlı olduğu şu günlerde; Binali Yıldırım, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli gibi toplumda karşılığı bulunan ve kitleleri temsil eden stratejik isimleri üst düzey seviyede korumalıyız, korumak zorundayız!
Bu bağlamda yineliyorumki Sayın Kılıçdaroğlu’nu ve dolayısıyla Türkiye’yi Allah korudu.
Suikastçı teröristlerle, güvenlik güçleri arasındaki çıkan çatışmadan sağ salim kurtulan ve sorumluluğunun farkında olan Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına yakışır bir şekilde son derece vakur davrandı.
Uğradığı silahlı saldırı sonrasında, birilerinin sosyal medya üzerinden yapmaya çalıştığı gibi; yaşanan hadise üzerinden siyaset yapmadı. Aksi davransaydı iç savaşın fitilini ateşleyen kıvılcım olabilirdi.
Kılıçdaroğlu, Osmanlı’nın en buhranlı günlerinde, ermeni teröristlerin bombalı saldırısına uğrayan ve sağ kurtulduğu bu olayın hemen sonrasında "korkmayın evlatlarım sakin olun" diye etrafındakilere seslenerek, insanları teskin etmeye çalışan Sultan 2. Abdülhamid’in soğukkanlılığını ortaya koydu.
Kılıçdaroğlu, "Allah’ın verdiği bir can var, o da bu millet uğruna feda olsun" diyerek, bizlere 1988 yılında Genel Başkanı olduğu Anavatan Partisi'nin olağan genel kongresinde, kürsüden partililerine hitap ederken, Kartal Demirağ adlı bir saldırganın silahlı saldırısına uğrayan merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı hatırlattı.
O gün parmağına kurşun isabet eden Özal, eline bir mendil sararak konuşmasına devam etmiş ve tıpkı Kılıçdaroğlu gibi tarihe geçen şu sözlerini söylemişti: “Allah'ın verdiği ömrü O'nun izninden başka alacak yoktur! Biz de O'na teslim olmuşuzdur.”
Velhasılıkelam Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz kanlı darbe girişimine karşı gelmenin, hemen her görüşten 5 milyon insanı Yeni Kapı’da bir araya getirerek birlikteliğimizi tüm dünyaya kanıtlayan demokrasi mitingine katılmanın ve terörle mücadele noktasında hükümete destek olmanın sıkıntısını yaşıyor.
Şer güçler akılları sıra Sayın Kılıçdaroğlu’nu cezalandırmaya ve gözünü korkutmaya çalışıyor.
Tamam, Sayın Kılıçdaroğlu siyasi başarısızlıkları olan bir lider olabilir.
Hatta zaman zaman benim de bu yönde kendisini eleştirdiğim doğrudur.
Ancak...
Kılıçdaroğlu, öyle kuru gürültüye pabuç bırakacak biri değildir.
Bu noktada kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, dirayetli ve dik duruşundan dolayı da bir vatandaş olarak şükranlarımı sunuyorum.
Ha bu arada eklemeden geçemeyeceğim, Artvin’de yaşanan saldırı, Sayın Kılıçdaroğlu’nun değil de, hani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ya da Başbakan Binali Yıldırım’ın başına gelseydi…
Acaba klavye kahramanı bazı kapçık ağızlılar, sosyal medya hesaplarına şöyle mi yazardı: “Sağlam senaryo, adamlar kendi kendine suikast yapıyor. Yok canım bu bal gibi tiyatro…”
Ah ah bu elitist çocukların ağızları torba değil ki büzelim. Neyse biz yine en iyisi mi onlara yine Hz Mevlana’nın güzel bir sözüyle cevap verelim: "Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım!"