İNSANIMIZIN İÇİ YANIYOR!
Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi
Ne yazacağımı şaşırdım
Canım sıkkın...
Kaç gündür miskin miskin oturuyor, hiçbir konu ile ilgilenmek istemiyorum.
Buna ne denir bunu da bilmiyorum.
İklim ya da mevsim değişikliklerinde sizin bu durumunuzu, ‘Hava değişikliğinden’ diyerek yorumlayacak çok fazla kişi vardır ama buna ne denir çıkaramıyorum...
Öyle ki, ‘Akıllı’ dedikleri telefonum bile sapıttı...
Bakıyorum; Salı günü perşembeyi gösteriyor..
Yerel hava durumu ise M. Kemalpaşa’yı anlatıyor...
‘Kar yağışlı!’ diyor...
Bornova neresi, Bursa Mustafa Kemal Paşa neresi?
Belki de biz İzmirliler aklımız ve fikrimizden Gazi Mustafa Kemal’i çıkarmadığımız için, telefonumuz da bize önce Mustafa Kemalpaşa’yı gösteriyor...
Önceki gün oradan geçerken takılmış kalmış...
Manisa’ya geldiğimizde kenti neredeyse bulamayacaktık...
Kentin üzerine ağır bir koku sinmiş...
Kiri hava sis bulutu gibi etrafı sarmış...
Ne konutların ışıkları, ne de cadde aydınlatmaları belli değil....
Sadece İzmir’i böyle sanıyorduk...
Meğer tehlike İzmir’in dışına da taşmış...
Yollar caddeler boş...
Şehirlerarası yollar de öyle...
Ekonomik durumun göstergesi kamyonlar da yollarda yok...
Eğer şehirlerarası otoyollarda kamyon yani nakliye araçlarının sayısı arttıkça refah da artar...
Benim bir ölçümdür bu...
Kentlerde ise bunun ibresi Tapu daireleridir...
Yani alışveriş arttıkça refah da artar...
Ekonominin tekerleğini nakliyeciler döndürür...
Ama gidin görün:
Ege’nin ve Anadolu’nun kamyon garajları dolu...
Yer yok!
Neden?
İş yok da ondan!
Zincirin ilk halkasıdır nakliyeciler ve yollar...
*- Kızım sana söylüyorum!
Sanıyorum acılı bir anne kaleme almış aşağıdaki satırları...
Beni etkiledi...
Aslında soyadı Tuncalı olan anne, yediden yetmişe herkese mesaj veriyor mektubunda...
Herkes işini doğru dürüst yapsın diyor...
Söylediği şu:
Bu memleketin akilleri, yöneticileri, görevlileri nerede?
Her gün bir şekilde kara haber mi alacağız?
Denetim mekanizması neden çalışmıyor?
Vicdanlar neden suskun!
Neden?
İşte bağrı yanık annenin feryadı...
Bakalım duyan, yürekten hisseden olacak mı?
‘Gazete ve televizyon haberlerinin küçük bir köşesinde kazada ölen genç bankacı Melih Tuncalı diye geçen haberle benim ve Kocaman güzel ailemin ve Melih imin sevenlerinin içi yandı...
Biz hep eksik olacağız...
Ve şimdi bu acıyı çeken tüm annelerin eşlerin evlatların teyzeler halalar dayılar amcalar dostlar arkadaşlar komşular yeğenler kuzenler yani sevenler, sevebilenler...
Vicdan merhamet sahipleri ne kadar çok ocak yandı, ne çok insan eksik artık...
Canımın içi çocuklarım duam sevgim sizinle...
Bana hep, ‘Sözün bittiği yer.... O melek!’ dendi, ama söz bitmedi;
Söylenecek çok şey var...
Herkes görevini yapmalı!
Mesela;
‘...Otobüs sahibi aracın bakımını yapmalı ki freni patlamasın yolun ortasında!
Ya da; araç koltukları dik olmalı mesela...
Yöneticiler korumalı bu ülkenin çocuklarını...
Asker- polis ya da herhangi insan ne güç yetiştiriyoruz...
Çocuklarımızı, ne çok seviyoruz onları...
Görevi; ülkemde güvenli, adil, insani yaşam sağlamak olanlar, ya işlerini yapmalı, ya da bedelini ödemeli...
Benim oğlum artık yok!
Acımın tarifi de yok!
Lütfen öldürmeyin artık çocuklarımızı...
Yollarda, görevlerinde, yada sadece oradan geçerken.. .
Öldürmeyin lütfen!
Çünkü; çok acıyor onları sevenlerin canı....
Benim canım çok acıyor....
Öldürmeyin gençlerimizi;
YETER?...’
:Bağrı yanık acılı anne kayıp gençlerimiz ve şehitlerimizi ve de durumumuzu o kadar güzel anlatmış ki, söyleyecek söz bulamıyorum...
*- Avrupa’da öncelik PKK’ya
Bakın size PKK’nın yüzünü göstereyim:
Berlin Kreuzberg’te PKK yandaşlarının düzenlediği yürüyüşü takip etmek isteyen serbest gazeteci Martin Lejeune sadırıya uğradı.
Yakınlardaki bir lokantaya sığınarak kurtulan Martin Lejeune son dönemlerde PKK yandaşlarından tehditler aldığını ancak bu kez bıçak gösterilerek kendisine saldırıda bulunulduğunu belirtti.
Lejeune göstericilerin arasından üç kişinin kendisine gelerek bıçak gösterdiğini ve vurmaya çalıştıklarını belirterek, ‘Görevimi yapmak için oradaydım.
Grup çok agresifti.
Kalabalıktan gelip saldırdılar.
Bir tanesi bana bıçağını gösterdi diğeri de bir şişe kırıp beni tehdit etti. Polisler orada olmasına rağmen bunu yapabiliyorlar.
Bu pervasızlığa nasıl cüret ediyorlar doğrusu anlayamıyorum.
Can güvenliğim konusunda tedirginim. Bu apaçık basın özgürlüğüne de müdahaledir’ dedi.
Polisin tutumunu da eleştiren Lejeune, Almanya’da teröristlere dolaylı da olsa bu denli destek verilmesini kabul edemediğini vurguladı.
Lejeune, kendisine saldıranlardan şikâyetçi olduğunu da sözlerine ekledi.
Bu haberde iki önemli nokta var...
Birincisi Alman polisinin tutumu...
İkincisi PKK’nın büyük himaye altında olduğu...
Öyle ki Alman devleti kendi vatandaşının canını bile korumaktan aciz bu katiller önünde...
*- İşte canlarımızdan biri...
Umarım artık birlik ve beraberliğimizi bozamazlar...
Hain terör saldırısı sonucu kaybettiğimiz, gözyaşı döktüğümüz şehitlerimizi unutmayız...
Şimdi bazıları ‘Olur mu?’ diyecektir...
Oluyor işte...
Size bir şehidimizin eşinin sosyal medyadaki mektubunu okuyayım, kararı siz verin:
‘İyi günler ben şehit özel harekat polisi Coşkun Özcan’ın eşiyim.
Eşimin hesabını kapatmadım, buradan sizleri takip ediyorum.
Eşim 27 nisan 2016’ da Muş Varto da şehit düştü.
Bir de benim adımı yayınlamadan, eşimin fotoğraflarını da arada paylaşır mısınız?
Kimse unutmasın, Fatiha okusun.
Herkesinki paylaşılıyor arada ama eşiminkini hiç görmedim.
Daha 25 yaşındaydı ve o şehit düştüğünde kızım 14 aylıktı.
Biz onu çok özledik...
Ama burda sizin paylaşımlarınızla biraz da olsa ayakta durmaya çalışıyorum...’
Bildiğim kadarıyla özel Harekat Polisi Coşkun Özcan Kayserili idi...
*- Ne yapıyorlar?
Aslında bu haberi paylaşmakta kararsızdım...
Nasılsa bir yerde okur ve görürsünüz diyordum.
Ama yine de kendimi tutamadım...
Bakın TBMM’de neler oluyor?
Haber şöyle:
TBMM'de yumruklu kavga, bir yaralı...
Meclis'te AKP ve HDP arasında yumruklu kavga çıktı, bir milletvekili revire kaldırıldı.
*- Kararı siz verin...
BMM Genel Kurulu’nda Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Beşiktaş saldırısına imza atmadığı gerekçesiyle ağır eleştirileri Genel Kurul'da yumruklu kavgaya dönüştü.
İktidar kanadıyla çıkan kavgada HDP'li Behçet Yıldım Meclis revirine kaldırıldı.
HDP’li Mehmet Aslan kürsüdeki konuşmasında, ‘Buyurun, Kur'an-ı Kerim hakemliğine, Hazreti Muhammed (SAV) hakemliğine gidelim diyoruz!’ deyince AKP İzmir Milletvekili Hamza Dağ, ‘Kur'an-ı referans alarak mı KCK'yı destekliyorsun sen?
Teröristleri onun için mi destekliyorsun?’ dedi.
Tartışmalar giderek kavgaya dönüştü.
Oturumu yöneten CHP’li Akif Hamzaçebi oturuma ara verirken kavga kaldığı yerden sürdü.
CHP’liler kavgayı durdurmak isterken...
Behçet Yıldırım ile Hamza Dağ kavgaya tutuştu.
İki milletvekilinin yumruklaşmalarını bazı partililer durdurmaya çalıştı.
Bir süre arbedeyi önlemeye çalışan AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan daha sonra sinirlenerek HDP’lilerin üzerine yürüdü.
CHP’lilerin ve AKP’li yöneticilerin müdahaleleriyle ortam yatıştı.
Aldığı darbeyle burnu kanayan HDP’li Behçet Yıldırım’a revirde müdahale edildi.
Hamzaçebi, oturumu açtığında, ‘Bir milletvekili arkadaşımızın revire kaldırıldığını öğrendim. Şiddeti asla onaylamıyorum. Kadın milletvekillerimize yönelik cinsiyetçi sözler olduğu bana iletildi. Asla onaylamıyorum, lütfen dikkat edelim’ diyerek uyardı.
Uzun tartışmanın ardından kavgaya giden süreç tutanaklara da yansıdı...
*- AKP’liler hazırlıklarını tamamlıyor!
Madem mektuplardan olaylardan söz ettik, şimdi de AKP İzmir İl Yönetimi’nin 13 Aralık 2016 Salı günü öğle saatlerinde yaptığı yazılı açıklamanın ilk giriş paragrafını paylaşayım...
Yorumu yine sizlere bırakıyorum:
‘Gültekin’den olası referanduma, ‘Ön hazırlıklarınızı tamamlayın’ talimatı
AKP İzmir Siyasi ve Hukuki İşler Birim Başkanları toplantısı önceki gün AKPi İzmir İl Başkanlığı binasında İlçe Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Birim Başkanlarının katılımıyla Ömer Gültekin’in Başkanlığı’nda gerçekleştirildi.
Toplantıya ayrıca İl Siyasi ve Hukuk İşleri Komisyon Üyeleri olan Ali Sorgun Özbalcı ve Hüseyin Ahmetoğlu da katılım sağladı.
Ana gündem maddelerini ‘Terör’ ve ‘Yeni Anayasa hazırlıkları’ konularının oluşturulduğu toplantıda AKP İzmir İl Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Ömer Gültekin, İlçe Başkan Vekillerine; ‘Olası bir Anayasa Referandumu için ön hazırlıklarınızı tamamlayın’ talimatını verdi.
***-
KURDELA
Nefes Kredisi 20 milyon lira
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından KOBİ’lerin finansman sorunlarının giderilmesine katkı sağlamak üzere başlatılan ‘Nefes Kredisi’ uygulamasına İzmir Ticaret Borsası da omuz veriyor. Borsa yönetimi, bu projeye iki milyon lira kaynak sağladı. Bu tutar ile Borsa üyelerine 20 milyon liralık bir kredi limiti açılmış oldu.
*- Garanti Bankası A Listesinde
Türkiye Garanti Bankası'nın Carbon Disclosure Project (Karbon Saydamlık Projesi) tarafından İklim Lideri kuruluşlar arasında gösterildiği geçen hafta kamuoyunun gündeminde yer aldı.
İngiltere Merkezli kuruluş CDP, her yıl, iklim değişikliğiyle mücadele eden şirketleri değerlendirdiği bir rapor yayınlıyor; Garanti Bankası da CDP'nin tüm şirketlere yönelttiği sorulara verdiği cevaplar üzerinden değerlendirmeye tabi tutularak Aralık ayında yayınlanan CDP İklim Değişikliği A listesinde yer aldı.
Garanti Bankası sürdürülebilirlik alanındaki faaliyetleri ile iklim değişikliği ile mücadele ettiğini her fırsatta beyan ediyor, gönüllü olarak verdiği cevaplarla da listede yer alıyor. Ancak, gerçeklik pek de öyle değil, bir yandan iklim değişikliği ile mücadele ettiğini beyan eden banka diğer bir yandan da küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden olan kömürlü termik santrallere finansman sağlıyor.
***-
ANLAYANA
*- Ah insan, ne buluşlar yaptın, uygarlıklar yarattın! Doğayı esir aldın, öyle çok gelişti ki aklın, yıldızları yakaladın, ama bir insan olamadın.
*- Muzaffer Tezel ‘Kendimden özür dilerim’ dedikten sonra şunları yazmış: ‘Kırmamak için, kırıldığım için. Küçücük olayları ‘dev’ yapıp boş yere kendimi üzdüğüm için. ‘Bir dakika’ düşünmemi hak etmeyenleri ‘aylarca’ düşündüğüm için. Güçlü olmak uğruna, güçsüzlüğü yaşamayı unuttuğum için. Değişmeyecek insanları değiştirmeye çalışıp kendimi yorduğum için. Bittiğini kabullenmediğim şeyleri tekrar başlatmaya çalıştığım için. Kötü olan insanları, inatla iyi sanmaya devam ettiğim için özür dilerim, hem de çok!..’
*- Yanlış mı belledim, insan sorumluluktur.
*- Kaliteli insan, ona gösterilen güler yüz ve samimiyetten cesaret bulup, haddini aşmayandır.
*- Umudunu ayakta tut! Hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmediği gibi mutsuzluk de geçicidir.
*- Eğer başka birinin hayatını biraz daha yaşanır hale getirme gücünüz varsa, bunu yapın. Dünyanın buna ihtiyacı var.
*- Yaşam, hayat kurmayı bıraktığın anda biter.
*- Emekli Almanca Eğitmeni Mahmut Zeki Yelken şunu söylüyor: ‘Vallahi, doğru söylemekten dostum kalmadı!’
*- İsmail Esen’in söylediği: ‘Ölümü o kadar kolayladılar ki, yaşamak olağanüstü bir şey oldu. Dünya hepimize yeter. Sadece paylaşmasını bilmek gerek!’
*- Zehra Deniz yazmış, ‘Soğumuş bir yüreği hiçbir özür ısıtamaz.’
*- Banu Can Kızıl’ın mektubu şöyle bitiyor: ‘İçim dışım bir değil benim. Söylenmemiş sözlerim, yüzüme vurmamış kinlerim var. İki yüzlü insanların gözlerinin içine bakarken, yüzerine vurmadığım gerçeklerim var! Yüreğimde nasır bağlayan ama kırmamak için kendimi zor tuttuğum, anlarım var!..’
*- Zulüm, vefasızlık ve hile kimde bulunursa zararı yine kendine dokunur.
*- Yürekte hissedilen en eşsiz duygudur huzur. Ne mutlu ki ona erişebilene.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.