SP BAŞKANI KAMALAK: RUSYA’YA MEKTUP SURİYE POLİTİKASININ İFLASIDIR
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın Rus mevkidaşlarına gönderdiği mektubu sert bir dille eleştirdi. Kamalak, Yaşanan bu olayın hükümetin Suriye politikasının iflas ettiğinin göstergesi olduğuna dikkat çekerek, “Biliyorsunuz Stratejik Derinlik’ten bahsediyordu, o dönemin Dışişleri Bakanı daha sonraki Başbakanımız Davutoğlu. Davutoğlu azledildi ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki bütün ekibi de dağıtıldı. Yani yeni bir arayış içerisindeler. Ben buradan iktidara sesleniyorum; Sağda solda dolaşmayın gelin Saadet Partisi’nin ilkelerine sarılın” dedi.
Rusya’ya mektup Suriye politikasının iflas ettiğinin göstergesi olduğuna vurgu yapan kamalak, “Şuan Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Rus mevkidaşlarına yazmış olduğu mektup, Suriye politikasının yanlış, uçak düşürmenin yanlış ve dış politikanın bir bütün halinde yanlış olduğunu dolaylı bir ifadesinden başka bir şey değildir” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Parti genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Kamalak, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Rus mevkidaşlarına gönderdiği mektupla ilgili sert eleştirilerde bulunarak, “Rusya’ya mektup Suriye politikasının iflasının göstergesidir” dedi. İstanbul’dan, Paris’e, Bağdat’tan Brüksel’e kadar son günlerin en önemli gündem maddelerinden birinin terör olaylarını oluşturduğuna vurgu yapan Kamalak, “En son Amerika Birleşik Devletleri’nin Orlando eyaletinde yaşanan ve 50 kişinin ölümüne neden olan saldırı dünyanın bir numaralı gündemi oldu. Olayı şiddetle kınıyorum. Oysa aynı gün Bağdat’ta da terörist saldırı yaşandı. Aynı gün Şam’da da canlı bomba saldırısı gerçekleşti. Aynı gün Libya’da da bombalı araç havaya uçuruldu. Sadece bir rakam vermek istiyorum. Ortadoğu coğrafyasında 1 yılda patlayıcı kullanılarak gerçekleştirilen terörist saldırı sayısı 2000’den fazla. Bu tür saldırılarda hayatını kaybeden insan sayısı ise 40 binin üzerinde” dedi.
BATAKLIĞI ÜRETENLERİN SİVRİSİNEKLERDEN ŞİKÂYET ETME HAKKI YOK
“Sivil ölümlerin en yüksek olduğu ilk üç ülke neresi?” diye soran Kamalak, “Amerika haklı olarak terörist saldırılarda kaybettiği 50 sivil vatandaşına ağlıyor. Peki, ama terörist saldırılarda sivil ölümünün en yüksek olduğu ilk üç ülke neresi? Suriye, Yemen ve Irak! 2015 yılında her gün ortalama 30 sivil bu saldırılarda hayatını kaybetti. Elbette nerede yaşanırsa yaşansın, kimden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın, her türlü terörist saldırıları kınıyor ve lanetliyoruz. Hayat hakkı herkes için en kutsal haktır. Ne var ki, çifte standartlı yaklaşımlar terörü önlemek bir yana daha da azgınlaştırmaktadır. Brüksel, Paris, en son Orlando saldırısı bunun sonucudur. Eğer gerçekten terörle yüzleşmek, gerçekten terörü yok etmek istiyorsak ilk yapmamız gereken şey, ‘benim teröristim iyidir’ anlayışından vazgeçmek olmalıdır. Bomba İstanbul’da, Bağdat’ta, Şam’da patlayınca bunu ‘gerillaların özgürlük savaşı’ ‘muhaliflerin demokrasi mücadelesi’ olarak görenlerin, aynı silah kendi şehirlerini hedef aldığında ‘terör’ feryadında bulunmaları, ‘doğru’ olsa bile inandırıcı olmaz. Çünkü bataklığı üretenlerin sivrisineklerden şikâyet etmeye hakkı yoktur” diye konuştu.
BATI KENDİSİNİ SORGULAMALIDIR
Gelinen noktada Batı’nın kendisini sorgulaması gerektiğine vurgu yapan Kamalak, “Amerika kendisini sorgulamalıdır. Orlando’daki eylemi gerçekleştiren saldırgan Afgan asıllı çıktı. Peki, Amerika15 yıldır işgal altında tuttuğu Afganistan politikalarını hiç sorguladı mı? Amerika bundan 15 yıl önce Afganistan’a barış, huzur ve refah getirmek için girmişti. Peki, neden bugün, Afganistan halkının yüzde 70'i kronik açlık çekiyor. ABD işgalinden önce okuma yazma oranı yüzde 28,7 iken neden işgalden sonra yüzde 23,5'e düştü. 20 milyon Afganlı işsiz, evsiz bir şekilde günlük 1,5 doların altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor. Neden hala her 4 bebekten birisi 5 yaşını göremeden hayatını kaybediyor? Neden Afgan halkının yüzde 87’si sağlıklı içme suyundan mahrum? Neden Afganlıların yüzde 94’ü elektrikten habersiz? Yani Amerikan işgalinden sonra Afganistan’da her şey daha da kötüye gitmiş. Barış, huzur, refah değil, tam tersine tıpkı Irak’ta, tıpkı Libya’da olduğu gibi ölüm, açlık, yoksulluk artmış… O zaman Amerika kendisini sorgulamalıdır. Afganlı’nın Amerika’da yaptığıyla, Amerikalıların Afganistan’da, Libya’da Irak’ta yaptıkları arasında bir bağ var mı, bunun cevabını aramalıdır” şeklinde konuştu.
DÜNYAYA ÇİFTE STANDART HAKİM
Bugün dünyaya çifte standartın hakim olduğunu belirten Kamalak, konuşmasına şöyle devam etti: Zulüm ve sömürü düzeni hâkimdir. Bu sistemin terör ve kaostan başka insanlığa verebileceği hiçbir şey yoktur. Çünkü bu sistem, ahlaki temelden, adalet duygusundan ve adil paylaşımdan yoksundur. Bu kaos, bu zulüm, ancak ve ancak, gücü değil, hakkı üstün tutan bir anlayışla önlenebilir. Savaşın değil, barışın. Çatışmanın değil, diyaloğun. Çifte standartın değil, adaletin. Üstünlüğün değil, eşitliğin. Sömürünün değil, hakça paylaşımın. Baskı ve zulmün değil, demokrasi ve insan haklarının hâkim olduğu bir zihniyet ile önlenebilir. Yani saadet Partimizin savunduğu ilkelerle, Adil Düzen’le önlenebilir. İslam dünyası bunu gerçekleştirecek her türlü imkân ve güce sahiptir. Müslümanlar Cenab-ı Allah’ın kendilerine bahşettiği imkânları birleştirdikleri takdirde muazzam bir güç oluştururlar. İnsanlığa yön verirler. Adalet ve barış üzerine kurulu Yeni Bir Dünya’yı inşa edebilirler. Kısacası Müslümanlar olarak bir araya gelmemiz, daha fazla gecikmeden İslam birliğini kurmamız lazım.”
DIŞ POLİTİKANIN BİR BÜTÜN OLARAK YANLIŞ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın Rusya Milli Günü dolayısıyla Rus mevkidaşlarına gönderdikleri mektubun hatırlatıldığı Kamalak, şunları kaydetti: “Bütün olaylar dönüp dolaşıp Saadet Partisi’ni tasdik ediyor. Biz 6 yıl önce bu iktidarın Suriye Politikasının yanlış olduğunu ifade etmiştik. Üzerimize trollerini saldılar, Esatçı diye suçlandık. 15 gün içinde Şam Cami’sinde Sabah namazını kılacaklardı. Aradan 6 yıl geçti Şam camiyi bir tarafa bırakın, Diyarbakır’ın Sur camiinde namaz kılabiliyorlar mı? Cizre’de, Nusaybin’de Cuma namazı kılabiliyorlar mı? Netice itibariyle diğer olaylara girmeye lazım yok. Suriye politikasının iflas ettiğinin bir ifadesidir o. Bunu yaşanan olaylar da teyit ediyor. Biliyorsunuz Stratejik Derinlik’ten bahsediyordu, o dönemin Dışişleri Bakanı daha sonraki Başbakanımız sayın Davutoğlu. Davutoğlu azledildi ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki bütün ekibi de dağıtıldı. Yani yeni bir arayış içerisindeler. Ben buradan iktidara sesleniyorum; sağda solda dolaşmayın gelin Saadet Partisi’nin ilkelerine sarılın. Şuan sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Rus mevkidaşlarına yaz mış olduğu mektup, Suriye politikasının yanlış olduğunu, uçak düşürmenin yanlış olduğunu ve dış politikanın bir bütün halinde yanlış olduğunu dolaylı bir ifadesinden başka bir şey değil. Tabiî ki dostluk ilişkilerinin olması gerekir. Biz Saadet Partisi olarak ona buna dalaşalım demiyoruz. Biz zaten aşağıdan beri barış, barış, barış diyoruz.” / EGE BASIN GRUBU