MEVZUAT HAZRETLERİNİ GÖNDERMELİYİZ
Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi
*- Sabırla bekleyince hedefe ulaşırız
Son zamanlarda hep can sıkıcı haber ve yazılardan, görüntülerden hepimiz sağlık durumu bozuldu.
Neredeyse Diojen gibi elimize bir fener alıp yollara düşeceğiz iyi bir şeyler duymak, moralimizi yükseltmek için.
Tam yazıma başlayacaktım ki, bana ‘Oh be!’ dedirten bir haber aldım.
Gerçekten çok sevindim...
Dost olduğu kadar, İzmir ve Türkiye sevdalısı, İzmir’in gururu ESBAŞ’ın en yukarıdaki ismi Dr. Faruk Güler, İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu Başkanlığına getirildi.
Dr. Faruk Güler bu önemli görevi Betül Elmasoğlu’ndan aldı.
Şuna yürekten inanıyorum, Dr. Güler, İzmir için, bizler için çok önemli projeler üretecek.
Ekonomi hiç iç açıcı değilken, hepimizin yüzünü güldürecek çalışmalar yapacak.
Benim İzmir’de çok önem verdiğim bir iki isimden biri de Dr. Faruk Güler....
Siz de çok seçici, ince eleyip sık dokuyucu olan benim gibi önemli olaylara uzak değil yakın zamanda mutlaka tanık olacaksınız.
Eski sanayici ve spor adamı Karşıyakalı Hüsnü Oral benim yazılarım için, ‘Sabırla okunursa!’ yorumunu yapmış...
Ben de Dr. Faruk Güler’in İzmir için yaptıkları gibi yapacaklarını da ‘sabırla bekleyelim!’ diyorum...
*- Sabah ve öğle farkı!
Daha önce Osmangazi Köprüsü’nde ve eski Körfez yolunda test ve kontrol sürüşü yapmış sonra da Hükümete önerimi sunmuştum:
‘Zararın neresinden dönülürse kardır. Zararı azaltmak için tek yol var, o da yüksek ücreti düşürmektir’ demiştim.
Aklın yolu birdir.
Sonuçta önerimiz ve isteğimiz oldu, Yılbaşı’ndan itibaren yarı yarıya olmasa da geçiş ücreti düşürüldü.
Nedense hiçbir ekonomist ya da uzman diye geçinenler bu basit hesabı yapamadı ve sessizliği tercih etti.
Konuşmayan hata yapmayacağı için onların, danışmanların hesabı böyle idi.
Örnek olarak İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, tüm engellemelere rağmen ‘İzmir ilinde ister otobüse, ister metroya, ister vapura, hangi toplu ulaşım aracına binerseniz binin 90 dakika için bir bilet geçerli’ sistemini devreye soktu.
Şimdi iki üç öneride daha bulunacağım.
Ancak önce 3 Ocak 2017 Salı sabahına gideyim.
*- Fabrikalar çalıştırılmalı
Saat 09.00’a doğru, gün yeni ağarırken sokağa çıktım.
Biliyorsunuz kaç kez, ‘Yaz saat uygulaması kalkmalıdır’ diyerek vatandaşın sorunlarını ve isteklerini dile getirmiştim.
Hatta gerek Elektrik Mühendisleri Odası’ndan, gerekse enerji dağıtımını sağlayan özel şirketlerden rakamlarla örnekler vermiş, ama bu kez sesimi Ankara’ya duyuramamıştım.
Konutlarda, işyerlerinde hatta sanayi bölgelerinde enerji sıkıntısının son hadde ulaştığını anlattım ama boşuna...
Nakil hatlarına sabotaj mı var, yoksa kış şartları nedeniyle sık sık arızalar mı meydana geliyor?
Bunun yanıtını yetkililer ararken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’da şu açıklamayı yaptı:
‘Hayır efendim, doğal gaz ile çalışan santraller üretimini durdurdu!’
Bu arada bu nedenle bazı fabrikalarımızın da sıkıntıya düşüp makinelerini durdurduğunu öğrendik.
Bu ‘enerji sorunu’ kesinlikle ve acele çözülmesini bekliyor ve umuyoruz.
*- Sabah ve öğle farkı...
Saat 09,00’da olay yerinden yani Reine’nin önünden geçtim.
Biri mavi branda ile kapatılan eğlence mekânının kapısında, diğeri ise Kuruçeşme tarafındaki köşede iki polis memurumuzun beklediğini gördüm.
Karşı yanda, 200 metre ilerideki Karakolun iki yanında birçok naklen yayın araca park etmiş durumda bekliyordu.
Soğuk havada ileri yaşta bir adam spor kıyafetiyle koşarak, ‘Sağlıklı yaşam’ mesajı vermek istiyordu.
Daha sonraki saatlerde ise bisikletlileri gördüm...
Her şey normal akışında idi...
Ancak öğle saatlerinde birden bir hareketlilik oldu...
Trafik kilitlendi...
Çünkü Su Adası’nın yani Galatasaray Adası’nın bulunduğu Kuruçeşme (Arnavutköy- Bebek) yönünden turizmcilerin yürüyerek geliyorlardı.
Grubu Reine’nin sahibi karşıladı.
Yetkililerin izin vermesi ile açılacak Reine’nin ilk gecesinde, turizmciler ile eğlence mekânı ve restoranların sahipleri eşleri ile yer ayırtarak destek vereceklerini açıkladılar.
Sanıyorum bu görüntüleri 50’nin üzerinde kamera görüntüledi.
Bu arada belli noktalarda yine arama tarama işlemleri yapılıyor.
Benim Ortaköy’de bindiğim otobüse de üç ayrı kapıdan polisler girerek yolcuları kontrol ettiler.
Daha önce yazdım...
Hatta birçok dost ve arkadaşım yeni yıl iyi niyet mesajları ile ‘geçmiş olsun’ dileklerini de paylaştılar.
Dört yıldır büyük bir tesadüf eseri yeni yıla İstanbul’da giriyorum.
Cumartesi gecesi İzmirli dostlarımızla Beşiktaş- Arnavutköy’de girdik.
Belirttiğim gibi Reina’ya kuş uçuşu bir kilometre kadar uzaklıktaydık.
Saat 01.00’de misafirlerimizi uğurladıktan sonra, her yıl yaptığımız gibi Boğaz’da aracımıza tur atacaktık. Ve yüzde 100 katliamın olduğu dakikalarda Ortaköy’de Reina’nın önünde önünde geçmiş olacaktık.
Bu olasılık yüzde yüze yakındı.
Ama son anda, ‘Uyku daha güzel’ dedik ve kalabalığa girmemeyi yeğledik.
Bu arada yurt dışında yaşadığım bir iki gözlemimi ve yapılanları sizinle paylaşmak istiyorum...
Önce Reina gibi silahlı saldırıya ve katliama uğrayan Fransa’dan vereyim...
*- Üç polis, parmakları tetikte...
Paris’te tanık oldum...
Şüpheli bir araç durdurulunca, görevli polislerden biri şoförün yanına gidiyor ve evrakları istedikten sonra iki metre kadar uzakta duruyor.
İkincisi elinde otomatik silahla onun paralelinde ve aracın arka köşesinde, yolun ortasında duruyor.
Üçüncüsü ise aracın arkasında yine otomatik silahı araca dönük olarak duruyor.
Ancak bu arada yolun ortasında olan çevreyi de kontrolü altında tutuyor.
Yani hem araçtan, hem de çevreden gelebilecek tehlikelere karşı hazırlıklı oluyorlar.
Ve bu duruma hiç kimse tepki göstermiyor.
Olağan gören Parisliler yaşamlarını normal sürdürüyor.
İkinci anı Rusya’dan...
*- Aniden beklenmedik an ve yerde...
Moskova’da bir bakıyorsunuz bir metro durağında, ya da bir meydanda birden polisler beliriyor.
Hemen çevreyi sarıyor.
Ve istisnasız her geçenin üzerine arıyor.
Şüpheli gördüklerini ise alıp merkezlerine götürüyor.
Bu yol kesme günün her saatinde oluyor.
Aynı sistem 9 şeritli caddelerde bile uygulanıyor.
Ancak hiçbir zaman arama tarama aynı noktada olmuyor.
Bizde ise bu uygulamalar genelde aynı noktalarda oluyor.
Bir ara İzmir’de buna benzer sistem uygulanıyordu.
Örneğin Basmane’de Mürsel Paşa Bulvarına kestirmeden çıkmak isteyen bazı sürücüler Basmane Garı’nın paralelindeki sokağı kullanıyordu.
Ve tam köşeyi döndükleri an karşılarında ‘dur’ işareti yapan polislerle karşı karşıya geliyorlardı.
*- Önce zor gelmişti
Yasaklara millet olarak nedense hep karşıyız.
Ama iş güvenlik olunca hiç birimiz ‘hayır!’ diyemeyiz.
Ama nedense içimizden bazıları kendilerini ‘özel’ olarak görebiliyor.
Bu avm’lere girişteki arama ilk kez Sabancı’nın da Fransızlarla ortak olduğu Carrefour mağazalarında başlamıştı.
Kendini Kaf Dağı’nda gören bir yazarımız da alışveriş için gittiğinde buradan, o x- Ray’lı kapıdan geçirdiklerinde, kıyameti koparmış, ‘Beni nasıl buradan geçirtir ve ararsınız!’ demişti.
Sonra da bunu köşesine taşımıştı...
Kendisine yapılanı genelleştirmiş ve Türkleri aşağılayıcı bir hareket olarak yorumlamıştı.
Hâlbuki şu anda tüm işletmelerde bu sistem uygulanıyor...
Ve hiç kimse de alınganlık göstermiyor.
Özetle bundan böyle çok daha sıkı çalışmalar yapılırsa her vatandaşımız kendisini daha güvende hissedecektir.
Ama örnekte olduğu gibi herkes kim olursa olsun ayrı tutulmamalı...
*- Kendi bacağımıza kurşun sıkmayalım
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği UTİKAD Yönetim Kurulu üyelerin InterContinental İstanbul Otel'de düzenledikleri toplantıyı baştan sona takip ettim.
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener’e İzmir’in selamlarımı getirdiğini söyledim.
Türk lojistik sektörüne ilişkin değerlendirmelerini dinledim ve çok not aldım.
Aslında her satırbaşı ayrı ayrı ele alınmalı...
Yani onlarca sorun bir anda sunulmamalıydı.
UTİKAD Başkanı Emre Eldener, sektörün 2016 yılında geldiği noktanın altını çizerken 2017 yılına dair öngörülerini de paylaştı.
Lojistik sektörünün sorunlarını ve beklentilerini de açıklayan Eldener, 2017 yılında sektöre devlet desteği beklediklerinin de altını çizdi.
*- İzmir adına...
Toplantıda İzmir’den sadece biz vardık...
Bir de aynı zamanda yönetim kurulu üyesi Taner İzmirlioğlu...
Konu çok önemli olduğu için sanıyorum yalnız başına ele alınmalı...
Önümüzdeki günlerde ben ya da Kaan Alişan sanıyorum Uluslar arası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği’nin çalışmalarını, yaptıklarını ve yapacaklarını sizlerle paylaşacağız.
Türkiye’miz ve bizlerin menfaatlerini ve de kayıplarımızı dillendireceğiz.
Örneğin ceviz ve bademe bakanlığın bakış açısını...
Bilgisayar gibi ceviz ve badem’in de riskli eşya kabul edilip yüzde 25 teminat alınmasını anlatacağız.
*- İnanılacak gibi değil!
Yabancı plakalı TIR’ların köprü ve otobanlardan geçiş ücreti ödemeden geçmelerini ve bizim de buna seyirci kalmamızı, ses çıkaramamamızı...
Mevzuat hazretlerinin sektörün elini kolunu bağlamasını...
Sadece 91 gram ağırlığındaki küçük bir kolinin ambardan çıkarılıp üç metre ilerideki bir ambara getirilmesi için en azından 300 lira masraf çıkarılmasını...
424 üyesi 55 bin çalışanı bulunan bu önemli geleceğin sektörünün sorunlarını sizlerle paylaşmaya çalışacağım...
Özetle bir iki düzenleme sonucu kendi bacağımıza kurşun sıkmamayı anlatacağım...
UTİKAD’ın 2017 gündem başlıkları olan, Lojistik Master Planının Hazırlanması, Lojistik Mevzuatın eşgüdümlü hale getirilmesi ve güncellenmesi, Demiryollarının serbestleşme sürecinin işlerlik kazanması, Demiryolu altyapısının geliştirilmesi, Yeni havalimanın açılmasına yönelik ön hazırlıklar ve mevzuat altyapısı hakındaki görüşleri de anlatmaya çalışacağım.
Hepsi ama hepsi çok önemli...
***-
GÜNCEL
Genç çiftçiler damga vuracak!
Sadece Türkiye'de değil bütün dünyada gençler kırsal bölgeler ve tarımsal faaliyetten uzaklaşmak istiyor.
Çünkü özellikle tarım zor ve meşakkatli bir iş.
Çiftçilik yapmak hem risk hem de belirsizlik taşıyor.
Ancak diğer yandan da çiftçiler olmazsa dünyayı kim besleyecek? İnsanlığın temel ihtiyacı olan gıdayı kim sağlayacak?
Üstelik tüm dünyada üretici nüfusunun giderek yaşlandığı bir dönemi yaşıyoruz.
Dolayısıyla günümüzde tarım sektörünün küresel ölçekte tartıştığı stratejik konulardan biri de gençlerin tarımsal faaliyeti sürdürmeleri ve tarımdan kopmamaları için politikalar geliştirmek.
Orion Fuarcılık olarak her şeyden önce tarım sektörüne duyduğumuz sorumluluk anlayışı gereğince, 19 - 22 Ocak 2017 tarihlerinde gerçekleştireceği İzmir Tarım ve Hayvancılık Fuarı'nın ana temasını ‘Genç Çiftçiler’ şeklinde belirledi.
Burada amaç, tarımda gençlik konusunun öneminin kamuoyunca daha iyi anlaşılması ve bu ciddi soruna dikkat çekebilmek için farkındalık çalışmalarını hızlandırmak.
***-
GICIK
*- Yalnızlıktan şikâyetim yok usta! Benim sorunum beni anlamayan kalabalıklar.
*- Kırılmayı da bıraktım, kızmayı da... Artık direkt boş veriyorum. Siz adına ne derseniz bilmem, ben ‘huzur’ diyorum.
*- Yaşarken öleceğini bilen tek varlıktır, insan. Kalp kırar, gönü yıkar, kötülük yapar. Üstelik hiç ölmek gibi, hem de hiç umursamadan.
*- Çok şey beklemeyin hayattan. Hayat kısa, hayaller ağır. Ve insanlar nankördür.
*- Bazı insanların yüreğinin güzelliği; yüzüne, sesine, konuşmasına, yazdıklarına, yaptıklarına, paylaşımlarına yansır.
*- Demir tava geldi; kömür bitti. Ocak tava geldi; hamur bitti. İş yola girdi; ömür bitti.
*- Asla kimsenin duygularıyla oynama. Oyunu kazanabilirsin ancak onu hayat boyu kaybedersin.
*- Dünyada çok acı var! Kötü insanların şiddetinden değil, iyilerin susmasındandır.
*- Bana ‘hayır’ diyenlere şükran duyuyorum! Hayatta kendim için ne başardıysam, onlar sayesinde başardım.
*- Eğer en zayıf noktanız, insanlara dostluk göstermeniz ise; siz dünyanın en güçlü insanısınız.
*- Birlikte kardeş gibi yaşamayı öğrenmeliyiz. Ya da aptallar gibi hep beraber yok oluruz.
*- Zayıf olan asla affetmez! Affetme eylemi güçlülere aittir.
*- Yastığa başını koyduğunda, ‘Bugün kimsenin hakkını yemedim!’ diyebiliyorsan, o gün senden daha zengini yoktur.
*- Yaparsan sen yaparsın! Bize yeniden kardeş olmayı öğret öğretmenim; kini, nefreti atmayı kalplerimizden. Bize, yeniden birlik olmayı öğret öğretmenim; Mustafa Kemal’in izinde giden, ülkeyi yoktan var eden atalarımız gibi... Bize yeniden sevmeyi öğret öğretmenim; bir insanın dili, dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun sevmeyi herkesi... Yaparsan sen yaparsın, öğretmenim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.