25 Kasım 2024
  • İzmir6°C
  • Manisa7°C
  • Aydın5°C
  • Afyon-4°C
  • Balıkesir0°C
  • Bursa1°C
  • Çanakkale0°C
  • Muğla3°C

ARTIK KAÇIRDINIZ!

Yaşar Eyice

14 Eylül 2016 Çarşamba 16:59

ARTIK KAÇIRDINIZ!

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi

Bugün son gün...

Bu yazıyı dün akşam saatlerinde yazdım ve başlığını, ‘Henüz kaçırmadınız!’ koydum...

Ama yayınlamaya, bilgisayar hatası yüzünden geç gönderince, başlık değişti, ‘artık kaçırdınız’ oldu...

Ama ‘kurban kesmeyenler’ daha doğrusu kesemeyenler üzülmeyin...

Size daha sonra bir alıntıdan söz edeceğim, belki böylece içinize bira su serperim.

Şimdi Bayramlık konuma dönelim...

Kurban, dört günlük Bayram’ın üçüncü günü, güneş batıncaya kadar kesilir.

Kurban bayramının dördüncü günü kurban kesilmez.

Bayramın üçüncü günü güneş batmasıyla vacip olan kurbanın vakti çıkar. 1.ve 2. günü kurbanını kesemeyenler Bayramın 3. günü güneş batmadan kurbanlarını kesebilirler.

Ancak 4.günü kurban kesilmez.Kesilen kurban vacip değil nafile olur.

Sadece, Şafii’de, bayramın dördüncü günü de, kesilebilir.

Bugün ‘kurban kesiminde son gün’ olduğu için, yine ‘kurbanlık’ yazılarımı hatırlatmak ve bilgilendirmek için sürdürmek istiyorum:

*- Yerleri doldurulamaz

Hayvan sağlığı, sağlıklı et ve gıda tüketimi denildiğinde elbette ilk akla gelen meslek Veteriner Hekimler oluyor.

Kurban Bayramı ise dini bir vecibe olmasından dolayı her bireyin sorumluluk sahibi olmasını gerektiren bambaşka bir süreçtir.

Celebinden kasabına, kasabından vatandaşına herkes bu dört günlük  (kesimde üç günlük) sürecinde Veteriner Hekimlerle birlikte önemli bir paydaşıdır.

Dört günlük Kurban Bayramı süresince kesimi gerçekleştirilen hayvan sayısı bir yıl boyunca kesimi yapılan hayvanların neredeyse dörtte biri kadar.

*- Eziyetin cezası (!)

Bu da hayvan hareketlerinin ve tüketime hazırlanan et miktarının dört günde normalin ne kadar üzerinde olduğunu gözler önüne seiyor.

Dolayısıyla artan hayvan hareketleri aşamasından etin tüketime hazır hale getirilmesine kadar kurbanlık hayvanların sağlığı ve refahına daha çok özen gösterilmelidir.

Hayvan sağlığının sağlıklı et tüketimi demek olduğu ve bu sürecin de insan sağlığını doğrudan etkilediği unutulmamalıdır.

Bundan sonrası için bir hatırlatma yapayıl:

Hayvan sahipleri hayvanlarını satış yapacakları alanlara ulaştırana kadar hayvan refahını akıllarından çıkarmamalıdır. Hem dini açıdan hem de bağışıklık sistemine katkısı ve hayvan sağlığı açısından kurbanlık hayvanlarına eziyet edilmemelidir.

Zaten gazetenizde okudunuz, hayvanlara eziyet edenler ve de kurban ederken ızdırap çektirenler, madden cezalandırılacak.

Bu arada yeri gelmişken merak ettim, ama öğrenemedim.

Acaba bu üç günde, hiçbir kasap, ya da hayvan sahibi, duyurusu yapıldığı gibi cezalandırıldı mı?

*- Yasağa rağmen!

Hayvan satış yerleri ve kesim yerleri kamu kurumları koordinasyonunda düzenlenmekte ve denetleniyor.

Bu görevi yerine getirmek için kamu adına zabıtasından polis memuruna, veteriner hekiminden çevre mühendisine, din görevlisinden tahsildarına pek çok farklı meslek grubundaki personel görev yapıyor.

Satış ve kesim yerlerinde doğru görev dağılımı ile doğru kurulmuş sistemler sayesinde üç günde yıl boyu kesimi yapılan hayvanların dörtte birinin kesiminin sağlanması mümkün oluyor.

Belirttiğim gibi; Hayvanların acı çekmeksizin öldürülmesi işlemi de hem insani anlamda hem de dini açıdan en önemli konu.

Ancak; özellikle Bayramın ilk günü, namaz sonrası kurbanlıklarını meslek için kesim yerlerine gidenler, çok uzun kuyruklar oluşturdular.

Bu arada yasak olmasına rağmen, yine de bazılarının boş arazilerde kurbanlarını kestikleri gözlendi.

*- Acemi kasaplar!

Kurban Bayramında görev alan kasapların işinin ehli olması en çok da bu nedenle önemlidir.

Kasaplar hayvanın acı çekmeden kesimi sonrasında kanının iyice akıtılması gerektiğini, kesim hijyeninin önemini bilerek çalışmalıdır.

Din görevlileri de kurban kesiminde bilimsel olarak açıklanan; hayvan refahı, hayvan sağlığı, gıda güvenliği, halk sağlığı adına dikkat çekilen hususların göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladılar.

Kurban kesiminin bir ibadet olduğunu ve bu anlayışa sadık bir içtenlikle tüm kurallara uyulması gerektiği yönünde vatandaşı ve bu süreçte görev alanları yeterince bilgilendirildiler.

Kurban Bayramı sırasında ve sonrasında oluşan atıkların da çevre kirliliğine neden olmayacak şekilde yok edilmesinin yanı sıra, et ve deri dahil tüm yan ürünlerin ülke ekonomisine katkı koymasını sağlayacak düzenlemeler için yatırım yapılması gerektiğini de hatırlatıldı.

Çoğunluk buna riayet etti diyebilir miyiz?

Bence eski yıllara göre daha derli toplu bir manzara ile karşılaştık.

Eksikler yok mu?

Var tabii...

Ama bundan böyle çok daha titiz ve dikkatli olacağımız kesin...

*- İnsanlık sınavı...

Tüm bu süreçte dini vazifesini yerine getirmek isteyen vatandaşların da sorumluluk sahibi olması gerekir.

Olayın yalnızca kesilen bir hayvan ve iştahla yenilecek kavurmadan ibaret olmadığını aklından çıkarmamalıdır.

Her dini vazifede olması gerektiği gibi sabırlı, insanlığını bir an dahi unutmadan, hayvanlara ve din kardeşlerine karşı bilinçli davranmalıdır.

Kesim sonrası etlerin saklanması ve tüketim şekline dair püf noktalar da göz ardı edilmemelidir.

Tüm bunlar yoğun yaşanacak bu süreçte karşılaşılacak sağlık sorunlarının da önüne geçilmesini sağlayacak.

Bu nedenle basında da spekülatif haberler yerine doğru isimlerden yapılan doğru açıklamalara yer verilmesine özen gösterilmelidir.

Tabii bu yalnız kurban konusunda değil, toplumu ilgilendiren her konuda.

Bir bakıyorsunuz bir yetkili ‘doğru’ derken, diğeri ‘yanlış’ diyebiliyor.

Günlük yaşamda neredeyse her gün bunları görüyor, yaşıyoruz.

Özellikle televizyon yöneticileri buna dikkat etmeli.

Rayting olacak diye, bile bile yanlış yapılmamalıdır.

Aslında Veterinerler Odası Başkanı H.Gökhan Özdemir’in dediği gibi; Kurban Bayramını dört günlük bir insanlık sınavı kabul ederek,insani duygularımızı yitirmeden geçireceğimiz sağlıklı bir Bayram olmasını sağlamalıyız.

*- Uzaktan bile yetişiyor...

Bazısı her şeyden, hatta bayramdan bile yararlanmayı biliyor.

Örneğin; Ankara Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Kılınç gibi...

Belki söyledikleri doğru da, geçenlerde belirttiğim gibi buna, ‘Müslüman mahallasihnde salyangoz satmaya benziyor!’ da diyebilir miyiz?

Kararı siz verin:

Adamlar kalkmışlar, Ankara’dan İzmir için fetva veriyorlar.

Sanki İzmir’de Kasaplar OIdası yok, Veteriner yok, koyun- keçi yetiştiricileri ya da derneği yok.

Kısacası bir yetkili yok...

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’i arklarına almışlar, İzmir ve Ege’de Ankara’nın Koyun ve keçisini satmaya çalışıyorlar.

Ticaret serbest...

Ama bu arada ‘önce can’ sözcüğünü de anımsatmak istiyorum.

Ankara Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Kılınç, İzmir Basın Gurubu’ndan sürekli bilgi akışı sağlıyor.

Dediği şu:

‘Kurban Bayramı’nda dini vecibelerini yerine getirmek isteyen vatandaşlar, küçükbaşa yöneldi. Kurban Pazarlarında büyükbaş hayvanın canlı kilogram satışı 18 TL’lere kadar çıkarken, küçükbaşta ise bu fiyatlar daha düşük.’

Aslında bu cümle yanlış yönlendirme ve de menfaat ile ‘haksız rekabete’ giriyor.

Şu dediği ise doğru:

‘2002 yılından bu yana ülkemizde küçükbaş hayvancılık desteklenmekte ve üretimi teşvik edilmektedir. Küçükbaş hayvancılığın desteklenmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2023 strateji belgelerinde de devlet politikasına dönüşmüştür. Bu teşvik beraberinde hayvan sayısında artışı getirmiştir. Eğer bu artış ve destekleme olmasaydı bu sene Türk halkı kurban kesemeyecek, ithalat daha yakıcı bir şekilde gündemi meşgul edecekti.’

*-  Cevap verecek çok kişi var...

Bakın size haksız rekabetten bir demet daha.

Ankara Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Kılınç’ın dediğine göre; ‘Bugün insanlar kendi içinde barındığı alternatifler ve uygun fiyat nedeniyle küçükbaş hayvana yöneliyor.

Aslında insanlar sağlıklı ve lezzetli oluşu başta olmak üzere kültürel nedenlerle küçükbaş hayvandan hiç vazgeçmemeliydi.

Hem kurban döneminde hem de normal dönemlerde büyükbaş hayvana talep arttıkça uygun bakım ve besleme koşulları olmayan tamamen ham maddesi dışarıdan gelen yemlerle beslenen sağlıksız büyükbaş hayvan sayımızı artırıyor.

Bu da çare olmuyor, ithalat yapmak zorunda kalıyoruz.’

Aslında bu sözleri de devlet politikasına pek uymuyor.

Ama kendilerinin satacağı keçi ya da koyun için uygun oluyor.

Bu satırları daha önce yazacaktım, insanların etki altında kalmaması için bugüne bıraktım.

Ankara’dan İzmir ve Ege için beyanat veren başkanın şu sözü ise öncekilerle tezat teşkil etmiyor mu?

‘Her dönem Türkiye’de küçükbaş hayvan ürünlerinin tüketimi teşvik edilmelidir.’

Bu arada bir ara not düşeyim:

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’in, desteğiyle İzmir Enternasyonal Fuarı’nda da stant açarak reklamlarını yapan Ankaralı keçiciler, bu arada birçok kişiye de ‘oğlak eti’ ziyafeti çektiler.

Yani masraftan kaçınmadılar.

Tabii ki karşılığını beklemek de hakları değil mi?

Vermeden almak sadece Allah’a mahsus...

‘Boşuna mı bazı gazeteciler dahil, birçok kişiyi besledik!’ diyebilirler, düşünebilirler.

*- Şimdi yine sağlık...

Bazı doktorlar, ‘Size bağlı’ derken bazıları ise ‘Kurban Bayramı'nda her öğünde et yemeyin’ uyarısında bulunuyor.

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op.Dr. Özgür Akşan, Kurban Bayramı'nda her öğünde et tüketilmesinin sağlık açısından riskler doğurabileceği uyarısında bulundu.

Dr. Akşan, orta yaş üzerindeki kişilerde, günde bir öğünden fazla et tüketiminin beyin kanamaları ve ani felçlere yol açabileceğini söyledi.

Gün içerisinde bir öğünden fazla et tüketilmesinin orta yaş üzerindeki bireylerde ani tansiyon yüksekliği ile ani felç ve beyin kanamalarına neden olabileceğine dikkat çekiyor.

Ani başlayan bulantı, kusma ve kol güçsüzlüklerinde sağlık birimlerine başvurulması gerektiğini anlatan Dr. Akşan, ‘Bu dramatik tabloları hayatımızda görmemek için, özellikle kurban bayramlarında yoğun et tüketimine biraz daha dikkatli olmamız gerekli’ diye konuştu. 

Hepimiz biliyoruz, Kurban Bayramı dört gün ama tatil uzadıkça uzuyor...

Bu arada dikkatimi çekti...

Urla’da hergün saat 10.00’da yapılan ‘Balık Mezatı’na gittim.

Öyle kalabalık var ki, anlatacak sözcük bulamıyorum.

*- Her gün dikkat etmeliyiz

Bayram sürdüğü için yazabilirim:

Sabah kahvaltısı mutlaka yapılmalı, bol su tüketilmeli.

Yağlı etten kaçınılmalı.

Her öğünde et yemekten kaçınılmalı.

Devam eden Bayram ziyaretlerinde ağır tatlılardan kaçınılmalı

Bayramda bir öğünde en fazla 100 gram et tüketilmeli.

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Efe Edem, ‘Kurban Bayramı'nı Ramazan Bayramı gibi düşünerek daha hafif beslenmeye dikkat etmeliyiz’ diyor.

Fazla et tüketiminin, vücutta yüklenmeye neden olarak yemek sonrasında kalp krizi ihtimalini artırdığını ifade eden Uzm. Dr. Edem, ‘Yaşlı hastalarımızın, şeker hastalarının ve fazla et tüketiminden kaçınması gereken gut hastalarının hafif yemeye dikkat etmeleri gerekiyor.

Gençlerin de çok yoğun şekilde et tüketiminden kaçınması lazım.

Türk toplumu olarak eti yakarak yemeği seviyoruz.

Bu hem kalp sağlığı açısından hem de ileride gelişebilecek kanser hastalığı açısından büyük risk taşıyor.

Etin pişirme süresini uzatarak ve eti yakmadan pişirmek daha sağlıklı olacaktır. Etle birlikte yeşillik tüketmek yemek sindirimini kolaylaştırmak açısından çok önemlidir’ diye konuştu.

Aslında bu yazdıklarım sadece Kurban Bayramı için geçerli değil...

Yaşantımızın her günü bunlara dikkat etmeliyiz.

*- Fast food’a karşı tencere yemeği

İzmir’in yetiştirdiği en iyi aşçılardan birisi olan merhum Adil Müftüoğlu tarafından 1955 yılında kurulan ve şimdilerde üçüncü kuşak temsilcisi Alpay Okyay’ın işletmeciliğini üstlendiği Adil Müftüoğlu Uğur Lokantası, yemek otoriteleri tarafından 61 yıldır geleneksel Türk mutfağının en iyi adreslerinden birisi olarak gösteriliyor.

Kardeşi Alper Okyay ile birlikte hazırladıkları birbirinden güzel yemeklerle İzmirlilerin damak tadına hitap eden Alpay Okyay, Türkiye’de son yıllarda özellikle gençleri etkileyen fast food yani hızlı yemek kültürüne rağmen tencere yemeğini yaşatmaya devam edeceklerini söyledi.

*-  Mesai sabah 5’te başlıyor

Türkiye’de yaşanan her türlü zorluğa rağmen Türk mutfağının yaşaması için büyük bir çaba gösterdiklerinin altını çizen Okyay, ‘Biz de bu bilinçle kalite ve lezzetin adresi olmaya çalışıyoruz. Her sabah mesaimiz 05.00’da başlıyor. Yemeklerimiz 3 - 4 saat kuzine ateşinde yavaş yavaş pişerek lezzetleniyor. Ekibimizde 30 yıllık aşçı ve garsonlarımız bulunuyor. Spesiyallerimiz arasında beğendili kebap, ciğer sarma, kuzu dolma, elbasan tava, enginar ve lor tatlısı bulunuyor. Lezzetseverlere her gün 30’a yakın farklı tat sunuyoruz. Halen lokantamızın 55 yıllık müdavimleri var. Lezzetlerimizi tatmak için dünyanın farklı noktalarından bile geliyorlar’ dedi.

*- Kadınlarına liderlik eğitimi

Kooperatifçilik konusunda çalışmalarını sürdüren Karabağlar’a bağlı Uzundere Köyü kadınları, ‘Lider Kadın Eğitimi’ programına katılarak haklarını öğreniyorlar.

Uzundere Köyü’nde düzenlenen ve eğitmen Oylum Gökçen Şarlak tarafından verilen ‘Lider Kadınlar Eğitimi’ programı ile kadınların toplumda yer edinmelerini sağlamak, örgütlenerek birlikte karar almak, çözüm üretebilmek ve kooperatifçilik çalışmalarının önemini algılamak gibi haftada 2 gün toplam 16 oturum eğitim verilecek.

*- Haberiniz olsun...

İkinci el araç ticaretindeki kayıt dışı faaliyetlerin önlenmesini ve vergi kayıplarının önüne geçilmesini hedefleyen ‘İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik Taslağı” ile vatandaşların bir yıl içinde en fazla 3 adet ikinci el araç satışı yapabilmesine olanak tanınacak. Çalışma ile ayrıca ikinci el satışı yapan işletmelere araçlara ilişkin ‘tanıtım kartı’ ve ‘ekspertiz raporu’ alma zorunlulukları getirilecek.

*****

GICIK

*- Çocuk sevgiden değil, tutarsız davranışlarınızdan şımarır.

*- Hayat; çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenir içmesen de, bu yüzden hayattan tat almaya bak. Çünkü yaşasan da bitecek, yaşamasan da!

*- Türkcan Tümin yazmış, ‘Siz olayı yanlış anlamışsınız. Kestiğiniz kurbanların fotoğrafını değil, etini paylaşacaksınız. Bunu bilmenizi istedim!’

*- Seni sen olduğun için seven insan, iyi gün kötü gün dinlemez. Ne zaman yanında olması gerekiyorsa o zaman yanında olur.

*- Emek verdiğin insanlar bir gün seni harcadığında işte o zaman değişirsin.

*- Sevgi kıymet bilmektir. Sevgi değer vermektir. Sevgi bıkmadan beklemektir. Sevgi sıkılmadan ilgilenmektir.

*- Ne kadar zorlaştı yaşamın şartı; düşman belli değil, dost belli değil.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.