24 Kasım 2024
  • İzmir7°C
  • Manisa7°C
  • Aydın8°C
  • Afyon-3°C
  • Balıkesir4°C
  • Bursa4°C
  • Çanakkale2°C
  • Muğla5°C

BORNOVA KÜÇÜK PARK'TA SAKINCAM VAR

Yaşar Eyice

30 Kasım 2016 Çarşamba 19:49

BORNOVA KÜÇÜK PARK'TA SAKINCAM VAR

Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi

*- Cesetleri birbirine sarılı idi!

Türkiye’yi kahreden yangını duyunca, vurdumduymazların kulağını çınlattım.
At gözlüğü ile bakanların da!
Sözde yetkililerin de!
Aylar önce Gensoru verilmiş, ‘özel yurtlar denetlensin!’ diye...
Ama şinanay!
Neden?
Çünkü önergeyi verenler onlardan değil, diğer partiden, yani CHP’liler...
Nedense bir türlü asgari müşterekte buluşamıyoruz.
Keskin hatlar var, normal istek ve olaylarda bile...
Bu nasıl iş?
Ya da ihmal...
11 öğrenci ile bir eğitmen feci şekilde can veriyor, Adana Kozan’daki yurt yangınında...
Bir o kadarı da kendini sokağa zor atıyor!

*- Buna can mı dayanır?

Adana'nın Aladağ İlçesi'nde ortaokul öğrencilerinin kaldığı 3 katlı bir kız öğrenci yurdunda çıkan yangında, 11'i kız öğrenci ve 1 görevli olmak üzere 12 kişi hayatını kaybederken, 22 öğrenci de yaralandı.
Büyük bölümü ahşap olan binada yanarak ölenlerin cesetleri, itfaiye ekipleri tarafından binadan çıkartıldı.
Henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangında alevler kısa sürede büyük bölümü ahşap olan tüm binayı sardı.
Aladağ ve Adana Büyükşehir Belediyesi ile Aladağ Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri yangına müdahale etti.
Adana Valisi Mahmut Demirtaş çıkan yangına ilişkin, ‘Yangında 12 vatandaşımızı kaybettik. Bunlardan 11'i öğrenci, biri eğitmen. 22 vatandaşımız da yaralı. İçeridekilerin tamamına ulaştık. İlk belirlemelere göre yangının elektrik kontağından çıktığını tahmin ediyoruz.’ dedi.
Beylik cümlelerle söylenmiş soğuk bir açıklama...
Ölen ölür, kalan sağlar bizimle...

*- Yangın merdivenleri kilitli, dikenli telle sarılı

Adana’da bir kız öğrenci yurdundaki yangında 10’lu yaşlarındaki 11 öğrenci ve bir eğitmenin yanarak can vermesi, yurtların güvenli olup olmadığı tartışmasını da alevlendirdi.
Yurtta hayatını kaybeden öğrencilerin cansız bedenlerinin, kapısı kilitlin yangın merdiveni önünde bulunduğu açıklanmıştı.
Sosyal medya üzerinden kaldıkları yurtları anlatan öğrenciler, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.
*- ‘Dikenli telle sarılı’

Buket adlı öğrenci, özel bir yurtta kaldığını, yurdun yangın merdivenin kilitli olduğunu belirterek ‘Dikenli tellerle sarılı çünkü kız yurdu!’ diye yazdı.
Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) bir yurdunda kalan Merve, yangın merdivenlerinin kilitli olduğunu, acil durumda öğrencilerin kaçacak bir yerinin olmadığını aktardı.
Özel yurtta kalan Naz, ‘Kaldığım yurdun tabelası bile yok, apart olarak gösteriliyor. Yangın merdiveni yok. Şunu da belirtmek istiyorum. Asansör boşluğu var ama içerisinde asansör yok. Kat kapıları kilitli mi bilmiyorum…’ diye yazdı.
Hacettepe Üniversitesi’nin Beytepe yurdunda kalan Çağla, yurtta yangın merdivenin kilitli olduğunu anlatarak yönetimin kendilerine “Yurda erkek alırsınız” dediğini öne sürdü.

*- ‘1700 öğrenci var, yangın merdiveni yok’

Ankara’daki Tahsin Banguoğlu Öğrenci Yurdu’nda kalan Deniz adlı öğrenci, ‘Yangın merdiveni kilitli ve üstüne tellerle örtülü. Çıkış imkânı yok” dedi.
Denizli’deki Palmiye Öğrenci Yurdu’nda kalan Fevzi, beş katlı yurt binasında yangın merdiveni olmadığını söyledi.
Sakarya’daki yarı özel bir yurtta kalan Ayşegül, üç bloktan oluşan yurtta 1700 öğrencini kaldığını aktararak yangın merdiveni bulunmadığını iddia etti.

*- Buna mani olunmalı!

Şimdi yine geri kafalılara malzeme çıktı...
Anadolu’da gezecekler ve kız öğrencilerin başlarına gelenleri şehir efsaneleri ile anlatacaklar.
Daha olay sıcak ama görecek, duyacaksınız...
Bir felaket bile nasıl değerlendirilecek bazı İblisler tarafından...
Ama onlar denetimlerin yetersizliğinden, TBMM’de verilen önergelerin kabul edilmemesinden, okunmadan, araştırılmadan ret edilmesinden hiç laf etmeyecekler.
Adana’da durum böyle...
Ya İzmir’de?

*- Eski tas eski hamam

Bir süre önce iki üç kez yazdım...
Baktım bir kişi bile ilgilenmiyor, sonunda her Türk gibi Allah’a havale ettim.
Bornova Küçükpark’tan söz ediyorum!
İzmir Büyükşehir Belediyesi çok büyük paraya ihale etmiş, yeni düzenlemeyi..
Aynı firma Alsancak’ta da çalışmalar yapmış...
O zaman da şikâyetler olmuştu.
Hatta Mehmet Özdoğru esnaf ve vatandaşlarla konuşmuş bana iletmişti.
Sorunu gündeme getirdim.
Şimdi ismini anımsayamadığım kişiler ’Hele şükür bir ilgilenen çıktı!’ diyerek teşekkür etmişlerdi
Sonra bazı yayın kuruluşları da olayı ele aldılar.
Aslında şunu da vurgulamak lazım!
Zafer hasarsız kazanılmaz...
Yani tabii ki güzel günlere ulaşmak için bazı fedakârlıklar gerektirir.
Fırtınadan sonra hava açılır...
Hatta bu konularda çok güzel özlü sözler vardır.
Ama işin takibini yapmazsanız, işi oluruna bırakırsanız, umursamaz, sadece ve sadece istihkakınızı yani alacağınız parayı düşünürseniz tepki de çığ gibi büyür...

*- Bu ne vurdum duymazlık!

Benim söylediğim şu:
İşçiler, yani çalışanların insafına bırakılmaz bazı konular...
Adam, mesai bitiminde iş makinelerini yolun ağzına bırakıyor.
Bununla yetinmiyor, en azından bir iki ton ağırlığındaki parke kümelerini de gruplar halinde sokak başlarına makinalarla yerleştiriyor.
Böyle çalışma mı olur?
Ya herhangi bir şekilde Adana’daki gibi yangın çıkarsa?
Örneğini vermiştim, hem de Bornova’dan...
Eski çiftçi, şimdiki Süvari Caddesi üzerindeki kafelerden birinde çıkan yangında sanıyorum 16 üniversite öğrencisi yanarak feci şekilde can vermişti.
Düşünün apartman katı falan değil...
Sokak hizasında bir işyeri...
Ve sağlıkla gençler, iki metre ileriye bile ulaşıp canlarını kurtaramıyor.
Yangın işte öyle bir lanet şey!
Bir anda parlayan alevlerden kurtulamıyorlar...
Acı çığlıklar, feryatlar çok uzaklardan bile duyuluyor.
Bunları yazıyorum, anlatıyorum ama belirttiğim gibi umursayan yok!

*- İnat ettim!

İnanır mısınız?
Bir ara hem de öğle vakti, yolun ortasın bırakılan iş makinesinin kullanıcısını bir saate aşkın süre aradım, arattırdım.
‘Böyle yolun ortasında bırakılır mı? Hastalık var, sağlık var!’ dedim...
‘Şimdi yemekten gelir!’ dediler...
Gelmedi...
Daha doğrusu gelmiş, bizi seyretmiş, içinden, aklından ne geçirdiyse geçirmiş sonra da yolun sonuna gitmiş...
Öyle dediler...
Bu adam nedense gelmedi...
Israr ettim, dakikalarca bekledim, ‘Bu araç yolun kenarına çekilmeden gitmem!’ dedim.
Sonunda biri, hem de ilk dakikadan beri olayın içinde olan bir işçi aracı çekti...
Bu arada da....
Daha önce de,
Daha sonra da bir yetkili gelmedi, göremedik...

*- Tarlada bile var!

Tarlada çalışanların başında bile sık sık gündeme gelen Dayıbaşı adı verilen, bir noktada taşeronlar var.
Onlar tarım işçisinin her şeyinden sorumludur.
Gelmesinden gitmesinden...
Tarla sahibinin muhatabı da odur...
Ama nedense kentlerde, Bornova’da olduğu gibi bir ‘Dayıbaşı’ bulamıyorsunuz.
Ama ‘dayılar’ çok!
Her işçi kendine göre bir dayı...
Sorumluluğu üzerlerinden atmada üstlerine yok!
Yetkili nerede?
Ha orada!
Arada bul...
Yangın çıkarsa sorumlusu kim?
Hasta hastaneye yetiştirilemezse bunun hesabını kim verecek?
Yolların ağızları kapatılıyor, buna kim göz yumuyor?
Sözde yayaya yapılan tüm kaldırımlar işgal edilmiş durumda, bu nasıl iş?
Yollara girişler iptal edilmiş...
Kapatılmış....
Bariyerler konmuş...
Bir araç girecek kadar yer bırakılmamış...
Bu nasıl olacak?
Yap boz sistemi uygulanacak, bazı kişiler bizim paramız ve vergilerimizle mi zengin edilecek?
Anlamak çok zor...
Sıradan bir vatandaşla konuşun bakın, neler söyleyecek...
Kontrol memurları, teknisyenler, mühendisler, mimarlar nasıl rahat uyuyorlar, şaşırıyorum.
Yalnız Bornova’da mı yaşandı bu yangın felaketi...
Benzerini Balçova’da da yaşadık....
Yine 20’ye yakın gencimizi böyle bir yangın da kaybetmiştik...

*- Ne oldular acaba?

Yurt denilince anımsadım...
Bornova’da Çocuk Esirgeme Kurumu’nun bir yurdu vardı...
Ege Üniversitesi Rektörlüğünü geçtikten sonra, Suphi Koyuncuoğlu Lisesi’ne gelmeden önce soldaki Rumlardan ya da Levantenlerden kalma büyük köşk şeklindeki binada barınıyorlardı.
Orada Ahmet isminde bir çocuğumuz vardı.
Hafta sonları geliyor misafirimiz oluyordu.
Zaten bazı Bornovalı ailelerin böyle sahip çıktıkları çocuklar vardı.
Erkek yurdu Bornova’da, kız yurdu ise Buca’da idi...
Kontrolların yetersizliğinden mi, yoksa yetkilelerin ilgisizliğinden mi nedir, zaman zaman olaylar yaşanıyordu.
İşte bir gün Ahmet geldiğinde, ‘Bizi dağıtıyorlar!’ dedi.
Bazı çocuklar yine tacize uğramışlar...
Bunlar başka kentlere gönderiliyordu...
Peki o şehirlerde hain kurtlar yok muydu?
Bilemiyorum...
Ama sonra bu yurtlar tamamen kaldırıldı ve bu çocukların nüfusları da dağiştirildi.
Bu bir araştırma konusu...
Anımsadım, hatırlatmak istedim.
Bu konuda yazacağım daha çok şey var ama bu kadarla yetiniyorum, şimdilik...


***-
GÜNCEL

Duruşmayı takip edecekler

1 Aralık Perşembe günü saat 10.30'da Menderes Adliyesi'nde Efemçukuru Altın Madeni'ne karşı direnen son direnişçi Yalnız Efe lakaplı Ahmet Karaçam'ın Acele Kamulaştırma ve El Koyma Davasının duruşması görülecek.
Ege Çevre ve Kültür Platformu Yürütme Kurulu’ndan lahıan açıklamada; Üyeleri ve yaşam savunucuları saat 09'da Alsancak İZBAN'da buluşup duruşmayı izlemeye gidecek.
Duruşma sonrası Adliye önünde basın açıklaması yapılacak.

*-  Yarışma heyecanı başlıyor
 
Gençleri kültür ve sanata yönlendirmek için özendirici çalışmalar yürüten Karşıyaka Belediyesi, üçüncü kez ‘Liselerarası Müzik Yarışması’ düzenliyor.
İzmir’deki tüm liselere açık olan yarışma için başvurular kabul edilmeye başlandı.
Şubat ayındaki büyük finalde dereceye girecek genç yıldızlara, toplam 17 bin TL para ödülü dağıtılacak.
Organizasyona katılmak isteyen müzik grupları, 27 Ocak 2017 tarihine kadar, Karşıyaka Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne başvuru yapabilecek.

*- Bir  gökdelen daha

Türkiye ekonomisinin önde gelen kuruluşlarından Emlak Konut GYO ve Tariş Birlikleri, İzmir’de yeni bir proje geliştirmek üzere protokol imzalıyor. 1 Aralık 2016, Perşembe günü düzenlenecek basın toplantısıyla projeye dair bilgilerin de paylaşılacağı imza töreninde  geniş bilgi verilecek.
Tören; Swissotel Grand Efes Smyrna 1 Balo Salonu’nda saat  09.00’da yapılacak.


***-
GICIK

*- İyilik bu hayatta en çabuk unutulandır.
*- Büyük bir imtihanla sınanırız. Kimi sabreder ‘ah’ der. Kimi yanar, ‘aşk’ der. Kimi sever ‘hak’ der. Kimisi de sırra erer ‘yar’ der.
*- Güzel olan ne çok şey kaybettik. Sokakta oyunları, vefalı komşuları, yaraya merhem olan o eski insanları.

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.