25 Kasım 2024
  • İzmir6°C
  • Manisa7°C
  • Aydın6°C
  • Afyon-4°C
  • Balıkesir1°C
  • Bursa2°C
  • Çanakkale0°C
  • Muğla3°C

FİLM ÇEVİRMENİN ZAMANI GELDİ!

Yaşar Eyice

18 Ekim 2016 Salı 09:26

FİLM ÇEVİRMENİN ZAMANI GELDİ!

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi

Artık adım atmalıyız

İzmir Büyükşehir Belediyesi sayesinde Güzelbahçe, Urla, Karaburun, Çeşme, Seferihisar, Menderes hatta Selçuk önemli ölçüde değer kazanıyor.
Her gün bu yarımadada yeniliklere güzelliklere rastlıyoruz.
Hatta tabiat güzelliklerini anlatanlara da...
Yanımda Poyraz Ata Başev vardı.
Güzellikleri anlatırken, bir eksiğimiz olduğunu söyledim:
Dünyaca ünlü sanatçılarla İzmir’de film endüstrisi kurulması.
Hatta kendimce yer bile buldum....
Urla ile Karaburun ya da Çeşme arasında kalan bölgede...
Daha doğru anlatımla Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün bulunduğu alanda...
Zaten yakında yine İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin buraya metroyu getireceğini de biliyoruz.

*- Herkes gülmüştü!

Anımsayanlar olacaktır:
Yıllarca önce İzmir’in efsane belediye başkanlarından İhsan Alyanak, ‘Çeşme’ye tren getireceğim!’  deyince herkes gülmüştü.
O zamanlar daha metro nedir bilmiyorduk.
Ondan sonra İzmirli Mimar Orhan Erdil ortaya çıktı.
Namık Kemal Lisesi’nden sonra yüksek öğrenimini Amerika’da yapan Y.Mimar Orhan Erdil 1980 senesinden sonra politikaya atılıp belediye başkan adayı olunca programına İzmir Körfezi için köprü de aldı.
Ona da ‘Hadi be sende!’ deyip güldüklerini anımsıyorum.
Aradan geçen zaman zarfında vizyon görüşlü bu köklü İzmirlilerin ne kadar haklı olduklarını ve bu düşüncelerinin hayal olarak kalmayacağını öğrenmiş olduk.

*-  Heyecanla bekliyoruz...

Son seçimleri düşünün.
Aradan çok zaman geçmedi.
Alın AKP’nin, CHP’nin, MHP’nin programlarına, hepsinde şu Körfez Köprüsü ve tüp geçit var.
Yani artık istenirse yapılabileceğini biliyoruz.
İzmir Milletvekili Başbakan Binali Yıldırım birkaç gün önce İzmir’de açıklamadı mı?
‘2017 yılında İzmir Körfez Köprüsü inşaatına başlıyoruz!’ demedi mi?
Bence yine önümüzdeki yıl, yanı 17 Mart 2017’de Çanakkale Köprüsü’nün temelinin atılması da İzmir için çok önemli...

*- İlk konuşmam...

‘Köprülerin altından çok sular geçti!’ deriz ya onun gibi bir şey oldu herhalde.
Baksanıza şimdi olayların, sözlerin takipçisi bile olduk.
Hatta bizim adımıza bu takip işini en iyi ve başarılı yapanların başında bence İzmir Milletvekili Mustafa Balbay da geliyor.
Haftanın ilk gününe de Mustafa Balbay’ın ‘günaydın’ deyişi ile başladım.
gazeteye uğrayıp, yazarlar ve çalışanlarla görüşmek istediğini söyledi.
O Ankara’da...
Ben ise yurt dışından yeni döndüm, birkaç günlüğüne İstanbul’dayım...
Bizim İzmir’de, ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!’ diye bir çalışma sistemimiz var.
Yani tek yumruğuz İzmir ve İzmir’in sorunları için...
Tabii ki güzelliklerden de söz ediyoruz, hep madalyonun tek yüzüne bakmıyoruz.
Çalışkan Milletvekili Mustafa Balbay’ın bir cümlesi hoşuma gitti:
‘Benim telefonum da hep meşgul gösteriyor!’
Yani tüm İzmirli, kendini bulduğu Balbay’ı arıyor.
Yine açık ve net söylüyorum:
Keşke her milletvekili Mustafa Balbay gibi olsa...
‘İlk konuşmam!’ diye ara başlık koydum ama bu ilk değil, daha önceleri de ‘teşekkür’ için aramış, hatta İzmir’de; doğru, dürüst, duyarlı, dost gazete çıkaranlara teşekkür etmişti.
Ama sanmayın her CHP’li ya da milletvekili böyle diye...

*- Günü birlikçiler de, geleceği düşünenler de var!

Onu en son iki yıl önce sanıyorum Kuşadası’nda, Futbol Federasyonu Eski Başkanlarından Haluk Ulusoy’un otelinde görmüştüm.
O gün otel yönetimine, (H) şeklinde yapılan otelin hatalı inşa edildiğini, engelli ve yaşlıların, hastaların göz ardı edildiğini örnekleriyle belirtmiştim.
‘Haklısın’ demişti otel yönetimi, şirin görünmek isteyen müteahhit ve teknik heyetin yanlışlarının göz önüne alınmadığını söylemişlerdi.
Yani yanlışları, hataları artık kabul edebiliyoruz.
İşte o gün Mustafa Balbay Silivri’ye kapatıldığı, hapsedildiği bir anısını anlattı:
‘Mamak’tan sonra gönderildiğim Silivri’de, hücrede tutuluyordum. Tek dostumuz ve arkadaşlarımız kitaplardı. Ancak benden önce talimat gelmiş olmalı, sayısını yok denecek kadar azaltmış, karşımıza da yönetmelik diye bir şey çıkarmışlardı.
Hapishane müdürü sayısız müracaatımdan sonra görüşme isteğimi kabul etti.
Beş dakikalık görüşmenin dört dakikası hal hatır sormakla geçti.
Odadan çıkarken, ‘Müdür Bey, bu günün yarını da var. Yarın ne olacak bunu bilen var mı? Yerler değişebilir!’ dedim.
Ve o gün verdiğim listedeki kitaplar hücreme getirildi...’

*- Daha durun bakalım?

Evet yarın ne olacak biliyor muyuz?
Baksana Ergenekoncular dahil hepsi beraat etti...
Bu cezaevlerine bu kez Mustafa Balbay’ları, gazetecileri, sanatçıları, askerleri, gerçek aydınları tıkanlar girdi.
Bunlar öyle ki, her zaman her kılığa girebilir.
Bir bakarsınız hocacı olurlar, bir bakarsınız, bizim gibi Atatürkçü...
Ama ne yaparlarsa hangi kılığa girerlerse girsinler mutlaka yakalanırlar.
Geçenlerde belirtmiştim...
Konya’da bir savcı, 53 kişiyi FETÖCÜ diye yakalattı, hapsettirdi.
Ertesi gün, yani Cuma günü ise o da meslektaşı bir başka savcı tarafından, aynı suçtan yani FETÖCÜ olmaktan ve de onların haberleşmede kullandığı bir programdan aynı cezaevine gönderildi.
Bu vatan hainlerinin hallerini düşünebiliyor musunuz?
Cezalarını Türk adaleti verecektir.
Çektirdiklerinin cezasını daha bu dünyada çekecekler.
Etme bulma dünyası derler ya, işte böyle...
Ben bu konuda kararlı tutumundan dolayı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da hak veriyorum.
Mustafa Balbay da o gün Cezaevi Müdürüne kararlı ve inanmış bir şekilde, ‘Yarın yer değiştirebiliriz!’ demişti...
Dediği, düşüncesi de hepimizin bildiği gibi oldu...

*- Devletin başarısı ve merak...

Doğruya ‘doğru’, yanlışa ‘yanlış’ demeliyiz.
Bu satırları yazmama neden olan da,  ‘Karaburun yarımadası yeşile uyanıyor’ cümlesi haberi oldu.
Ülkemizin batıda en uç noktası olan Karaburun Yarımadası artık ‘Yeşilburun Yarımadası’ olmak üzere.
İzmir Orman Bölge Müdürlüğü 2011-2012 ve 2013 yıllarında toprakla buluşturduğu 400 Bin adet fidan, bugün artık metrelerce yükseklikten bile görülmeye başlandı.
Konuya ilişkin açıklamada bulunan İzmir Orman Bölge Müdürü Şahin Aybal ; İzmir Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülen orman alanlarının rehabilitasyonu çalışması kapsamında yarımadanın tamamında yörenin doğal türleri olan; Harnup, Defne, Kekik, Badem, Fıstıkçamı ve Sakız fidanları dikilerek Karaburun Yarımadası'ndaki orman alanlarının rehabilite edildiğini söyledi.
Devlet-  vatandaş işbirliğine güzel bir örnek.
Bu arada merak ettiğim bir konu var!
Yıllardır hemen herkes belki de birkaç kez fidan bağışı yaptı.
Bunlar ne oldu?
Karaburun’daki gibi gözle görülür bir farkındalığa hiç rastlamadım.
Acaba siz benim bilmediğimi biliyor musunuz?
Şu anda İzmir’in yeşilliğiyle, ormanlarıyla öne çıkması gerekmiyor muydu?
Acaba şu ana kadar, milletten ne kadar para toplandı, ne harcama yapıldı, hangi alanlar gözle görülebilecek, hissedilecek, fark edilecek şekilde koruluk, ya da ormana dönüştü?
Herhalde bu konuda İzmir Valiliği de. Ormancılarla bir çalışma yapıp, envanter çıkarıyordur.
Çünkü böyle durumlarda sadece iyi niyet geçerli değildir.
Somut deliller gerektirir...
Ama siz, ‘Ben gerçek denetimden geçmem!’ diyebiliyorsanız, söylenecek sözüm olamaz.

*- Yine alevlendi

Bence Konak, Balçova ve Narlıdere’yi de içine alan bu yarımada’nın Çeşme ilçesinde, Germiyan mahallesinde bir taş ocağı var.
İki kez mahkeme kararıyla ruhsatı iptal edilen bu taş ocağında şimdi, ‘kırma eleme tesisi’ yapılmak isteniyor.
Bu da çevre sakinlerinin tepkisini çekiyor.
Türkiye'nin ilk ve tek Slow Food köyü olan Germiyan'da yıllardır süren taş ocağı mücadelesi, hukuki kazanımlara karşın, şirketin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na yaptığı başvuru üzerine belirttiğim gibi yeniden alevlendi.
Prof. Dr. Erkan Sevinç’ten öğrendiğime göre;
Germiyanlılar'ın tepkilerini göstermek için köy kahvesinde düzenledikleri toplantıya CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Avukat Şehrazat Mercan, CHP Çeşme İlçe Başkanı Ekrem Oran, Çeşme Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Suzan Çırağ, Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Buğra, Çeşme Doğu-Der Başkanı Salih Kaya, Ildır Mahallesi Muhtarı Erdem Yavuz, Germiyan Slow Food Sözcüsü Sosyolog Engin Önen, Birgi, Uzunkuyu, Nohutalan köylüleri, çevreciler ve çok sayıda Germiyanlı katılmış.

*- O da ödül alabilir

Nerede çevre hareketi varsa orada görmeye alıştığımız ve bildiğimiz Avukat Şehrazat Mercan, Germiyan'da 32 yıllık taş ocağı bulunduğunu hatırlatarak, ‘Taş ocağına kırma eleme tesisi eklemek için bakanlıktan 'ÇED gerekli değildir' kararı vermişler.
Ben bu kararın iptali için dava açtım.
Davayı kazandık.
Bir süre sonra, o davadaki sakıncaları giderdiklerini belirterek, 'ÇED olumlu' kararı verdiler.
Ona da dava açtık.
O davayı da kazandık.
Üçüncü defa 'ÇED olumlu' kararı çıkardılar.
Dava açarak onu da iptal ettirdik.
Aynı zamanda ruhsatını da iptal ettirdik.
Taş ocakları ile ilgili açtığımız her davayı kazandık.
O taş ocağı içerisinde tesisi nereye yaparsanız yapın, bu köy tozdan kurtulmaz.
Zeytinlikler tozdan kurtulmaz.
Artık bu ocağın tamamen kapatılması gerekir’ diyor.

*- Hastalık çevreyi sarmadan

Germiyan Slow Food Sözcüsü Sosyolog Engin Önen de yarımadanın havadan, karadan, denizden kuşatılmış durumda olduğunu belirterek taş ocağına yakın 3 evde yaşayanlardan 5'inin gırtlak kanserine yakalandığını vurguladı.
Servet düşmanı olmadıklarını savunan Önen, ‘Yaşam alanlarımızı tehdit etmesinler. Bütün bu kuşatmaya karşı yarımada olarak birlikte olmak zorundayız. Bütçemiz yok, gücümüz yok, ama dayanışma içerisinde mücadeleye girerek bu kuşatmaya karşı çıkmalıyız. Burası bizim yaşam alanımız’ diye konuştu.

*- Bazılarının gözü var

CHP İlçe Başkanı Ekrem Oran ise, yarımadanın çevre sorunlarına duyarlı olduklarını dile getirdi.
Germiyan'ın yerel ve geleneksel ürünlerini öne çıkarmak gerektiğini vurgulayan Oran, ‘Şu anda Çeşme'nin karşısında balık çiftliklerinden, RES'lerden, taş ocaklarından daha büyük bir tehlike var. Çeşme'deki bütün doğal SİT'ler kalkıyor. Buraları parsellenecek, Melih Gökçek'in Ankara'da yaptığı gibi parsel parsel yandaşlara satılacak.
Bütün bu sorunlara karşı yüzler değil, binler olalım.
Çeşme'nin yağmalanmasına hep beraber karşı duralım’ dedi.
Toplantının sonucunu ve etkisini bilmiyorum, ama yakında gerçekleri tüm çıplaklığı ile öğreniriz.
Çünkü yarımada tüm İzmirlilerin yaşam alanı...
Bu arada önemli bir cümleye de değinmek istiyorum:
Konuşmacılar, ‘Servet düşmanı değiliz!’ diyorlar.
Bu da çok ama çok önemli ve anlamlı bir söz, bunu da aklımızdan çıkarmayalım...

******
GÜNCEL HABERLER


*- Örenyeri için önemli adım

Bayraklı Örenyeri ve Kazıalanı için Kültür ve Turizm Bakanlı ile İzmir Ticaret Odası ve Bayraklı Örenyeri Kazı Başkanlığı arasında; ‘Bilimsel Kazı Çalışmalarına Destek Verilmesine İlişkin Ortak Hizmet Protokol’ imza töreni düzenlenecek.
18 Ekim2016 Salı günü saat 10.30’da Bayraklı (Smryna) Örenyeri ve Kazı alanında düzenlenecek törenle ilgili çalışmalar tamamlandı.

*- Hiç unutmamalıyız

Basketboldaki başarısının yanı sıra hayata geçirdiği sosyal sorumluluk projeleri ile de adından sıkça söz ettiren Bornova Becker Spor, bu kez kanser tedavisi gören çocuklara yardım eli uzattı.
Ankara’ da Güneşlik ve Tente Sistemleri üreten Sanremo Tente’nin sponsor olarak destek verdiği organizasyonda İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesi ve Tülay Aktaş Onkoloji Bölümü’nde kanser tedavisi gören yaklaşık 100 çocuğa kıyafet hediye edilirken, ailelerine de alışveriş çeki verildi.

*- Geleceğe Bir Damla!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce sunulan ‘Geleceğe Bir Damla’ isimli çocuk tiyatrosu, 19 Ekim 2016 Çarşamba günü, Foça Belediyesi Reha Midilli Kültür Merkezi’nde sahnelenecektir. Saat 11.00 ve 14.00’da ücretsiz olarak sahnelenecek tiyatro oyununa tüm halkımız davetli.


*****
GICIK

*- Gençlik bir hayat devresi değil, bir akıl halidir.
*- Yıllar cildi buruşturabilir, ancak heyecanların bitişiyle, ruh da buruşur.
*- İnsan: Kendine olan güveni kadar genç; kuşkusu kadar yaşlı, cesareti kadar genç; korkuları kadar yaşlı, umudu kadar genç; bezginliği kadar yaşlıdır.
*- Hiç kimse faza yaşamış olmakla yaşlanmaz, insanları yaşlandıran ideallerinin bitmesidir.
*- Kalbi sevdikçe, neşe duydukça, güzellikleri fark ettikçe, beyni yeni şeyler keşfettikçe, herkes gençtir.
*- İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, oysa yaşamadıkça yaşlanırlar.
*- İnsan, yaşlı olmaya karar verdiği gün yaşlanır.

 

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.