HASAN ESER YAZDI: İBRETLİK BİR FİLM: TAKVA
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi
29 Temmuz 2016 Cuma 09:40
İBRETLİK BİR FİLM: TAKVA
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi
Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tekke ve zaviyeleri boşuna mı kapattı?
Bu soru aklıma yıllar önce izlediğim bir filmi getirdi.
Bundan tam 10 yıl önceydi.
Başarılı yönetmen Özer Kızıltan, Önder Çakar’ın ‘Takva’ adı altında kaleme aldığı o nefis senaryosunu filme çekerek, sinemaseverlere sunmuştu.
İlk izlediğimde uzun süre etkisinden kurtulamadığım bir filmdi, Takva…
Sadece ibretlik konusuyla değil, çekim tekniği, mekân seçimi, müziği, yani A’dan Z’ye her şeyiyle mükemmeldi.
Oyunculuğun duayen isimlerinden Erkan Can ile Güvenç Kıraç başta olmak üzere tüm oyuncu kadrosunun adeta döktürdüğü tam bir başyapıttı.
Beyaz perdeye İbretlik sahneler yansıtan Takva, insanların dini duygularını sömüren bir tarikatın iç yüzünü irdeliyordu.
Seyredenler mutlaka hatırlayacaktır.
Toplum ve ülkemiz adına ciddi sorun teşkil eden tarikatlar gerçeğine ışık tutan ‘Takva’ filminin başrol oyuncularından Erkan Can’ın canlandırdığı ‘Muharrem’ karakteri, Allah'tan başka hiçbir şey düşünmeyen bir hak aşığıydı.
Dünyevi menfaat sağlayan işlerle uğraşmazdı.
Zira O’nun için Allah'a ibadet her şeyden önce geliyordu.
Ama günün birinde din tüccarlarının ağına düşen Muharrem, şeyhine yakınlaştıkça ve cemaatin gerçek yüzünü gördükçe resmen kafayı yiyordu ki en sonunda meczup oldu.
Çünkü iyi niyet besleyerek katıldığı cemaatin kapitalist bir işletme gibi kurumsallaşmasına akıl sır erdiremiyordu.
Lafı nereye getireceğimi anlamışsınızdır.
On yıllardır ‘din’ kisvesi altında ‘masum’ bir yapılanma gibi görünen FetÖCÜ’lerin en sonunda ülkemizin başına nasıl bela olduğunu maalesef yaşayarak öğrendik.
Toplum olarak okumuyor, sorgulamıyor ve tarihten ders çıkarmıyoruz.
Belleğimize, izlediğimiz her hangi bir filmde verilmek istenen mesajı değil, argo esprileri ya da sevişme sahnelerini kaydediyoruz.
Öyle ki Erkan Can’ın 10 yıl önce oynadığı Muharrem karakteri, cehaletin getirdiği saf duygularla hareket eden bazı zararsız insanlara, yani ‘Fethullahçı Terör Örgütü’nün ağına düşen zavallılara ibret olmalıydı.
Tabii ki şunu da eklemek zorundayım: Kişisel menfaatler uğruna ruhunu şeytana satmış insanlara değil film izletmek, şap soksanız nafile…
Hazır yeri gelmişken, dinimizde ibadet, Allah'ın buyruklarını ifa etmek, men ettiği tüm haramlardan kaçınmak anlamını taşır.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ibadet etmenin ölçüsü, önemi ve şekli bildirilmiştir.
Buna göre Allah’a iman ederek İslam’ın şartlarını yerine getirenler ibadetlerini yerine getirmiş olurlar ki, bunun için her hangi bir tarikat şemsiyesinin altına girmeye ya da Şeylerin, Şıhların veya Fethullah Gülen gibi -tövbe haşa- kendini peygamber gibi sunmaya çalışan sahtekârların emrine girmeye gerek yoktur.
Bu gerçeklerin farkında olup da, bildiğini okumaya devam edenler için söyleyebileceğimiz tek şey şudur: Allah onları ıslah etsin.
Sözün özü: Antalya Altın Portakal, Berlin, Toronto ve Saraybosna Film Festivallerinde ödüller alan ‘Takva’ filmi televizyon kanallarında tekrar tekrar gösterilmeli ve toplumu aydınlatacak böyle yazılı ve görsel eserlerin defaatle üretilmesi elzemdir.
Günün sözü: Muini zâlimin dünyâda erbâb-ı denâettir. Köpektir zevk alan sayyâd-ı bî-insâfa hizmetten. (Dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir.)