01 Aralık 2024
  • İzmir15°C
  • Manisa10°C
  • Aydın12°C
  • Afyon1°C
  • Balıkesir4°C
  • Bursa8°C
  • Çanakkale12°C
  • Muğla11°C

HASAN ESER YAZDI: İZMİR MEDYASININ DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi

Hasan Eser Yazdı: İzmir Medyasının Dayanılmaz Hafifliği

26 Ağustos 2016 Cuma 08:41

İZMİR MEDYASININ DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ 

Bizim günlük yayın organımız Yeni Vizyon Gazetesi  çerçevesini genişleterek, Ege Bölgesini kapsayan bir yayın anlayışına geçince…

Ege'nin muhtelif kurumlarında görev yapan basın danışmanlarını ve bölge muhabirlerini yakından izleme fırsatım oldu. 

Dolayısıyla bugün İzmir’den yola çıkarak bölgemiz medyasına dair benim kişisel gözlem ve düşüncelerimi okuyacaksınız.
 
Türkiye’de yazılı ve görsel medyanın merkezi İstanbul’dur.
 
Ancak Anadolu'nun İstanbul’daki kulüplere yıldız futbolcular yetiştirdiği gibi, medyanın amiral gemisi niteliğindeki gazete, radyo, televizyon ve ajanslarına birbirinden acar muhabirleri yetiştiren de başta İzmir olmak üzere yine Anadolu’dur.
 
Örneğin  Ertuğrul Özkök, Yılmaz Özdil, Fatih Çekirge,  Erdal Şafak, Rasim Ozan Kütahyalı, Fatih Portakal, Gökmen Ulu  ve merhum Şakir Süter gibi daha nice önemli isimleri İstanbul medyasına kazandıran İzmir olmuştur. 
 
Kaldı ki Rıdvan Karapehlivan, Şenol Gök,  Erol Maraşlı, Süleyman Gencel gibi, dev gazetelerde yazarlık yapabilecek nitelikteki nice isimler İzmir’i tercih ederek, yükselişi elinin tersiyle itmiştir. 
 
Ha İzmir bu saatten sonra İstanbul'a yeni isimler kazandırabilir mi? Sanmıyorum, kazandırsa bile sayısı bir elin parmaklarını geçmez her halde!
 
Öyle ki İzmir’de eksikliği ve kalite düşüklüğünü gören bazı medya kuruluşları, İstanbul’dan İzmir'e muhabir transfer etmek zorunda kalıyor. 
 
İzmir’de muhabir yetişmeyince, köşe yazarı da yetişmiyor. Mevcut isimlerin ise tanınırlığı çok düşük!
 
Misal yoldan geçen her hangi birini durdurun ve “Bize İzmir’den isim olarak tanıdığınız  üç tane muhabir, iki tane de köşe yazarı sayabilir misiniz?” diye sorun.

Siyaset ile yakından ilgilenenler hariç sayabilen çıkmaz!
 
Neden biliyor musunuz? 

Çünkü İzmir’de yaptığı işle hafızalarda iz bırakan bir gazeteci yok!
 
En önemli Gazetenin en yetkilisi bile, mesleğiyle değil, ancak kendisine yöneltilen sansasyonel iddialar ile gündeme gelebiliyor.
 
Türk basınına birbirinden önemli köşe yazarları armağan eden Yeni Asır Gazetesi, Erkin Usman’ın, Muhabir yetiştirme merkezi olarak bilinen İHA’nın İzmir bürosu da Necati Bahçeci ve Kazım Erkmen gibi isimlerin yerini hala dolduramıyor.
 
İzmir İHA’nın son dönemde gelecek vaat eden tek ismi Alev Hamitoğlulları idi, onu da İstanbul kaptı.
 
İzmir’in kuzeyinde de durum farksız, Erdal Çarboğa’nın hala alternatifi bulunabilmiş değil. 

Aliağa DHA Muhabiri Emel Oturak’tan çok ümitliydim ama O’da farklı bir sektöre yöneldi.
 
Beni saymayın ki, benim asıl mesleğim balıkçılıktır. 

Hüsamettin Doğan, Hulusi Yılmaz, Oben Ulu ve Ahmet Çiçek gibi acar muhabirlerin şartlar gereği belediye basın bürolarında çalışmayı tercih etmiş olmaları da büyük kayıp oldu.

Önüne gelene saldırmayı gazetecilik zanneden birileri şöyle dursun; İzmir’in merkezinde de İlker Çoban, Fatih Yapar, Kahraman Durak, Taylan Yıldırım, Sefer Ayçe ve Elif Demirci gibi isimler dışında rüştünü ispatlayabilen çok fazla isim yok!
 
Şimdi gelelim asıl konumuza…
 
Adı değil, içi Ege olan Yeni Vizyon Gazetesi, bölgeye açılınca gördük ki, Ege bölgesi de İzmir’den farksız.
 
Lakin bölgede yıldız isimler yok dersek, haksızlık etmiş oluruz.
 
Örnek vermek gerekirse…
 
İHA'nın Kütahya'da Hüseyin Efe isimli bir muhabiri var ki,  tam bir cevher.
 
Sevgili Hüseyin mesleğinin hakkını sonuna kadar veriyor.

 Hani tabir yerindeyse dağdan taştan haber çıkarıyor ki, sıra dışı haberlerini ben büyük keyif alarak okuyorum.
 
Yine İHA’nın Denizli Muhabiri Medeni Topaloğlu ile Aydın Muhabiri Mehmet Barlas da harika işler çıkarıyor. 
 
Yeri gelmişken biraz da basın danışmanlarından bahsetmek istiyorum.
 
Hiç şüphesiz ki; Ege Bölgesi’nin en üretken basın bürosu Manisa Büyükşehir Belediyesi’nde. 
 
Başkan Cengiz Ergün’ün basın danışmanı Cihat Taysi ve ekibi bir belediye basın bürosunun nasıl çalışması gerektiğini herkese gösteriyor. Bu bağlamda arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
 
Ege Bölgesi kapsamında Denizli, Muğla ve Balıkesir Büyükşehir Belediyeleri’nin basın bürolarını da başarılı buluyorum.
 
Ancak kendi çapında başarılı bulduğum Uşak Belediyesi’ni tenzih ederek belirtmek isterim ki,  basına bülten geçmeye tenezzül etmeyen Afyonkarahisar Belediyesi, kaleme aldıkları metinde haber dili kullanmayan Kütahya Belediyesi ve basın konusunda Nazilli İlçe Belediyesi’nin bile çok gerisinde kalan Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin basın bürolarını çok başarılı bulmuyorum.
 
Bölge noktasında yine İzmir’in birçok ilçe belediyesi bile, bazı il belediyelerinden daha başarılı.
 
Pireyi deve yapmakta mahir olan Dikili Belediyesi, Hakan Tartan’ın Konak Belediye Başkanlığı dönemini hatırlatan Karşıyaka Belediyesi,  sosyal faaliyetlere önem veren bir ilçe olmasının avantajını iyi değerlendiren Bayraklı Belediyesi ve Urla, Buca gibi İlçe Belediyelerinin basın büroları başarılı bir döneme imza atıyorlar.
 
Belediyeler nezdinde durum bu yöndeyken, basın camiasında gönüllü taşra muhabirliği her geçen gün biraz daha yok oluyor.
 
Muhabirler için sıçrama tahtası niteliğindeki yerel gazeteler mali imkansızlıklar nedeniyle yaşamadığı gibi bir bir kapanıyor.
 
Gazeteciliğin eğitimini alan gençlerimiz iş bulamadıkları için vasıfsız işlerde çalışmak zorunda kalıyor.
 
İzmir’de reklam üzerinden kurulan avanta düzenini bozmamak adına birçok muhabirin önü kesiliyor ve çıkış yapmasına müsaade edilmiyor. 
 
Gazetecilerin yakınlarını işe alan bazı belediyeler de, kendileri için tehlike arz eden muhabirleri bu yöntemle pasivize ediyor.
 
Birçok gazeteci de mesleğinde yükselmek yerine,  her hangi bir kurumun basın danışmanlığına kapak atarak işin kolay yönünü seçiyor. Ya da başka bir deyişle ekonomik imkansızlıklardan dolayı bir nevi teslim oluyor.
 
Çok sık kullandığım bir sözdür: Başarıya giden en büyük yol, başarıyı ödüllendirmekten geçer.
 
Ama İzmir’de başarıyı taltif etmekle görevli olanlar,  muhabirleri yaptığı işle değil, siyasi görüşleriyle değerlendiriyor. Bazı kurumlarda kendilerine yakın gördüklerine ulufe dağıtır gibi, ödül dağıtıyor.
 
Hal böyle olunca da haksızlığa uğradığını düşünen muhabir, motivasyon eksikliği yaşıyor.
 
Televizyon kanalı teke düşen ve artık gazete sayısı ise bir elin parmaklarını geçmeyen İzmir’de basın camiası SOS veriyor.
 
Özetin özeti:  ‘Bir site kuralım öyle ya da böyle yolumuzu bulalım’ anlayışıyla İzmir’de ayağa düşen basın camiasını kuşkusuz çok daha zor günler bekliyor.