25 Kasım 2024
  • İzmir6°C
  • Manisa7°C
  • Aydın5°C
  • Afyon-4°C
  • Balıkesir0°C
  • Bursa1°C
  • Çanakkale0°C
  • Muğla3°C

KÜÇÜK MÜ ÖNEMLİ BÜYÜK MÜ?

Yaşar Eyice

12 Ekim 2016 Çarşamba 08:33

KÜÇÜK MÜ ÖNEMLİ BÜYÜK MÜ?

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi

Yılların Foto Muhabiri Mehmet Özdoğru, üşenmemiş 'küçük' sözcüğü üzerine önemli bir çalışma yapmış!
Sonra gece yarısı göndererek, belki işime yarayabileceğini söylemiş.
Emeğe, alın terine büyük saygımız olduğu için, 'küçük' görünen ama bana göre 'çok büyük' olan bu önemli çalışmayı sizinle paylaşmak istiyorum.
Tabii önce belirlediği Atasözleri ile deyimleri sizinle paylaşayım.
Hızla okuyup, düşünmeden, manasına ruhuna eğilmeden geçersek, bu araştırmanın bize bir yararı olacağını düşünmüyorum!
Neyse lafı fazla uzatmadan, dolambaçlı yollara gitmeden, canınızı da sıkmadan okuyalım:

*- Çok şey kazandırır

Küçük bir beden, çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş.
Ufak balıklar daha lezzetli olurmuş
Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, büyük odunlar alevi söndürebilirmiş.
Her küçük şey mutlaka bir işe yararmış.
Sağanak dediğimiz, küçük damlalardan ibaretmiş.
Burada araya girmek istiyorum;
Bir gün patron durumundaki yönetim kurulu başkanı Aydın Bey, neredeyse 30 kişiden oluşan reklam servisini topladı ve sloganlarını açıkladı:
'Küçük ama etkili!' diye...
Sözü edilen 'küçük ilanlar!' İdi...
Yani şu anda Gazetelerde olan 'kelime' ilanları.
Bir kelimenin insan üzerindeki etkisini o günden sonra gördüm, anladım.
Bir kelime üzerine üretilmiş çok olay duymuşsunuzdur.
Bir örnek vereyim:
Bir mıh bir nalı kurtarır, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu ise bir ülkeyi kurtarır.
Mıh kelimesi 'çivi' anlamındadır.
'Küçük ama etkili!' sözcüğünden 'kelime' ilanları gibi, 'kurşun' sözcüğünü de anımsıyorum.
Ancak bu bana hüzün ve üzüntü veriyor.
Anarşiyi, terörü, düşmanı, PKK'yı, Amerika'yı, Almanya'yı, Fransa'yı ve de her gün verdiğimiz şehitlerimizi anımsatıyor.
Şimdi yine emeğe, yani Mehmet Özdoğru'nun hazırladığı deyişlere gelelim.

*-  Az veren de yok!

Ufacık bir yağmur, kocaman bir toz bulutunu yok edebilirmiş.
Muazzam bir aydınlık, küçük bir delikten görünebilirmiş.
Küçük bir saman çöpü, rüzgarın yönünü gösterebilirmiş.
Bütün bir hasat, bir kıvılcım yüzünden elden gidebilirmiş..
Büyük bir geminin batmasına, küçük bir delik yetermiş.
Çok veren malından, az veren canından verirmiş.
Burada yine araya gireyim;

*-  Biz olsak, ayıplarız..

Kim anlattı, tam çıkaramıyorum.
Rahmetli Gazeteci Selamettin Bayındır da olur, Kadir Gümüloğlu da...
Zaten ikisi de,  Erol Akıncılar gibi Denizlili...
Denizli, son zamanlarda arka arkaya önemli bakanlar çıkarsa da, İzmir ya da diğer Ege illeri gibi devlet yatırımlarından yararlanmamış illerimizden biri.
Hep kendi yağları ile kavrulmuşlardır.
Çoğunluk 'ihracat nedir?' diye sorduğunuzda yüzünüze bakarken onlar gerek Ortadoğu, gerekse Avrupa ülkelerini komşu kapısı yapmışlardı.
Dünyanın neresine giderseniz gidin mutlaka bir İzmirli ya da Denizliliye rastlarsınız.
İzmir'de de oldukça kalabalıklar.
İşte bu saydığım isimlerden biri, 25 yıl kadar önce Stockholm'e gider.
Şimdi ağzından nakledeyim;
'Bir otele indim.
Tıraş olmak için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm.
'Lütfen, tıraştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu var, oraya bırakın. Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.' yazıyordu.
Doğrusu hayretler içinde kaldım.
Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir.
Birçok eşya üzerinde ’İsveç çeliğinden yapılmıştır’ diye yazardı.
İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu!'

*- Çok önemli

Sanıyorum yine Aydın Bilgin'den duymuştum:
İsviçre’de zaman zaman, belli periyotlarda, radyolar, televizyonlar, bir haberi duyurur.
Şu tarihte, şu saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın.
Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap ,dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun.
İsviçre’nin kalkınmasına yardımcı olun.
Fazla ağaç ziyanına engel olun.
Mehmet Bey, küçük bir saman çöpünden söz ederken, Avrupalılar da küçücük kağıt parçasının önemini ortaya koyuyor.

*-  Dünya'ya hükmedenler

Yükte hafif olmak, pahada ağır olmaya engel değilmiş.
Deve büyükmüş ama ot yermiş, şahin küçükmüş ama et yermiş.
İnsan küçük bir adama iyiliği dokunduğu zaman cömertliği öğrenebilirmiş. Büyük adama iyilik ederse öğreneceği şey, ızdırap olurmuş.
Büyük makinaları küçük çarklar çalıştırırmış.
Büyük adamın büyüklüğü devam ediyorsa bunun sebebi; onun küçük adamlara gösterdiği özenmiş.
Bazen büyük bir aşkı başlatan, küçük bir gülümseme imiş.
Bu deyimleri paylaştıktan sonra, kısa süre önce Japonya'da bilimsel çalışmalarını tamamladıktan sonra İzmir'e dönen Kimya Yüksek Mühendisi Dr. Gülnihal Yelken'e kulak verelim:
'Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı yasayan insanlardır.
Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre; ruhen tekamül edememiş , hayatın manasını anlayamamış , zavallı kimselerdir.
Böyleleri ile, zavallı, evini mezat salonuna çevirmiş ,diye eğlenirler.
Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.
Vaktiyle Japon ekonomisi darboğaza girer. İ
İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşar,
 Zamanın Başbakan'ı meclisi toplar. Kürsüye çıkar.
Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır.
'Şu andan itibaren, Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim.
 Üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.' Der.
Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır.
Japonya bütün borçlarını öder.
Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.
Japonların yaşamına bakın,  Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, ne kadar gösterişten uzak…'
Bizim sonradan görmeleri anlatmama herhalde gerek yok.

*- Küçük mü, büyük mü?

Emek karşılığım ortaya çıkan son manalı cümleleri de paylaşayım:
Büyük yazıları yazmak için küçük noktalar, virgüller gerekirmiş.
Büyük olaylar kolay unutulsa bile, sevdiğinle geçen küçük an'lar unutulmazmış.
Simite lezzetini veren küçük bir susam tanesi imiş.
Ulu bir çınarın veremediği kokuyu, küçük bir papatya verebilirmiş.
Büyük paralara alınan hediyelerin sağlamadığı mutluluğu, küçük bir bakış sağlayabilirmiş.
Küçük sevinçleri bilmeyenler, büyük keyifler yaşayamazmış.
Öyleyse 'küçük' deyip geçmeden önce, ne kadar 'büyük' sonuçlara varabileceğini düşünelim.
Küçük bir damlayı, bir gülümsemeyi, noktayı, virgülü, bir ağacın dibinde biten gülü, bir susam tanesini, sevgilinin sesini hafife almayalım.
Küçük dediklerimizin aslında ne kadar büyük olabileceklerini, onların yokluğunu beklemeden fark edelim.
Çünkü yanımızdayken değerini bilmediğimizi, bildiğimizde bulamayabiliriz.

*- Bilmeden konuşuyoruz

Kapanış cümlelerine de ben söyleyeyim:
Hiç kimse senin neler yaşadığını, ne derdinin olduğunu bilmez.
Hiç kimse içinde ne ateşlerin yandığını nelerle mücadele ettiğini bilmez.
Senin aslında nasıl bir insan olduğunu bile bilmez.
Ama herkes seni tanımadan hakkında yorum yapmayı çok iyi bilir...
Beyni olmayanların ağzı da olmasa keşke.
Bizler nedense ders almayı ve çıkarmayı bilemiyoruz.
Bilmeye, öğrenmeye de niyetimiz hiç olmaz.

******
GÜNCEL OLAYLAR


Green Card başvuruları başladı

ABD’de ömür boyu oturma, çalışma, eğitim ve yaşama hakkına sahip olmak isteyenlerin katıldığı Green Card (Yeşil Kart) Çekilişi başvuruları 4 Ekim Salı günü başladı. Başvurular 7 Kasım Cumartesi gününe kadar devam edecek, sonuçlar ise 2017 yılı Mayıs ayının ilk haftasında açıklanacak.
ABD Hükümetinin her yıl çekilişle 50-55 bin kişiye Green Card verdiğini söyleyen GreenCard724.com Yöneticisi Ozan Şirin, başvuru sürecinde kötü niyetli bazı aracı şirketlerin çok sayıda insanı dolandırdığına dikkat çekti.

*- Samsung sonunda noktayı koydu!

Samsung Galaxy Note 7'nin üretimini kalıcı olarak durdurduğunu açıkladı.
Güney Koreli şirketin Galaxy Note 7'nin üretimini kalıcı olarak durdurma kararını CNN duyurdu.
Ağustos ayında büyük umutlarla piyasaya sürülen Galaxy Note 7'lerin bir çoğunun alev alması ve yangınlara neden olması nedeniyle, Samsung 2,5 milyon cihazı geri çekmek zorunda kalmıştı. Bu durum Samsung için büyük bir utanç kaynağına dönüşmüştü.

*- FIFA'dan Ozan Tufan için 1.2 milyon Euro!

Fenerbahçe Kulübü, milli takımda sakatlanan ve yaklaşık 1,5-2 ay sahalardan uzak kalması beklenen Ozan Tufan için FIFA'nın Kulüpleri Koruma Programı'ndan yararlanmanın hazırlığını yapıyor. Sarı lacivertliler gerekli başvuruyu yaptıkları taktirde FIFA'dan 800 bin Euro ila 1.2 milyon Euro arasında tazminat alacak.
A Milli Futbol Takımımızın, 2018 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri'nde İzlanda ile oynadığı maçta Ozan Tufan'ın sakatlanmasının ardından Fenerbahçe harekete geçmeye hazırlanıyor.

*- Defne bebeğin ailesi randevu istemedi

PAMUKKALE Üniversitesi'nden sosyal medyada tartışmalara yol açan Defne bebeğe göz randevusu verilme olayı hakkında Pamukkale Üniversitesi açıklama yaptı.
prematüre doğan ikiz bebeklerden Ceren Taşçı'nın Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'nde ameliyatının yapıldığı, Defne Taşçı'nın Çocuk Kardiyoloji Servisi'nde daha önce tetkiklerinin gerçekleştirildiği, göz muayenesi için ise aileden talep gelmediği belirtildi.
'Sıra için yardım lütfen' mesajına Rektör Bağ, 'Twitter'dan hastane sıra alma servisi başlatmadık' yanıtı vermiş, bu yanıt sosyal medyada tepkiyle karşılanmıştı.

*****
GICIK

*-  Bu dünyada ya arsız olacaksın, ya da gamsız. Ya 'bana ne?' demeyi öğreneceksin, ya da; 'Sana ne?'
*- İçinde bir tutam delilik olmayan hayat, Eksik bir hayattır.
*- Benim nasıl biri olduğum, senin nasıl biri olduğuna bağlı.
*- Herşey hakikati görmekle başlar.
*- Çocuklar büyüklerini dinlemede iyi değiller ama onların davranışlarını benimsemede ve taklit etmede kusursuzdurlar.
*- Cehalet sorgulamaz yargılar, cehalet öğrenmez, inanır. Cehalet hoş görmez, katleder.
*- Kadın öğrenirse, çocuklarına da öğretir.
*- Insanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar, ama nasıl ne zaman susulması gerektiğini bilmezler
*- Dünya bile iki yüzlü, biri Yeryüzü, diğeri gökyüzü.
*- Hayat ölüme sormuş; 'Insanlar beni çok severken, neden senden nefret ediyorlar?' Ölüm yanıtlamış: 'Sen tatlı ve güzel bir yalancısın! Bense acı bir gerçek!'

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.