25 Kasım 2024
  • İzmir6°C
  • Manisa7°C
  • Aydın5°C
  • Afyon-4°C
  • Balıkesir0°C
  • Bursa1°C
  • Çanakkale0°C
  • Muğla3°C

REKLAMLARA SAKIN KANMAYIN...

Yaşar Eyice

04 Ekim 2016 Salı 23:46

REKLAMLARA SAKIN KANMAYIN... 

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi

Ne olursu olsun!

Son zamanlarda bizim yani Ege için en popüler ana besin maddesi zeytin ve Zeytinyağı oldu.

Kaç gündür dikkatimi çekiyor, Prof. Karatay bile her sabah bir fincan Halis Zeytinyağı içmemizi öneriyor sağlığımız için.

Bir zamanlar İspanya'dan söz etmiş ve eczanelerinde, hatta Amerika'daki eczanelerde bile zeytinyağının ilaç olarak satıldığını duyurmuştum.

Zaten bizde de öyle değil mi?

Çocuklarımızın bazı rahatsızlıklarında, en basitinden ağrılarında bile bölgeye hala Zeytinyağı süreriz.

Peki, saf halis, yani tağşiş denilen karışıksız, hilesiz zeytinyağını nasıl bulacağız?

Vitrinleri süsleyen ünlü markalar bile Güvenli mi?

Bence reklamlara inanmamak lazım!

Belki anımsarsınız Fetö'cülükten tutuklanan bir büyük patron, bir yandaş gazeteye atlamadan her gün ilan veriyordu, şimdi yerini bir başkası aldı.

Ne zamandan beri?

Bakanlık tağşişli yağları ve üreten firmaları açıkladı, o zamandan beri!

Önce sayfa sayfa büyük ilanlar verdi, sonra da yandaş medyada köşeye yerleşti.

Kendine bu kadar güvenen, böylesine çırpınmaz, büyük paralar harcamaz gibi geliyor bana.

*- Ticarette kandırma olur mu?

Bazılarına göre mubah!

Allah'tan namuslu memurlar da var, Bakanlık da işin peşini bırakmıyor.

Aslında gerçek üretici, sanayici ve ihracatçı ile bu işe gönül verenlerin ve bizim de istediğimiz, dilediğimiz gibi bu firmaların ellerinden ilan silahı alınıp, uzun süre kapatma ya da ticaretten men edilebilseler.

Şimdi size gerçek zeytin dostu Mücahit Kıvrak'ın seslenişini duyurmak istiyorum.

Apelasyon'da neler demiş, Mücahit Kıvrak hocamız:

*- Tüketelim ama...

'Geçtiğimiz ay tüketicilerimize çağrıda bulunmuş ve zeytinyağı tüketmeleri, tükettirmelerini istemiştim.

Bu ay da çağrım çiftçimizden ürünü ambalajlayıp satan tüm sektörün bileşenlerine olacak.

Çünkü zeytincilik gemisi fırtınalı denizde dalgalarla boğuşmaktadır. Tayfa kara kara düşünüyor ve kaptanlarına, çarkçısına ve dümencisine bakıyor.

Zor bir yılı atlattık. Ürün azdı, fiyat çok yüksekti, dedikodular söylentiler vardı. Zeytinyağı tüketimi azaldı. Neden azaldı? Zeytinyağı pahalıdır algısı yeniden kafalara kazındı. Kazandığımız market raflarını kaybettik. İhracatçı, ürünü yurtdışına satamadığı gibi yurtdışından zeytinyağı geldi.

Fiyatlar yüksekten aşağıya doğru geldi. Normal bir ticarette istenmeyen şekilde sezona yüksek girdik düşük çıktık.

*- Sorular yine sorular!

2016 – 2017 kampanya yılı ne şekilde bekleniyor?

Nasıl geçecek?

Bu kışı nasıl atlatacağız?

Rekolte ne kadar olacak?

Rekolte ne kadar gerçek olacak?

Geçen senenin kayıpları bu yıl telafi edilecek mi?

Üreticilerimizi kafasında hep bu sorular var.

Şimdiden fabrikalar aranıp zeytinyağı alacak mısınız?

Kaç paradan alacaksınız şeklinde sorularını soruyorlar.

+-Üreticilerimiz ne yapmalı?

Üreticilerimiz geçen sene yaptığı hatayı yapmamalıdır.

Fiyat yükselecek söylentilerine kanmamalıdır.

20 TL’yi beğenip  'Allah bereket versin' diyen üreticimiz kazanmıştır.

Gelen sene ise beklentilere göre zeytinyağı rekoltesi geçen senin üzerinde olacak. Satışların azalması ile stoklardaki zeytinyağları tüketilmedi.

Demek oluyor ki bu yıldan kalan stok ile gelecek yılın zeytinyağı birleşecek, bu da fiyatlarda baskı olacak demektir.

Üreticilerimiz daha fazla kazanma uğruna ellerindeki fiyatı da kaybetmişler, yurtdışından zeytinyağı girmesine sebep olmuşlardır.

Dünya fiyatlarının çok çok üzerinde zeytinyağı fiyatı belirlenmesi ekonomik olarak mümkün görünmemektedir.

Günlük haftalık fiyatları beğenip zeytinyağlarını satmak zorundadırlar.

Maliyetlerini düşürmek için mutlaka mekanizasyona geçmeli ve tüm tarım tekniklerinden yararlanmalıdır.

Ürünlerini daha sağlıklı yetiştirmenin yolları bellidir. Bu yollara başvurmalı ve çalışmalıdır.

*-Sanayicilerimiz ne yapmalı?

Yağhanelerimiz dünya standartlarındadır. Ancak kafa yapısı olarak halen daha randıman hesabı yapmaktayız.

Asıl yapmamız gereken hesap, kalitenin arttırılmasıdır.

Randıman hesabı birbirimizi kandırmaktır.

Dünyada sağlıklı zeytinyağı üretmenin kuralları bellidir.

Biz bu kuralların aksine davranamayız.

Tüketici polifenolü çok diye zeytinyağı tüketmektedir.

Biz ürettiğimiz zeytinyağlarında polifenolleri uçurarak satmaya çalışıyoruz.

Şerbet gibi zeytinyağı üretmek hiçbirimize yaramamaktadır.

Sızma zeytinyağı ile rafinajlık zeytinyağı arasındaki fiyat farkı artmıştır.

Her ürettiğimizi sızma üretmemiz ekonomimiz açısından yurtdışı pazarları açısından önemlidir.

Zeytinyağının saklama kuralına göre işlem yapılmalıdır.

3 faz sistemlerin artık çevre bakanlığı tarafından istenmediğini sağır sultan bile duydu.

2 faza geçmek ve pirinada en az zeytinyağı bırakmak esastır.

 Operatörlerinizi en iyi şekilde eğitmeli ve duyusal analizi öğretmelisiniz. Zeytinyağlarımızı çeşitlendirmek zorundayız.

Polifenolce en zeytin, meyvemsilik yönünden en zengin, her yönüyle dengeli, özel harman gibi birden fazla farklı zeytinyağı elde edip tüketicilerin beğenisine sunmalıyız.

*- Harekete geçen yok!

Sanayiciler olarak tağşiş yapan firmalarla mücadele etmeliyiz.

Özellikle bakanlığa bu hususta baskı yapmalıyız.

Küçük üreticinin buna gücü yok ancak sanayici bakanlığa daha kolay ulaşarak “Vergimi ödüyorum, sigortalı işçi çalıştırıyorum. Benim hakkımı koru' demelidir.

Merdiven altı işletmelerin markalı ve ambalajlı ürün satması sağlanmalıdır.

Bunu bakanlığa doğrudan anlatmalıdır.

+- Bakanlık ne yapmalı?

Tağşişi engelleyici tedbirleri ağırlaştırmalıdır.

Para cezası ve firma teşhiri çare olmamaktadır.

Ağırlaştırılmış para cezası ile hapis gelmelidir.

Yol boyunda, pazar yerlerinde denetimsiz, markasız ürün satışı engellenmelidir.

Üretici kendi ürününü satacaksa kooperatifler sayesinde satmalıdır.

 Kooperatifleri denetlemeli ve yanlış yapanları cezalandırmalıdır.

*- Sıcaklar sürüyor ama...

Bu kış soğuk olacak.

Bu kış zeytin üreticisi açısından zorlu geçecek.

Ancak bunu hep birlikte bir arada kalırsak, birbirimize kazık atmak yerine, 'O batarsa, ben de batarım' diyerek sağlayabiliriz.

İnsanlar 'tağşiş' var diye bağırdıklarında sanki kendi zeytinyağı satılacak zannettiler. Ancak uzun vadede görüldü ki bu tip söylemler tüketiciyi soğutmaktadır.

Tağşiş varsa, cezası var.

Sektör bu tip kişilere de selam vermeyerek cezasını da raconunu da kesmelidir.

Birimiz batarsa hepimiz batacağız.

Üreticiden sanayici ve ihracatçı aynı gemideyiz.

Gemiyi sakin sulara götürene kadar birlikte hareket etmek durumundayız. 

*- Sorun çok ama...

Araştırıcı, birleştirici, aydınlatıcı Mücahit Kıvrak, kendine özel görüş ve cümleleriyle orta yolu bulmaya çalışmış.

Ancak mutlaka ve mutlaka kurnazlar açıklanmalı bunlar ayıklanmalıdır.

Hatta cezaevine girmelidir.

Vatandaş hiçbir kuşkuya düşmeden sağlıklı yaşam hakkını kullanmalıdır.

Gözü sadece yüksek kazançta olan ve reklamlarla beynimizi yıkamak isteyenlerden kurtarılmalıyız.

+- Sanayiciye alacakların yapılandırılması semineri

Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Vergi Dairesi işbirliği ile 19 Ağustos’ta yürürlüğe giren 'Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması'na ilişkin olarak sanayicileri bilgilendirici bir seminer düzenledi.

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ile İzmir Vergi Dairesi Başkanı Rıfat Engin’in konuşmalarıyla başlayacak seminerde, İzmir Vergi Dairesi Tahsilat Müdürü Emine Çetin de yapılandırmaya ilişkin sunumun ardından katılımcıların sorularını cevaplandıracak.

*- Bir Baba Hindu, Hint dansıyla karşılandı!

BKM yapımı ‘Bir Baba Hindu’ kahkahasını Ege’ye götürdü!

Filmin yönetmeni, senaristi ve oyuncusu Sermiyan Midyat, başrolü paylaştığı Hintli güzel Nicole Faria ile birlikte 2 Ekim Pazar günü Devajans organizasyonuyla İzmirli sinemaseverler ile buluştu!

Mavibahçe Cinemaximum Sinemaları’nda oyuncular, 6 kişilik Hint kostümleri giymiş dans ekibi ve coşkulu kalabalık tarafından danslar, alkışlar ve çığlıklarla karşılandı. Sinemaseverler oyuncuları beklerken hint kınası yaptırdı. Oyuncular da bu hoş surprize filmdeki danslarını yaparak eşlik etti. Filmi izlemek için saatler öncesinden fuaeyi dolduran kalabalık da alkışlarıyla tempo tuttu.

*****

GICIK

+- Sevilmek istiyorsanız; kötü davranın, 'İşim var!' deyin, yardım etmeyin, takmayın!.. Göreceksiniz, çok sevileceksiniz!

+- Erkeğin iki şansı var: Güzel kadın, çirkin kadın! Ama kadınlarınki hiç de öyle değil; Bunun öküzü var, ayısı var, odunu var, kütüğü var. Var da var, yani...

+- Gençliğin güzel bir yüzü, yaşlılığın güzel bir ruhu vardır.

+- Dizilerde neden, bir tanecik bile olsa, hiç kitap okuyanlara rastlanmaz, toplumsal sorunlara değinilmez! Dizilerde neden hep; zenginlik, lüks yaşam isteği, alavera delavera, katlar, yatlar, lüks arabalar, ceyarlar vardır? Bizleri şaşırtmak için mi?

+- adam çıkıp, alenen; '93 yani Osmanlı- Rus Savaşı'na, 'll. Abdülhamit'in tüm direnmesine rağmen, karar veren Ittihat ve Terakki Partisi'nin oluşturduğu Meclis'tir.' diyor.

Bak Efendi; Osmanlı- Rus Harbi 1877- 78'dir. İttihat ve Terakki'nin Kuruluşu ise 1889'dur. Bu parti kurulmadan mı karar aldırdı. aradaki 11 yılı ne yapalım?

+- Adaletin gözü adil olması için bağlı çizilir ve düşünülür. Namussuzların göz yumsun, görmezden gelsin diye, değil.

+- Cahil ile dost olma, ilim bilmez irfan bilmez, saygısızca dost olma; usul bilmez, adap bilmez, saygı bilmez! Üzülürsün...

+- Bir dostun verebileceği hediyelerden bazıları şunlardır: Gönlü rahatlatacak bir tebessüm, kalbe kuvvet verebilecek tatlı bir söz, moralini düzeltecek bir takdir, neşesini yerine getirecek bir şaka, kızgınlığını söndürecek bir Hoşgörü, hoşa gidebilecek bir davranış... Daha ne olabilir?

+- Bazen insanın arkasına da dönüp bakması gerekir! Nereden geldiğini unutmaması için bu şarttır.

+- Yaşlanın ama ihtiyarlamayın, hayat her yaşta çok güzeldir.

+- Seni ne mutlu ediyorsa onu yap, insanların ne düşündüklerini asla dikkate alıp, önemseme...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.