25 Kasım 2024
  • İzmir6°C
  • Manisa7°C
  • Aydın6°C
  • Afyon-4°C
  • Balıkesir1°C
  • Bursa2°C
  • Çanakkale0°C
  • Muğla3°C

ŞU AKP’LİLERE HAYRANIM!

Yaşar Eyice

25 Ekim 2016 Salı 22:11

SEVSİNLER BUNLARI...

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi 

Şu AKP’lilere hayranım!

İzmir ve İzmirlileri ne kadar düşünüyorlar.

Eski ANAP’lı tüm siyasetçilerin kibarlığı ile beğendiği İzmir Büyük Şehir Belediye Meclisi AKP Grup Başkanvekili Bilal Doğan şimdi de kart sistemini değiştiren firmanın ardından eski kartların değiştirilmesinden alınan 6 liralık ödemeyi fazla buldu.

En az 1,5 milyon kişinin değişim yani yeni kart için 6’şar lira ödemesini  ‘çok yüksek’ bulduklarını belirten AKP’liler, sadece maliyeti ne ise o paranın alınmasını istediler.

Böylece İzmirliyi ne kadar çok düşündüklerini de ispatladılar.

Kendilerini kutlamak lazım...

Hatta internette ‘Kart değişim soygununa dur deyin!’ başlıklı bir kampanya açtıklarını ve 20 bin kişinin İzmirlinin imza attığını da açıkladılar.

Demek ki bundan her üye AKP’linin haberi ve bilgisi yok.

Çünkü benim bildiğim daha beş yıl kadar önce İzmir’de 100 binin üzerinde AKP üyesi bulunuyordu.

Ama şu da var, bazı vatandaşlar ‘Benim haberim yok, nasıl bir partiye üye olurum!’ diye şikâyette bulunmuşlardı.

Bunlar arasında CHP üyeleri de vardı.

Gazetelerde fotoğraflarıyla yayınlanmıştı.

6 TL. çok para mı?

Olmayan için tabii ki büyük...

Önce size bir hikâye anlatayım:

Çeşitli anlatımları vardır...

Birini sizinle paylaşayım...

*- Deve kaç akçe?

Günlerden bir gün, çocuk ve babası çarşıda dolaşmaktadır.

Bir deve görürler.

Çocuk heyecanlı bir şekilde babasına, ‘‘Baba bu deveyi alalım. Çok beğendim!’ der.

Babası da ; ‘Git sor bakalım, kaç akçeymiş ?’ der oğluna...

Çocuk gider ve sorar.

Aradan dakikalar geçmez çocuk babasının yanına gelerek ’Baba deve 5 akçe’ der.

Babası aynen şöyle der ; ‘Deve 5 akçe, bırak geçsin!’

Çocuk üzülür tabi, istediği olmadığı için.

Ertesi gün tekrar çarşı da dolanırken aynı deveyi görürler.

Çocuk yine babasından, o deveyi almasını ister.

Baba yine aynı şekilde çocuğa, devenin fiyatını sormasını ister.

Çocuk yine heyecanlı bir şekilde gider ve devenin fiyatını öğrenerek gelir.

Çocuğun suratında bir burukluk vardır.

Nedeni ise devenin fiyatının artmasıdır.

*- Bırak geçsin!

Baba, çocuğa sorar ; ‘Kaç paraymış deve?’

Çocuk üzülerek, ‘Deve 10 akçe!’ der.

Baba yine aynı şekilde, ‘Deve 10 akçe, bırak geçsin!’ der.

Çocuk üzgün bir şekilde yine devenin hayalini kurmaya devam eder.

Bu olaylar, çarşıda tekrar tekrar devam eder.

Deve 50 akçe, ‘Bırak geçsin!’

Deva 100 akçe, ‘Bırak geçsin!’

*- Bırak gelsin!

Günlerden bir gün gelir ve baba ile çocuk tekrar çarşıya inerler.

Çocuk aylardır hayalini kurduğu deveyi yine aynı yerinde görür ve yine heyecanlanmaya başlar.

Baba, bu sefer daha da bi şekilde tebessüm ederek,  ‘Git sor bakalım, kaç paraymış deve?..’

Çocuk, umutsuz ve devenin kendisine alınmayacağını bilerek, koşarak gider ve sorar.

Döndüğünde bu sefer daha da üzgündür.

Çünkü devenin fiyatı günden güne artmıştı.

Babası sorar:

‘Kaç paraymış deve, evlat?’

Çocukta,  ‘Baba deve 1000 akçe olmuş.

‘Babası da; ‘Deve bin akçe, bırak gelsin!’

Çocuk havalara sıçrar sevincinden ve babasına sarılır.

Babası, çocuğuna aylardır beğendiği, istediği, hayalini kurduğu deveyi alır.

*- Cebe bağlı...

Çocuğun, ‘Baba deve 5 akçe iken almadın, şimdi neden 1000 akçe verdin!’ sorusuna, ‘O zaman paramız yoktu!’ der...

Yani anlatılmak istenen, insanların bazen sıkışık durumları olur, alamayacak durumları olur.

Ama bu almayacakları anlamına gelmez.

Bu fıkra her şeyin bir yerinin bir zamanını olduğunu anlatıyor.

Şimdiki zamanda nasıl herkes kedi köpek almak beslemek sonra da sokağa atıyorsa, o zamanlar ise hatta yıkan zamana kadar deve de öyle makbul bir hayvandı.

Zamanımızda ise her şey para ile ölçülür oldu...

Yani AKP’lilerin belirttiği  gibi 6 TL büyük para!...

Ancak bilmeyenler için anlatayım...

*- Konular hep gelir için...

Siz hiç herhangi bir belediyenin Meclis toplantısını takip ettiniz mi?

Yasalara göre her vatandaşın hakkı vardır.

Gidersiniz misafir koltuklarına oturursunuz, hatta Meclis üyelerine sunulan ikramlardan da yararlanırsınız.

Bazıları açık büfe gibidir...

Çay, kahve, kurabiye serbest...

İstediğin kadar ye!

Beş altı yıl önce, gariban takımına seslenmiştim, ‘Meclis toplantılarına gidin, hem soğuktan yağmurdan kurtulursunuz, hem de karnınızı doyurursunuz!’ diye...

Zaten o ikramlar da bedava değil, senin benim verdiğim vergilerden...

*- Böyle düşünsem de!

Hiçbir siyasetçi cebinden masraf yapmaz!

Hiçbir siyasetçi ‘hayır!’ demez...

Genel hava ve düşünce budur...

Çoğunluk bir fıkrada olduğu gibi yere düşer ama bir avuç toprakla ayağa kalkar!

Ama yine yanlış yaptım galibe...

Gazetenizde okumuşsunuzdur.

Aklınızda kaldı mı bilmiyorum...

CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır var...

O bugüne kadar Milletvekili maaşının bir kuruşuna bile dokunmadı...

Her ay 20 bin liraya yakın bir para, ihtiyaç sahibi öğrenciler için cebinden çıkıyor.

Yani bir kişi, bir CHP Milletvekili benim cümlemi tekzip etmiş, yalanmamış demeyeyim de, düzeltmiş oluyor.

*- ‘Sigara almayın!’ diyemeyiz...

Aklıma takılanı sizinle paylaşayım.

Bizi çok düşündüklerini ve İzmir’e olan büyük katkıları olduğuna da inandığım AKP iktidarının, İzmir’deki sözcülerinin belirttikleri ya da 6 TL’nin düşmesini istedikleri rakam ne kadar?

Kaç lira ya da kuruş...

Bu kadar önem verdiklerine göre önemli bir miktar...

Bizler kart başına 6’şar lira ödersek, bu para İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun cebine mi giriyor?

Yoksa hizmet olarak bize, İzmir ve İzmirlilere geri mi dönüyor?

Bu arada CHP İzmir Milletvekili Mustafa Baybay, gerek açıklamalarında, gerekse TBMM’de yaptığı konuşmalarda bizi ve milletvekillerini aldatıyor mu?

Örneğin o, yani Mustafa Balbay, daha geçenlerde, AKP’nin verdiği sözlerin sadece ikisini yerine getirdiğini belirterek, İzmir’in AKP tarafından proje hurdalığına getirildiğini iddia etmişti.

Bu doğrumu?

Öğrenmek hakkımız mı değil mi?

Böylece kem gözlere ve fesatlara yanıt verilemez mi?

Bence bu konular ele alınarak gündeme getirilir.

Böylece yanlış düşüncelerin önünü geçilir.

Örneğin tüp geçit mi, yoksa köprü mü?

Hangisi yapılacak!

Atarsın temelini bizim içimiz de huzur dolar.

Negatif düşünenlere de ‘Siz laf üretiyorsunuz biz iş’ dersiniz...

*- Benim önerim...

Bu arada benim de önerim var!

Geçenlerde yine AKP sözcüleri, körfez gemilerinin bilet fiyatlarının yarı yarıya indirilmesini istediler.

Bazı kendini bilmezler, ‘Bekâra karı boşamak kolay!’ gibi sözler ettiler.

Zararın Devlet tarafından karşılanmasını dillendirdiler.

Buna kamu zararı denir...

Kabul ...

Ama benim önerim de önemli...

Önce yaşadığımı anlatayım:

Temeli atılmadan önce de, Osmangazi Köprüsü başarı ile tamamlandıktan sonra da çeşitli testler yaptım...

Sonuncusuna döneyim...

Son bir ay içinde test sürüşü yaptım...

Önce İzmir’den İstanbul’a giderken kara yolunu tercih ettim, uçak ücretleri neredeyse 30 TL’ye düşerken...

98.50 TL ödeyerek gururumuz Osmangazi Köprüsü’nden en fazla beş dakikada geçtim...

Sonra bitiş noktasından, yine saat tutarak kara yolu ile Kocaeli kent metresinden geçerek aynı noktaya bir saat 20 dakikada ulaştım...

Ama neredeyse yüz metrede dur kalk’larla sinirim bozuldu.

*-  Arada dağlar kadar fark var

Üstelik belediyeler para kazanmak için 90 kilometre hızla gidilecek ana yollarla bile 40 ya da 50 kilometre hız sınırı getirmişler, takibi için de elektronik kamera ve gizli radarlarla donatmışlar.

Özellikle yabancı yani İzmir, İstanbul veya Bursa plakası taşıyan araçların sürücülerine komisyon alacakları için ceza pusulalarını gönderiyorlar.

Örneğin bu cezalar bizim sadece bir kez ödeyeceğimiz 6 TL’lerin çok ama çok üzerinde...

Geçenlerde bir bakanımız bunları ‘tuzak!’ olarak niteledi, ama sonuç ne oldu, bilmiyorum...

Çünkü devletin ve belediyelerin çok önemli bir gelir kaynakları yok olacak...

Lafı yine uzattım...

Önerim şu:

Osmangazi Köprüsü’nden geçişler yüzde 50, yani yarı yarıya düşürülürse, geçiş yapan araç sayısı en azından üç misli artar...

Yani sürümden kazanılır...

Ayrıca tüm sürücüler bu güzellikten yararlanmak isteyecektir.

Zaman zaman yine söylerim:

Almanların ünlü bir söz vardır:

‘Zeit ist Geld!’ derler...

Yani zaman paradır...

Zaman çok kıymetlidir...

Akaryakıttan yani paradan da, zamandan da tasarruf edilir.

Aynı sistem yine gururumuz Yavuz Sultan Köprüsü için de geçeridir.

Böylece Anadolu’dan yani Asya’dan Avrupa’ya geçiş daha çekici ve güze hale gelir.

Bence gerek Bilal Doğan, gerekse AKP İzmir İl Başkanı beyefendi insan Bülent Delican konuyu Ankara’ya ve İzmir Milletvekili Başbakan Binali Yıldırım’a iletmelidir.

*-

ÖNEMLİ NOT:

 

Değerli ablam, Bornova Eşrafından Ayşe Ayşen İnce’yi kaybettik. Çarşamba günü (Bugün) Bornova Merkez  Cami’nde (İshak Paşa Camisi) öğle namazından sonra, Çeşme Alaçatı’da,  sevgili eşi yine Bornova eşrafından Rıza İnce’nin yanında ebedi istirahatgahına yerleştireceğiz. İki gündür arayan taziyelerini bildirenlere sonsuz teşekkürlerimizi iletiriz.

*****

GÜNCEL HABERLER

 

Yine birlikte yürüyeceğiz

Selçuk ilçesi 29 Ekim akşamı ‘Cumhuriyet’ yürüyüşüne hazırlanıyor

Selçuk Belediyesi Cumhuriyetin 93.Yıldönümü kutlamaları kapsamında tüm Selçuk halkının katılımı ile ‘Cumhuriyet’ yürüyüşü düzenleyecek.

29 Ekim akşamı saat 20:00’de Selçuk Atatürk Anıtını önünde başlayacak olan yürüyüş, İstasyon Meydanında son bulacak.

Yürüyüşün ardından kutlamalar, Selçuk Belediyesi Müzik eğitmenlerince hazırlanan Cumhuriyet konseri ile devam edecek.

 

*- ‘Lozan, masada verilmiş Kurtuluş Savaşıdır’

 

Lozan Antlaşması, Buca Belediyesi, Atatürkçü Düşünce Derneği Buca Şubesi ve Buca Kent Konseyi işbirliğiyle düzenlenen ‘Lozan’dan Cumhuriyet’e’ panelinde çok yönlü olarak değerlendirildi.

Lozan antlaşması, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ve Prof. Dr. Kemal Arı’nın konuşmacı olarak katıldığı panelde siyasi, hukuki ve tarihi açıdan değerlendirildi. Konuşmacıların ortak görüşü ‘Lozan, masada verilmiş Kurtuluş ve bağımsızlık savaşıdır’ oldu.

*- Saat : 12.30’da...

Alsancak Rotary'nin bu haftaki konuğu CHP 24. Dönem İstanbul Milletvekili Umut Oran olacak.

Umut Oran'ın gerçekleştireceği ‘Cumhuriyet ve Demokrasi’ konulu söyleşi  26 Ekim 2016 Çarşamba günü saat 12.30’da Swiss Otel Büyük Efes’te başlayacak.

*****

GICIK

*- Depresyonda iseniz geçmişte yaşıyorsunuz. Endişeli iseniz gelecekte yaşıyorsunuz. Huzur içindeyseniz günü yaşıyorsunuz.

*- Türkiye’ye gereken birinci meclis ruhu, antiemperyalizm temelinde Kuvayi Milliye ruhu.

*- Yalan söyleyenler, doğru söyleyenlere inanmazlar.

*- Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutamaz!

*- Karakteri zengin olanın tercihi sadeliktir.

*- Değer ağırdır, taşıyabileceğinden emin olduğunuz insanlara veriniz.

*- Neymiş? Hamamböceği kafasız 8 gün yaşarmış, o da bir şey mi, beyinsiz bir ömür yaşayan insanlar var.

*- Kimseye özel bir durum değil ki; Ben, değer bilmeyen herkese sırtımı döndüm; iyi olun, sağ olun, mutlu olun! Ama benden uzak olun...

*- Ne kadar sert ve agresif bir hayat sürersen sür, bir gün ılımlı ve sabırlı yaşamayı öğrenirsin.

*- Ne kadar kızgın ve sinirli bir hayat sürersen sür, bir gün soğukkanlılıkla yaşamayı öğrenirsin.

*- Hayat öğretir, hayat bekletir, hayat uslandırır.

*- Pire için yorgan yakmana lafım yok ama, asla atı kıskandırmak için eşeğe binecek kadar aptal olma!

*- İnsan sabır ile insandır. Sabır ise; sır’dır, ar’dır, en çetin sınavdır. Çok zor bir imtihandır.

*- Dürüstlük genellikle insanları sizden uzaklaştırır. İnsanlar gerçekten hoşlanmazlar, çünkü!

*- İnsanoğlu, kendi yaratıkları yalanlar içinde yaşamaya alıştığından gerçekleri kabul edemez.

*- Herkes ölüp gidiyor, bir sen mi kalacaksın? Ha iki gün fazla ha iki gün az yaşayacaksın. Ateşte kül, toprakta gül olacaksın, mühim olan yaşarken insan olacaksın...

*- Laf yetiştirmekten kendini yetiştirmeyi unutmuş insanlar var.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.