25 Kasım 2024
  • İzmir5°C
  • Manisa3°C
  • Aydın2°C
  • Afyon-4°C
  • Balıkesir-1°C
  • Bursa-1°C
  • Çanakkale0°C
  • Muğla1°C

TÜRKÇEYİ BİLMİYOR...

Yaşar Eyice

05 Eylül 2016 Pazartesi 20:30

SIKINTI BÜYÜK! 

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi 

Birkaç gün önce bir haber dikkatimi çekti.

Ama nedense medya buna fazla önem vermedi,

Çok ama çok önem verdiğim için notlarımı aldım.

Karabağlar Belediyesi ve Kıyı Ege Belediyeler Birliği’nin yaptığı protokol kapsamında ‘Güzel Konuşma ve Diksiyon’ eğitimi alan belediye personeline sertifikaları verilmiş.

Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu’nun da katıldığı sertifika töreninde kursa katılanlar şiir okuyarak hoş bir sürpriz yapmış.

- Güzel konuşma ve diksiyon

Toplam 2 ay süren ve eğitimci Hatice Duyar tarafından ‘Güzel Konuşma ve Diksiyon’ konusunda belediye personeline doğru nefes alma, diksiyon için ağız hareketleri ve boğumlama gibi eğitimler verilmiş.

Törene Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Kıyı Ege Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Hurşit Akdemir, başkan yardımcıları, birim müdürleri ile eğitim alan personel de katılmış.

- Emeğinize sağlık!

Kıyı Ege Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Hurşit Akdemir, sertifika alanları tebrik ederek ‘Başaracağız dediler, eğitimlere yürekten katıldılar. 2 ay içinde çok güzel sonuçlar ortaya çıktı’ diye konuşmuş.

Hurşit Akdemir’i, Urla Belediyesi’ndeki çalışmalarından bu yana tanırım.

Atılgan ve çalışkan birisi...

Tuttuğunu da koparır, Karadeniz’in hırçın dalgaları gibi...

Umarım; tüm belediyelerde bu tür eğitim çalışmalarına ağırlık verdirir.

Daha doğrusu tüm personel için mecburiyet konulmalı.

Bu konudaki şikâyetleri, hatta rezalet denilecek kadar tuhaflıkları, zaman zaman örnekleriyle vermeye çalışacağım.

Zaten sorunu ve önemini sanıyorum tüm başkanlar biliyordur.

Hatta yalnız belediyelerde mi, neredeyse her resmi ve özel kurumda benzer olaylara rastlıyoruz.

- Sıkıntı her kademede var

Başkan Muhittin Selvitopu olayı nasıl özetlemiş:

‘Belediyede birçok faaliyet oluyor.

Özellikle sunumlar söz konusu olduğu zaman çeşitli törenlerde birçok sıkıntılar yaşıyorduk.

Burada arkadaşlarımızı gerçekten iyi yetiştirilmiş.’

Her zaman eğitimden söz ediyorum:

Hatta bir zamanlar ‘Trafik polisleri eğitimsiz’ diye İzmir Valiliği’ne dilekçe ile başvuru yapmıştım.

‘Yasaları da bilmiyor ya da unutmuşlar, vatandaşın dilinden de anlamıyor, anlamak istemiyorlar’ demiştim.

Anımsadığım kadarıyla daha sonra Karşıyaka Emniyet Müdürü ya da yardımcılığına atanan, Eğitim’den sorumlu Şube Müdürü, ‘Hangi şartlarda, neler yaptıklarını, yapmaya çalıştıklarını’ anlatmıştı.

Ekip olarak kendisinin Kemer’deki bürosunda misafiri olmuştuk.

- Zaman değişti...

Çok eski zamanlarda Kemer’e davet etselerdi gitmezdik.

Çünkü; Orada hangar gibi at ahırları vardı.

Polis atları burada yetiştiriliyor ve bakılıyordu.

İzmir’in ne kadar ünlü kabadayısı ya da yoldan çıkmışı varsa ama buraya davetle tıpış tıpış gidiyor, ya da ekip arabasıyla getiriliyordu.

Sabuncubeli’ne, daha doğrusu eski Manisa yoluna bırakılıyordu.

Büyük bir tesadüf ise geceden kalma oldukları için üzerlerinde sadece iç çamaşırı oluyordu.

Sabahın ayazında çıplak ayakla yürüdüklerini düşünün...

Kızarmış, pişmiş çıplak ayakla, o zamanlar kuş uçmaz, kervan geçmez yoldan yürüyebilirsen yürü, ya da sürün, nasıl istersen o şekilde birine ulaşmaya çalış!

Olacak iş mi?

Oluyordu işte!

Sonra burası yıkıldı ve Trafik, güvenlik dâhil bazı birimlerin merkezi oldu.

Yani zor olan ve geçen bu gece misafirlikleri sonuçlandı.

- Benim örneğim...

Her zaman örnek veririm:

Tony Blair’in Başbakanlığı sırasında sadece ve sadece ‘eğitim’e önem veren İngilizler, tam batmak üzere iken kendilerini kurtardılar.

Zaten bunu açıkça belirtiyorlar.

Şimdi İzmir Milletvekili, Başbakan Binali Yıldırım da eğitime önem verdiğini gösteriyor.

Ancak uzmanlara anımsatıyorum; mutlaka ve mutlaka, özellikle ‘Anaokullarına’ eğilinmeli...

Çocuk, yedi- sekiz yaşına kadar neyi görür, öğrenirse beyninde depoluyor, yani ilköğretim çağından önce yavrularımızı gayet kaliteli eğitimcilere teslim etmeliyiz.

Kaç kez gördüm, yaşadım...

- Artık göz yummayalım

Yeni değil yıllardır, ‘Türkçe bilmeyen, daha doğrusu konuşamayan, sözcükleri doğru dürüst telaffuz edemeyen öğretmen olur mu?’

Müfettişler bunların farkında değil mi?

Bazısı, binde bir de olsa, hiç ama hiç kendini yetiştirmemiş...

Umarım; benim düşündüğüm, ya da anımsadığım gibi değildir.

Çünkü köprülerin altından çok sular geçti.

Aslında şimdi tam zamanı, bu konu da ciddiyetle ele alınmalı.

Eksikler, yanlışlar varsa, ya da eski alışkanlıklar sürüyorsa bunlar düzeltilmeli.

Bu yüzden ‘Güzel Konuşma ve Diksiyon Eğitimi’ nin yaygınlaştırılması ve sürekli olmasını diliyorum.

Yakın zamanda tanık oldum:

Belediye otobüsünde, İzmir’e yakın zamanda geldiğini düşündüğüm bir inşaat işçisi telefonla bağıra bağıra konuşuyordu.

Neredeyse herkes dönüp ona baktı...

Konuşmanın ‘kabası’ olur mu?

Oluyor işte!

Ve de benzer olayları resmi kurumlarda çok sık görüyoruz.

Umarım artık azalır.

Unutmamak lazım, insanlar konuşu konuşa anlaşır.

Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır!

Öyleyse dilimize çok daha fazla dikkat edeceğiz, ettireceğiz.

Konu çok önemli...

Ciltler dolusu kitaplar yazılır...

Şimdilik bu kadarla yetineceğim...

Tüm belediyeler ve kurumlar personeli için bu eğitimlere önem vermelidir.

Böylece; randımanın da artacağına, şikâyetlerin aza ineceğine inancım tam.

-  Öğrencinin aylık maliyeti 519 lira

Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin araştırmasına göre, okul öncesi eğitim, ilköğretim ve orta öğretimin sonuna kadarki süreçte bir öğrencinin veliye aylık maliyeti geçen yıla göre yüzde 10.4 artarak, ortalama 176 lira oldu.

EBSAM, öğrencilerin okula başlangıç masrafları ile veliye maliyetini araştırdı. Araştırmaya göre, serbest kıyafet uygulamasının olduğu okullardaki öğrencilerin okula başlangıç masrafı, diğerlerinden daha düşük. Serbest kıyafet uygulamasına geçen bir ilkokula başlayan öğrenci için 555, ortaokula başlayan için 575, orta öğretime başlayan için ise 645 lira harcama yapılması gerekiyor.

- Nasıl sıkılmayalım?

Okul öncesi eğitime kayıt olan bir öğrenci için başlangıç masrafı olarak ortalama 535, ilkokula başlayan için 755, ortaokul için 775, ortaöğretim için ise 845 lira harcanıyor.

Bir öğrenci için okul öncesinden ilköğretimin sonuna kadarki eğitimi boyunca, sadece okul ihtiyaçları için ortalama 18 bin 495 lira harcama yapılıyor. Bu rakam, veliye ayda ortalama 171 lira olarak yansıyor.

Orta öğretim boyunca bir öğrenci için 8 bin 890, ayda ise ortalama 185 lira harcanırken; bu rakam kantin-yemekhane için para ayrıldığında okul öncesi ve ilköğretimde aylık ortalama 319, ortaöğretimde 364 liraya çıkıyor. Bu masraflara okul servisi de eklendiğinde okul öncesi ve ilköğretimde maliyet 519, orta öğretimde ise 558 lirayı buluyor.

- Sakın stres yapmayın...

Yazılı buraya kadar okuyan, eğitim ve öğretim yaşında çocukları olanlar belki de, farkında olmadan strese girdiler.

Onlara da şu hatırlatmayı yapayım:

Buca Tıp Merkezi Gastroentereloji uzmanı Dr. Göktuğ Faik Önder, toplumda sık görülen ve birbiriyle karıştırılan gastrit ve reflü hastalıkları ve tedavileri hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Uzm. Dr. Önder, stresin mide hastalıklarına zemin hazırladığını da söyledi.

- Bende var mı?

Günümüzde, sindirim sistemi rahatsızlıkları içinde en sık duyduğumuz ve acaba 'bende de var mı?' diye düşündüğümüz ve devamlı birbiriyle karıştırılan iki önemli hastalık gurubu olan gastrit ve reflü hastalığının gerçekten de toplumda sık görülen hastalıklar olduğunu belirten Gastroentereloji uzmanı Dr. Göktuğ Faik Önder, değişen yaşam şartları, yeme alışkanlıkları, hijyen noksanlığı, toplumdaki hızlı kilo alma eğilimi, yoğun antibiyotik, ağrı kesici kullanımı ve stresin bu iki hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırdığını kaydetti.

- İlber Ortaylı: Adliye en çok güvenilen kurum değildir

Bu yıl kapılarını 85’inci kez açan İzmir Enternasyonal fuarında her gün çeşitli etkinliklerle binlerce İzmirliyi ağırlayan ve ziyaretçilerin beğenisini toplayan Bayraklı Belediyesi fuarın son gününde ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’yı konuk etti.

İzdihamın yaşandığı söyleşide Ortaylı, ‘Türkiye eski bir devletin değiştirilmiş rejimidir’ dedi.

Türkiye’nin belli kurumlar üzerinde durduğunu anlatan Ortaylı, yapılan araştırmalarda Türkiye’de adliyenin vatandaşların en çok güvendiği kurum olmadığını söyledi.

- Ege Üniversitesi’nin 9 fakültesine dekan atandı

YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç tarafından  Ege Üniversitesi Rektörlüğü’ne  gönderilen atama yazısında, ‘Üniversiteniz bünyesinde yer alan, aşağıda isimleri belirtilen fakülte dekanlık görevlerinin, yeni  dekan atamaları yapılıncaya kadar, adı geçen öğretim üyeleri tarafından vekaleten yürütülmesi teklifiniz uygun görülmüştür” denildi.

Fakültelerin yeni dekan vekilleri şöyle:

Eczacılık : Prof. Dr. Hüsniye Kayalar, Fen : Prof. Dr. İsmet Karaca, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık : Prof. Dr. Bilgehan Gültekin, Hemşirelik : Prof. Dr. Fisun Şenuzun Aykar, İktisadi ve İdari Bilimler: Prof. Dr. Engin Berber, İletişim: Prof. Dr. Gaye Erel, Su Ürünleri: Prof. Dr. Şükran Çaklı, Tıp: Prof. Dr. Hikmet Hakan Aydın, Ziraat: Prof. Dr. Mustafa Bolca.

- Kuyruklar oluştu..

Vergi cezaları ve SGK alacaklarına yapılandırma nedeniyle İzmir Sosyal Güvenlik Kurumu Konak Sosyal Güvenlik Merkezi'nde kuyruklar oluştu.

Vergi ve vergi cezaları, gecikme faizleri,gümrük vergileri, SGK ve belediye alacaklarını yeniden yapılandırma yasası TBMM Genel Kurulunda geçtiğimiz günlerde kabul edildi.

Çalışmanın başlamasının ardından binlerce mükellef ve işveren yapılandırmadan faydalanmak amacıyla Maliye ve SGK kurumlarına başvuruda bulundu.

İzmir Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü'ne bağlı Sosyal Güvenlik Merkezi'nde haftabaşında yapılandırma yoğunluğu yaşandı.

Binlerce mükellef ve işverinin yapılandırma amacıyla başvurduğu merkezde, zaman zaman uzun kuyruklar oluştu.

Yapılandırma işlemi için bir kaç saat beklemek zorunda kaldıklarını anlatan mükellefler, ‘Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili bir çok işlemi internetten yapabiliyoruz. Ancak yapılandırma için bizzat kurumlara başvuru şartı bulunuyor. Yoğun başvuru nedeniyle kurumun altyapısı ihtiyacı karşılayamıyor’ şeklinde konuştu.

*****

GICIK

*- 1960’lı yıllarda ‘Adab-ı Muaşeret’ diye bir ders okutulurdu ilkokullarda. Buna  ‘görgü kuralları’ da diyebiliriz.  Bu dersten bir iki tavsiyeyi sizinle paylaşayım: Başkasının kusuruyla alay edilmez, Pazarlık yaparken mal kötülenmez, Telefon eden önce kendisini tanıtır, Kalabalı yerlerde cıklet çiğnenmez, Hiçbir yere ağızda sigara ile girilmez, Alay ve kötüleme, ima ile bile yapılmaz, Yerlere tükürülmez ve çevre  kirletilemez,  Aksırnırken; el veya mendille ağız kapatılır,  Bencillik, ancak çocuklarda ayıplanmaz, Yemek davetlerinde yemekler geciktirilemez, Sıra olan yenlerde sıraya geçilir, sıra bozulmaz, Başkasının lafı kesilmez; devamlı da konuşulmaz, Bir konuyu red ederken; ciddi ve terbiyeli olunur, Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz, gibi...

- Kuş konduğu dalın kırılmasından korkmaz, çünkü güvendiği dal değil, kendi kanatlarıdır.

- Kayan yer görünce su gibi akma; Menfaat uğruna dostunu satma, eğer bu dünyada huzur ararsan olur olmaz herkes dost olur sanma!

- Nuray Köküuslu beğenmiş; ‘Hayatım boyunca sevdiğim insanları kaybetmekten korkmuşum, bazen kendime soruyorum; Beni kaybetmekten korkan var mı?

- Hiç kimsenin ilgisine ihtiyaç duymadığın bir gün olgunlaşırsın. Hiç kimseden beklentiye girmediğin gün yara almazsın. Hiç kimseye bağımlı kalmazsan kazanırsın.

- Her şeye canını sıkma gönül, ne bu dertler kalıcı, ne de ömür...

-Şimdi sizi güldüreyim; Düğünden önce bayanların toplanıp, ‘Aptal mısın kızım sen? Rahat mı battı da evleniyorsun?’ diye gelini kınadıkları geceye ‘Kına Gecesi’ deniliyormuş.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.