YANDAŞLARIN YEDİĞİ HALTA BAKIN
Yaşar Eyice
24 Şubat 2017 Cuma 23:05
YANDAŞLARIN YEDİĞİ HALTA BAKIN
Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi
*- Fırsatı kendine çevirmesini biliyorlar
Kaç zamandır polisten şu mesaj geliyor:
‘Telefonda; kendisini polis, savcı, asker olarak tanıtıp; adınız veya banka hesabınız FETO/PYD terör örgütüne karıştı, diyerek para ve altın isteyenlere inanmayın!’
Daha önceleri yani 15 Temmuz’dan önce mesaj başka türlü idi.
Yani dolandırıcılar hep var.
Yöntemleri aynı ama örgüt isimleri başka...
Örneğin PKK idi!
Kaç kez herkes birbirini uyarmasına rağmen bu adamlar nasılsa korkutarak aldatacak birilerini buluyorlar.
Bunlar arasında koskocaman profesörler, büyük işadamları, hatta kanun adamları bile olabiliyor.
Yani bu dolandırıcılar dilim varmıyor ama başarılılar.
*- Çalışma alanları?
Çok yıllar önce Tepecik SSK Hastanesi 2. Dâhiliye Servisi’nde Uzm. Dr. M. Kemal Başak tarafından hastalığıma teşhis konmuştu.
Hatta aynı gün Türk Futbolunun gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından Kadri Aytaç da benim gibi M. Kemal Başak’a muayene için İstanbul’dan İzmir’e gelmişti.
Hastanenin önünden Bornova otobüsüne binerken iki kişi kıskaca aldı ve yanımdaki önemli miktardaki parayı tereyağından kıl çeker gibi aldı.
Eve geldiğimde farkına vardım.
Aynı gün ceketini koltuğunun arkasına asan şoförün maaşı da çalınmıştı.
Asayişte, şimdi yukarıdaki notu gönderenlerin yanında ciltler dolusu sabıkalılar fotoğraflarını inceledim.
Tanımak, çıkarmak, bulmak imkânsız gibiydi...
Öyle de oldu...
Özetin özeti; bunlarla uğraşmak köklerine kibrit suyu dökmek kolay iş değil...
Sahtekârlığın, dolandırıcılığın bin bir çeşidi var!
*- Saygın kişi sanıyoruz!
Bunları yapanlar ayak takımı...
Ama bir de büyük oynayanlar var...
Bunlara ‘merdivenaltı’ diyorlar.
Ama yapanlar belki de çok saygın insanlar...
Bir iki örnek vermek istiyorum:
Daha üç dört gün önce polis dört katlı bir binayı daha doğrusu depoyu bastı.
Onlarca koli tanınmış marka pahalı parfüm buldu.
Hepsi de sahte idi...
Taklit idi...
Aslından farkı yoktu!
Bunları sen ben yapamayız.
Sokak serserileri de yapamaz.
Büyük para kazandıracağı için büyük para lazım, yani büyük patron.
İşte bunlar bulunmalı...
*- Çayı ‘viski!’ diye yutturuyorlardı!
Çok yıllar önce İzmir’in bazı yerlerinde kaçak viski ve sigara satılırdı.
Hepsi ‘çakma!’ dediğimiz cinsten...
İki yerden örnek vereyim:
Biri İkiçeşmelik Caddesi, diğeri ise Şaraphane ile Mürselpaşa Bulvarı arasındaki altınyol...
Trafik Alsancak Şair Eşref’teki gibi kilitlenince tenekeli mahalle dediğimiz yerden çıkıp geldiği sanılan bazı kişiler tutulan marka viskileri sürücülere satıyorlardı, değerinin çok altında...
Alan kendini kazançlı sanıyordu...
Viskiyi değerinin çok altında almıştı.
Ama yanıldığı ya da bilmediği şuydu;
Viski diye aldığı şişenin içinden ‘Çay’ çıkacaktı...
‘Aldattım!’ diye düşünürken, aldatıldığını anlıyordu.
Ama iş işten geçmişti....
Bir gün bunu yapanlardan biri şırınga sistemini kullandıklarını anlatmıştı.
*- Taklidi kusursuz!
Polis dün de bir çanta imalathanesini bastı!
Daha doğrusu bir depoyu...
İnanılacak gibi değil ama ünlü markalar vardı, depoda....
Tabii ki hepsi çakma, yani sahte...
Aynı viskiler, aynı losyonlar gibi...
Aslından ayırmak imkansız gibiydi.
Sadece ve sadece bunu uzmanı anlayabilir.
Biliyorsunuz çoğu sahtekar, aynen kalpazanlar gibi hareket ederlerdi.
Mutlaka çoğunluğun anlayamayacağı bir hatayı, kusuru uygularlardı.
Ama nedense sözde ‘Korkusuzları’ oynayan bu kişiler yasalardan çekinmiyor.
Neden?
Çünkü başları yani büyük patronları mutlaka bir büyük patrondur...
Kral öldü yaşasın kral gibi bir şey!
Bilmem anlatabiliyor muyum?
İşte bunları bulmak ve adalete teslim etmek lazım...
Depoları bulan büyük patronları da rahatça bulabilir...
*- Aradaki farkı bulun!
Dergilerde bir zamanlar benzer iki fotoğraf yayınlarlar ve ‘aralarındaki 7 farkı bulun!’ diye yazarlardı.
Zaman zaman benzer uygulamaları görüyoruz.
Özellikle sosyal medyada bu yapılıyor.
Zeynep Tan bunun son uygulayıcılarından...
Ama daha çok mantık ve hesap yani matematik sorularını paylaşıyor.
Belki dikkatinizi çekmiştir.
Hatta konu medya tarafından da gündeme getiriliyor.
Görüntüde iki kadın var...
Kıyafetleri neredeyse aynı...
Sorduğunuzda; ‘fistan’ ya da ‘basma’ deniliyor bayanlar tarafından...
Olabilir...
Kadınlar bilir, yanılmaz...
Ancak aralarında büyük bir fark var.
O da değerleri daha doğrusu fiyatları...
Biri pazarda 15- 20 lira!
Ya diğeri?
Fal bakar gibi söyleyeyim:
Acaba ilk bakışta aynı gibi gözüken benzer kadın elbiselerinden biri diğerinden ne kadar farklıdır?
Arada üç beş lira mı var, yoksa çok daha fazla mı?
Neyse bilmeyenlere, duymayanlara yanıtını vereyim:
Diğeri tam 14 bin 250 lira...
Ancak şunu da belirteyim; KDV bu fiyatın içinde...
Uçurum kadar fark olur mu, iki elbise arasında?
Ya da kim bu kadar parasını bir elbiseye yatırır?
Öğrendiğime göre Türkiye’de sadece iki tane olan bu özel elbiseyi almak isteyen, ödemesini yapan şöyle tarif ediliyor:
‘Başkalarına göre kendisinde üstünlük görenlerden biri bu parayı öder!’
Psikologlar ise olayı şöyle özetliyor:
‘Giydiğimiz elbisenin içinde kendimizi ne kadar mutlu hissedebiliyoruz?’
*- ‘Yapmayın’ be kardeşler!
Şimdi bazıları yine kızacak!
Geçenlerde AKP’li kadınlar Aydın’da aralarında para toplamışlar ve hayırlı bir işe kalkışmışlar.
Nedir bu ‘hayırlı’ iş?
Fakir fukara çocukları bulmuşlar, toplamışlar ve yeni elbiselerle giydirmişler.
Tabii ki az önce belirttiğim gibi ne 15-20 liralık elbise, ne da yaklaşık 15 bin liralık elbise...
Normal kıyafetler...
Hepsi güzel de güzel olmayan nedir?
Anlatayım:
Birlikte bu çocuklarla, yoksullarla hatıra fotoğrafı çektirmeleri...
Bu da önemli değil...
Önemli olan ise bu görüntüyü gazetelerde yayınlamaları, yayınlatmaları...
Hoş bir şey değil!
Sanıyorum, benzer bir konuyu eğitim ve öğretim yılı başlarken ele almış ve yazmıştım.
Sözde bir hayırsever kurumu ilköğretimdeki çocuklarımızı giydirip kuşatmış sonra da bu yavrularımızı aralarına alarak gazetecilere poz vermişler.
Hayrın, yardımın gerek yaşamda, gerekse dinimizde ibadet gibi ‘gizli’ olduğunu bilmiyorlar mı?
Nasıl bazı insanlarımız, bazılarının çaresizliğini, yokluğunu fırsat bilerek reklamlarını yapabiliyor...
Akıl alacak gibi değil!
Çok eski yıllarda gazetelerin yöneticileri kesinlikle bu tür fotoğrafları yayınlamazdı.
Bu konuyu geniş şekilde örnekleri ile ele almıştım.
*- Kararnameleri iptal ediyor!
Çevreye ve sağlığımıza verdiğimiz önemi biliyorsunuz.
Nerede bir çevre hareketi varsa biz oradayız.
Şimdi Amerika’ya uzanayım,
Amerika Başkanı Donalt Trump göreve geldiği andan itibaren imzaladığı kararnamelerle bir önceki Başkan Barack Obama tarafından başlatılmış uygulamaları kaldırıyor.
Son olarak Başkan Trump’un imzalayacağı bir kararnameyle Obama döneminde yürürlüğe konulan çevre koruma konusundaki bazı kararları iptal edeceği belirtiliyor.
Kaldırılması beklenen kararnameler arasında hazineye ait arazilerde kömür madeni işletilmesini yasaklayan kararname de var!
Daha önce Obama döneminde çevre korumaya yönelik olarak alınan bazı kararlar iş dünyası tarafından tepki ile karşılanmış ve bir takım uygulamalar mahkemelere taşınmıştı.
*- Güçlü olanlar yine kazanıyor
Şimdi burada iki noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Birincisi dünyanın en güçlü devlet başkanlarından biri, hatta birincisi olarak gösterilen kişinin kararları tenkit edilip mahkemelere verilebiliyor.
İkincisi dünyanın her yanında güç belirli insanların elindedir.
Onlar bile, menfaatlerinden birleşiyor, ya da ayrılabiliyor.
Daha geçenlerde sendika üst yöneticileri ‘Hiçbir işçi ya da emekçi meclislere giremiyor’ açıklamasını yapmamışlar mıydı?
Bunların örneklerini her yerde, neredeyse her ülkede mutlaka görüyoruz.
Amerika’da, Obama döneminde mahkemelerde kendisine ve Çevre Koruma Dairesi’ne karşı açılan davalarda yer alan isimlerden biri olan Scot Pruitt, şimdi Başkan Trump tarafından aynı dairenin başkanı olarak atandı.
*- Karısını yardımcısı yaptı
Amerika’daki durum böyle!
Şimdi yakınlarımıza gelelim; Azerbaycan’a...
Ayakta alkışlanan (!) bir atamadan söz edeyim!
Devlet Başkanı İlham Aliyev, Güvenlik Konseyi toplantısında kendisinden sonra en güçlü kişi olacak Başkan Yardımcısını açıkladı ve atadı:
Karısı Mihriban Aliyava!
Belirttiğim gibi açıklama ile birlikte yine kendisinin atadığı herkes ayağa kalktı ve Başkanı alkışladı...
‘İyi yaptınız’ ya da ‘Allah sizi başımızdan eksik etmesin!’ gibi dualar ya da bağlılık sözleri edeilip edilmedeğini bilmiyorum.
Bildiğim Mihriban Aliyava’nın açıklamayı gülümsemeyle karşılaması idi.
Dost ve kardeş ülke Azerbaycan Devlet Başkanı’nın, karısını kendisinden sonra ikinci güçlü kişi olarak atamasını yorumlamayacağım.
Kendi bileceği iş!
Ancak bir noktaya değinmek istiyorum:
Yandaş Madya birilerini topa tuttu?
Kimi dersiniz?
Devletin Ajansı Anadolu Ajansını!
Neden mi?
Bu haberi nasıl servis yaparlarmış!
Halka duyururlarmış....
Yapanlar hemen temizlenmeli imiş...
Yani halkın haber alma hakkına karşı geldikleri yetmiyormuş gibi bazılarının ekmeği ile oynuyorlar....
Asıl milleti ikiye bölmeye çalışan ve kime hizmet ettikleri belli olmayan, yağcılıkla bir noktada olanlara, hak etmedikleri yerde bulunanlara hesap sorulmalı...
Daha dün bu konuda Hükümet Sözsüsü güzel bir açıklama yaptı...
Belki bir gün bu konuya da değinirim
*- Nihayet ele alınıyor!
Şimdi benim de ayakta alkışlayacağım bir kararı sizinle paylaşayım.
Bakan Müezzinoğlu’nun açıklamasına göre; Memurluk artık ‘tapulu mal!’ olmayacak.
Memurlukta yeni dönem referandumdan sonra yaşama geçirilecek, artık 3 milyon memur için ömür boyu garanti kaldırılacak.
Özetle memurlukta ‘Perfornans dönemi’ başlıyor.
Tabii ki bunun için de çeşitli kriterler olacak!
Çeşiti ölçütleri var.
Refarandumdan sonra devreye girecek.
Bu arada iki örnek vermek istiyorum.
Birincisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan...
AKP İktidar olduktan sonra hatta programlarında açıklamış; ‘ İş garantili devlet memurluğu kaldırılacak, memurlar bir yıllık sözleşmeli olacak.’ demişlerdi.
Başta CHP olmak üzere tüm sendikalar ‘Olmaz!’ diyerek kazan kaldırınca, düşünce de rafa kaldırıldı, bugünlere gelindi.
İkincisi; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir ara ‘Yeter!’ diyerek bu memuriyet yasasına karşı çıkmış, ‘İstediğim gibi hareket edemiyorum, istediğim tayinleri yapamıyor, işe yaramaz, bir şekilde memur olanlarla çalışmak zorunda kalıyorum’ mealinde laflar etmişti.
Aralarda memurundan şikayetçi çok genel müdür, şef, Bakan hatta vatandaşları gördük.
Biz de rastladık...
Ama 457 sayılı kanun memurumuzu masasına zincirle bağlıyor, hiç kimse, hatta Başbakan bile yerinden, işinden atamıyor.
***-
GÜNCEL
13 puan önde
Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi’nin yaptığı araştırma sonucuna göre; 16 Nisan’daki refarandumda yüzde 56.4 Hayır, yüzde 43,6 evet oyu çıkacak. Öte yandan AKP sözcüleri ise ‘Evet’ in önde olduğunu belirtiyor.
*- 250 kadına aylık 50 bin lira gelirle iş
Dünyanın 50’den fazla ülkesinde gayrimenkul danışmanlığı yapan, Türk firması Realty TR, kadın girişimcilere pozitif ayrımcılık yaptı
Realty TR Dünya Başkanı Fatih Elibol, ‘Bir kadın girişir, Türkiye gelişir’ sloganıyla yola çıktıklarını ifade etti.
Dünyada 200 binden fazla kişiye gayrimenkul danışmanlık hizmeti veren, yarattığı 540 milyon Euro’luk işlem hacmiyle dünya gayrimenkul piyasasına hükmeden Realty TR Dünya Başkanı Fatih Elibol, Türkiye’de vereceği 250 franchise ofisi için hedef kitlesinin kadın girişimciler olduğunu ifade etti.
TÜİK verilerine göre, toplumun yüzde 12’sinin işsiz olduğunu, üniversite mezunu kadınlarda ise bu oranın yüzde 15’lere çıktığının altını çizen Elibol, ‘kadınların, iş hayatında daha disiplinli ve özenli olduğunu düşünüyorum. Patron olma fırsatı verdiğimiz kadınların Türkiye’nin ekonomisine ve sosyal hayatına da büyük katkı sağlayacağını biliyorum’ dedi.
***-
GICIK
*- ‘Seviyorum!’ dedi çocuk. ‘Büyükler gibi mi?’ diye sordu kız, ‘Yok!’ dedi çocuk, ‘gerçekten!’
*- Çocukların ağladığı bir dünyada, bütün kahkahalar zalimdir.
*- Derdi olan neylesin, derdi neyse söylesin, korkuyorsa neylesin. Hiç korkmadan söylesin...
*- Bir atasözü der ki; ‘Hele şu toz duman dağılsın, bindiğin at mı eşek mi anlarsın!’
*- Bir insanın siz ne kadar sevdiğini; gösterdiği ilgiden, girdiği riskten, verdiği mücadeleden anlarsınız.
*- İçini rahat tut! Mutsuz edip, mutlu olan yok şu hayatta.
*- Bugün senin için bir şey yapmıyorsam, dün elimden geleni yaptığım içindir.
*- Dünya bile dönüyorsa, yanındakinden hiç şüphen olmasın!
*- Sabret, tüm güzellikler sabırdan sonra gelir.
*- Ben dayak yiyeceğimi bildiğim halde, çamurla oynayan bir çocuktum. Şimdi ise ne kadar vurursan o kadar oynarım seninle Hayat!
*- İnsan hep bilmediğinden değil, bazen de bildiğinden susar!
*- İnsan üç kere doğarmış; ilki annesinden, 18 yaşında tercihlerinden, 40’ında hatalarından...
*- Para kazanmaktan çok daha güzel şeyler var hayatta; ilim kazanmak, gönül kazanmak, şeref kazanmak.
*- Birinin işini yapana kadar senden iyisi yok, işi bitince de yüzüne bakan yok!
*- İyiler kaybetmez, kaybedilir.
*- En zor okul hayat okuludur. Hangi sınıfta olduğunu, bir sonraki sınavın ne zaman olacağını asla bilemezsin. Kopya da çekemezsin, çünkü; kimsenin sınav kağıdı seninkiyle aynı değildir.
***-
*- GÜNÜN SÖZÜ: Öğüt bir hazine kadar değeri olduğu halde genellikle bedava verilir.
***-
*- PÜF NOKTASI: Pirinç, eşyalarınızı parlatmak için, temizleme suyuna birkaç damla limon damlatın ve bununla iyice ovuşturarak silin.
***-
*- GÜNLÜK BURÇ: Gerçekleri tekrar gözden geçirmek amacıyla ilgili insanlarla konuşun. Özellikle yatırımlar konusunda akılcı davranmaya özen gösterin. İş arkadaşlarınızla aranızda çıkan sorunları büyütmeyin pozitif olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.