• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İzmir 8 °C
  • Manisa 8 °C
  • Aydın 9 °C
  • Afyon -3 °C
  • Balıkesir 4 °C
  • Bursa 5 °C
  • Çanakkale 5 °C
  • Muğla 5 °C
  • Uşak -2 °C

Nedir Bu İzmir Düşmanlığı?

Yaşar Eyice

NEDİR BU İZMİR DÜŞMANLIĞI?

Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi

*- Türkiye birleşti

Zalimin sonu gelince zulmü artar, daha da azgınlaşır...
Üç sınıf Allah sevgisinden uzak tutulmuştur; Zalimler, onlara yardım edenler ve zulmü hoş karşılayanlar...
Bunlar Hz. Ali’nin sözleri...
Biraz kitap karıştırırsak, zalim ve zulüm üzerine çok söz buluruz.
Ama yıllardır söylenmesine, dikkat çekilmesine rağmen bir türlü benliğini bulamayan insanları görüyoruz yaşamımızda.

*-  Lokma döktürüldü

Atakan Hovardakaya Karşıyaka’dan bir fotoğraf göndermiş.
İzmirli gençler Türk Bayrağı altında toplanmışlar ve yeşil – kırmızı yani Karşıyaka’nın renkleriyle boyanmış pankarta şunu yazmışlar:
‘Şehit olacaksak eğer, ya hepimiz ya da hiçbirimiz!’
Bu arada Denizli’de okuyan Karşıyakalılar da Amfi Park’ta lokma döktüreceklerini belirterek, ‘Bu zorlu günlerimizde bütün tribün gruplarını yanımıza bekliyoruz!’ diye davet yapmışlar.
Söz Denizli’den açılınca devam edeyim:
Pamukkale Üniversitesi gençleri de ‘Teröre karşı renkler birleşiyor!’ dedikten sonra şu mesajı göndermişler:
‘Son zamanlarda bitmek bilmeyen terör saldırılarına olan tepkinizi göstermek için tuttuğun takım ne olursa olsun atkını ve Türk Bayrağını al Çınar Meydanı’na gel.’
Gençler 12 Aralık Pazartesi akşamı saat 19.00’da Çınar Meydanı Horoz Heykeli önünde toplandılar.
Beşiktaşlıların açıklamasını biliyorsunuz...
Onlar da; ‘Biz iyiyiz, bize bir şey olmadı, merak etmeyin demekten de utanıyor insan. Biz iyi değiliz, bize çok şey oldu, çok üzgünüz, terörü şiddetle lanetliyoruz’ diyorlar...
Pazar akşamı Galatasaray- Gaziantep maçında gördünüz...
Her golden sonra futbolcular,  polis gençlerimize sarıldılar ve tribünlere asker selamı gönderdiler.
Polisimizin, askerimizin yanındayız, dediler tüm dünyaya....
Sessiz bir haykırıştı bu...

*- Dayanılacak gibi değil

Olaylar, şehitler...
Herkes gibi bizler de dayanamadım, göğsümüz daraldı.
Ben anlatayım size’ Çevikçi’ çocukları, polislerimizi...
20 ile 25 yaş arasındadır çoğu...
Filinta gibi çocuklardır; boylu, poslu ve babayiğit...
İzin günleri çok azdır, izinli olduklarında hele bir de sivil elbiseler içinde görsen onları değme mankene taş çıkarırlar.
Fakir çocuklarıdır çoğu, Anadolu'nun her bir yerinden gelmişlerdir; köyden, ilçeden ve bir kasabadan.
Hepsi memleketini öve öve anlatır.
Hepsi memleket ve vatan sevdalısı.
İstanbul'u yaşamak isterler.
Süt gibi beyaz ve lekesiz çocuklardır, belki sigara içmek pırıl pırıl hayatlarındaki en kötü alışkanlıktır.
Hayatları boyunca serserilik yapmamışlardır, suç nedir bilmezler, polis olmadan önce karakolun önünden bile geçmemişlerdir.
2-3 kişi rutubetli bir ev tutarlar, her birinin odası ayrı ayrı ve evlere şenlik. Az görebildikleri uyku onlar için büyük velinimet hele uyurken biri ses çıkarsın...
Her evde mutlaka bir çiğ köfte yapan olur, en büyük zevkleri bütün timin toplanıp aynı evde çiğ köfte yemesi.
Anacıkları durmadan telefon açar ; ‘Oğlum yavrum iyi misin? Bugün ne yedin?’ diye...
Çoğu yalan söyler annesine; burada bir şey yok çok rahatız vs.
Evli olanları çok azdır...
1 veya 2 yaşında bebeleri olur.
Bazıları nişanlı, sözlü...
Para biriktirir düğün için.
Soğukta konserve yiyerek görev yaparlar.
Bazen 20 saati bulur görevleri ama otobüslerde birbirleriyle şakalaşırlar. Çoğunun lakabı vardır.
O konserve ile hiç alakaları olmayan o angarya görevleri, hiç ek ücret almadan futbol , basketbol, konser vs. atlatıp giderler.
Tek Dertleri vatana bir şey olmasın...
İşte o fidanları katlettiler...
Parça parça ettiler, analarının kuzularını...
Anacıklarının telini açamadılar bu sefer.
Kanımız kurusun unutursak...
Ne istediniz hayatı yaşamamış, gencecik , pırıl pırıl bu çocuklardan, ne istediniz? ‘
G. Karakaya işte böyle anlatmış, Beşiktaş- Bursaspor maçından sonraki terör saldırısındaki şehitlerimizi...
Ben tüp gaz kuyruğunda beklemeye, 37 ekran tv ile karıncalı yayın izlemeye razıyım, bana eski Türkiye’yi geri verin, diyenler de var...

*- İçimizdeki geri zekalı!

Biz hepimiz birlik ve beraberlikten söz ederken, hatta Kandil mesajları yayınlarken, Elif Şirin isimli bir mahluk ortaya çıkıp ‘Neden İzmir’de hiç patlama olmuyor?’ diye fındık kadar aklıyla manalı bir soru atmış ortaya....
Sonra da devam etmiş:
‘Yoksa gavur gavura rahat rahat yaşıyorlar mı?’
Buna kocaman bir ‘yuh!’ çekmek lazım...
Aynı kafadaki yaratıklardan bazıları da şöyle demiş:
‘İt itin kuyruğuna basmaz da ondan!’
Bu kafa, Yalova Depremi’nden sonra da ortaya çıkmıştı...
Depremin neden Yalova’da olduğunu kendi kafalarına göre cemaat toplantılarında anlatmışlardı...
Onlara göre ‘gavur İzmir’de birlik ve beraberlik vardır...
Hainlere, bölücülere fırsat tanınmaz...
Her evin balkon veya penceresinde Türk Bayrağı asılıdır...
Vatanı için her İzmirli canını vermeye hazırdır...
Hasan Tahsinler çıkarmıştır....
Hainler yakalanıp adaletin önüne çıkarılmıştır...
Şunu unutmasınlar:
Vatanın kıymetini toprağını kanlarıyla sulayanlar bilir...
Oturduğu yerden ahkam kesenler değil...
Her İzmirlinin, Egelinin ailesinde de mutlaka bir şehit ya da kahraman vardır.

*- Bunlar nifakçı!

Nedense bazılarında bu İzmir düşmanlığı her ortamda ortaya çıkıyor..
Öncelikle İzmir’den yapılan bazı açıklamaları anımsatayım:
Daha doğrusu bir iki örnek vermek istiyorum.
İzmir ile başkalarının daha doğrusu yandaş dediğimiz kişilerin görüşlerini karşılaştırmak istiyorum.
Bunu neden gerek duydum?
Adamın adının başında önemli bir sıfat var...
Hem de profesör...
Konuşmasının arasında, ‘İzmir paytonu gibi!’ diyor...
Yani tek düze...
İzmirli sağa sola arkaya bakmaz tek yöne gider...
Ben söyleyeyim:
Onun düşündüğü ya da dinleyenlerde algı yaratmak isteyebilir.
İzmir sadece ve sadece ülkesini ve insanlarını düşünür.
Belirttiğim gibi gerekirse canını verir Bayrağı uğruna....
Aynı gün yani 11 Aralık Pazar günü Mevlid Kandili...
Kandil kutlamalarına baktım.
Hepsi İzmir mahreçli, yani çıkışlı idi...
‘Nerde kaldı sizin inancınız?’ diye sormak geçti aklımdan din tacirlerine ama ‘değmez!’ dedim, çünkü bunların ne kadar istismarcı ve yalaka olduklarını, hep iktidardan yana tavır aldıklarını biliyorum...
Patlama olmuş, 38 canımız gitmiş, içimiz yanıyor....
Ama hazret, ‘Bu Başkanlığa karşı yapılmış saldırı!’ diyor...
Yuh be!
Diğerinin yandaş televizyonda, olayı ‘İzmir paytonu!’ diyerek sulandıracak kadar...
Aynı kaptan beslenme çabasında olan ise aynı teraneye geliyor:
‘Bunların amacı Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek!’ diyor...
Sözünü ettiği bizim Cumhurbaşkanımız...
Sözde yağ çekiyor, gözüne girmeye, bu alçakça saldırıdan nemalanmak istiyor...
Başka türlü olabilir mi?
Hep söylüyorum:
İçimizdeki hainleri temizleyelim, diye...
Bunlar bir ara ne diyorlardı?
‘İzmir memleketi bölmek istiyor...
Her evin penceresinde Türk Bayrakları asılı...’
Evet asılı...
Çünkü biz her şeye rağmen Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne inanmış, gerçek inançlı kişileriz.
Bayrağımızı indirtmeyiz...
Her zaman başımızın üzerinde taşırız...
PKK’ya da, teröre de, Türk düşmanlarına da, bölücülere de karşıyız ve onlara kesinlikle bir şans tanımayız...
Devletimize, yasalara bağlıyız...
Başımızı eğmeyiz, eğdirtmeyiz...
Olayları çaptırtmayız...

*- Ağızlarının payını aldılar

Yine bir anımsatma yapayım:
İstanbul’da daha önceki terör saldırısını anımsıyor musunuz?
Yine genç polislerimiz şehit edilmişti:
Yandaşlar, ‘Saldırı halka değil polise!’ diyorlardı...
Sözde bazılarını korumaya çalışıyor, hedef saptırıyorlardı...
Biz de, ‘Siz ne diyorsunuz, polis bizim çocuğumuz, bizim halkımız değil mi?’ diye sormuş, sıfatları büyük ama beyinleri küçükleri ‘Siz bölücülük yapıyorsunuz?’ demiştik...
Ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan daha o gün hastane çıkışı bunların ağzının payını verdi....
‘Polis halk değil mi? Saldırı halkımıza yapılmıştır!’ dedi.
Arşivlerde bunlar duruyor...
Yalakalar, sadece ve sadece kendini düşünün, fırsatçılar, boy göstericiler öyle bir dönüş yaptılar ki anlatamam...
Biraz zihnini yoran bunları anımsayacaktır...

*- Hayale kapılmasınlar

İzmir’den yapılan açımlamalarda, ‘Türkiye’yi parçalayamayacaklar’ deniliyor.
İstanbul’da gerçekleştirilen terör saldırısını lanetliyoruz.
‘Ne yazık ki uzun zamandır Türkiye’de artan terör eylemleri ile ülkemizi Ortadoğu bataklığına sürüklemek istiyorlar.
Türkiye birlik ve beraberlik içinde teröre dur diyerek bu oyuna gelmeyecektir.
Türkiye’yi parçalayamayacaklar.’ Diyoruz...
Bazıları ise hala ‘Gavur İzmir’ sözcüğüne takmış...
Ayrı yerde dönüp duruyor...

*- Bizim düşüncemiz belli

Her zaman olduğu gibi öncelikle terörü lanetliyorum.
Saldırıyı yapanların da hak edecekleri cezaya çarptırılmalarını istiyorum.
Bu arada halkımızın fırsatçılara kesinlikle müsamaha etmemeleri uyarısını yapmayı da görev kabul ediyorum.
Hiçbir Terör Örgütü Birlik ve Beraberliğimizi Bozamayacak...
Bunun da herkes tarafından bilinmesini ve beyinlerine kazımalarını tekrarlıyorum.

*- Neden hep aynı kişiler?

Nedense herkes iktidarın ya da güçlünün borazanı oluyor.
Başka seslere kulak vermiyor...
Bir örnek vereyim:
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İstanbul'daki menfur terör saldırısı dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.
Hiçbir yerde gördünüz mü?
Dedikleri şu:
‘Milletimizin acısını kendisine sevinç yapanlar unutmasın ki; mazur gördükleri, kalkan oldukları, himaye ettikleri terör ve teröristler bu çağda bir gün onları da bumerang gibi vuracaktır’
Uysal, şunları ifade etti:
‘Her terör saldırısından hamasi nutuklar dinlemekten milletçe bıktık, usandık.
Ellerimizi duaya kaldıracağımız bir günde, mübarek Mevlit Kandilimiz'de, bitmek tükenmek bilmeyen terör saldırıları karşısında söyleyecek söz bulamıyoruz?
Her terör saldırısından sonra üzüntü, başsağlığı ve beylik laflardan ibaret hamasi nutuklar dinlemekten milletçe bıktık, usandık.
Milletimizin acısını kendisine sevinç yapanlar unutmasın ki; mazur gördükleri, kalkan oldukları, himaye ettikleri terör ve teröristler bu çağda bir gün onları da bumerang gibi vuracaktır.’

*- Yakında ortaya çıkarılacaklar

Yine anımsatayım:
Hani bazı sözde hemşehri dernekleri var...
Onlar ve yöneticileri nerede?
Hani hep sözde birlik ve beraberlikten söz edenler...
Ağızlarından, ‘Dostluk, kardeşlik, anayasa, eşitlik, hürriyet’ gibi sözcükleri düşürmeyenler...
Kameralar karşısında,  gazetecilerin önünde kutsal sözleri kendi çıkarları için kullananlar...
Türk adını ağzına almayanlar...
Bayrağımızı asmayanlar, astırmamak için bin bir hileye başvuranlar...
Korkutmayı, aldatmayı meslek kabul edenler....
Yakında ‘Ben ettim, sen etme!’ diyenler...
Bunların hesabını siz de vereceksiniz...
Hani balolarda, kokteylerde, davetlerde nasıl boy gösteriyorsanız, yine sizi afişe edeceğiz...
Belki de koruduğunuz, destek çıktığınız PKK teröristleri gibi kaçacak delik arayacaksınız...
Bu da çok uzakta olmayacak...
Türk Devleti yakanıza sarılacak...
Akşam saatlerinde, Beşiktaş’taki terör saldırılarını TAK üstlendi.
Reuters'ın geçtiği bilgiye göre İstanbul Beşiktaş'taki 30'u polis 38 vatandaşın şehit olduğu terör saldırılarını TAK üstlendi.
Bunlar istek TAK ister MAK olsunlar..
Kendilerine ne derlerse desinler...
Yalvarmaları sonucu etkilemeyecek...
Çünkü isim değiştirmek bir şeyi değiştirmez...
Peki TAK nedir?
TAK terör örgütü (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) son zamanlarda yaptığı bombalı saldırılarla PKK terörüne destek vermekte.
Pek bilinmeyen terör örgütü Tak en son İstanbul’da askeri otobüsündeki patlamayı üstlenmişti..

*-

GÜNCEL


Karantina Adası’nda buluştular

Urla Belediyesi, Buca Belediyesi ve İzmir Giritliler Derneği’nin işbirliğiyle 5. ‘Mübadelede Girit’ten İzmir’e ilk Adım’ etkinliği Urla Karantina Adası’nda yapıldı.
Yapılan etkinlikle Giritli mübadillerin torunları Urla’nın Karantina Adası’nda yer alan Tahaffuzhane’de buluştular.

Etkinliğe İzmir Giritliler Derneği Başkanı Adnan Kavur ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Mübadele döneminde Türkiye’ye dönerken bindikleri gemide hayata gözlerini açan Kemal Kurul, 98 yaşındaki Giritli Nusret İzmit, Lozan Mübadilleri Vakfı Ege Bölge Temsilcisi Nevin Gündoğdu, Prof. Dr. A. Nukhet Adıyeke, Yrd. Doç. Dr. Nuri Adıyeke, Ayvalık Giritliler Dernek Başkanı Coşkun Tunçmen, Gemlik Girit ve Rumeli Türkleri Derneği Başkanı Ahmet Çakmak, Mudanya Mübadil Giritliler Derneği Başkanı Hüseyin Türker, Buca engelli Kent Konseyi Meclis Başkanı Gündüz Koçak İzmir ve Urlalı Giritliler katıldı.
Bu tören aynı acılar bir daha yaşanmasın, insanlar aynı sıkıntıları bir daha yaşamasın, toplumlar kardeş olsun diye yapılan bir törendir diyen Prof. Dr. A. Nukhet Adıyeke; ‘Göçmenler vatan kaybetmenin acısını çok iyi bilirler. Ve şuan yaşadıkları vatana dört elle sarılıp sahip çıkarlar. Nüfus değişimini içeren Mübadele sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşme yer değiştiren bazı insanlar için topraklarını terk etme anlamına gelirken Giritliler için hayat kurtaran bir antlaşma olmuştur. Giritliler o antlaşmadan 50 yıl önce çok acılar çekmişlerdir. Antlaşmadan önce Türkiye’ye gelen Giritli sayısı 60 bin iken antlaşmadan sonra Türkiye’ye gelen Giritli sayısı 30 bin olmuştur. Bu etkinlikte de göç ederken vefat eden tüm Giritlililer bir kez daha anıyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim’ ifadelerini kullandı.


***-
ANLAYANA

*- Adnan Er, ‘Gıybetten uzak sadık bir dil, günahtan uzak salih bir kalp, fitneden uzak sakin bir hayat ile huzurlu bir ömür’ diliyor.
*- Sedat Baş paylaşmış: ‘Savaş pahalı; top, tüfek, uçak lazım! Kin lazım, nefret lazım... En önemlisi de uğruna feda edilecek gencecik insanlar lazım. Barış ise ucuz; sadece, vicdan, empati ve sevgi lazım!’
*- İnsan olmak, ne din işidir, ne eğitim, ne de para! İnsan olmak sadece vicdan işidir, vicdan!
*- Harcandıkça bitmeyen zenginlik sevgidir. Mükemmel olmanıza gerek yok. Sahte olmayın yeter.
*- Verdiğin değerin kıymetini anlamayan, o değeri bıçak gibi kestiğinde anlar.
*- İnsan bazen; anlatmadan anlaşılmak ister. Konuşmadan duyulmak, dokunmadan tutulmak ister. Tıka basa dolar bazen, nefes alması zorlaşır. O vakit içini boşaltmak ister, yük olan ne varsa bırakmak ister. Öfkeli olur bazen insan, sakinleşecek bir omuza baş koymak ister.
*- Hayatın en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin insanın buna değmediğini gördüğün andır. Ve en büyük kaybın ise ona harcadığın zamandır.
*- Kalbin en birinci düşmanı stres veya kolesterol değildir. Kibirdir!
*- Kartala sormuşlar, ‘Yere düşmek gibi bir korkun var mı?’ Kartal gülerek demiş, ‘Ben insan değilim ki, biraz yükseldiğim zaman kendimi beğenip havalara gireyim. Ben zirvedeyken gözlerim hep aşağıdadır.’
*- Ne kadar yaşanmış acı hikayen varsa altında sevdiklerinin imzası vardır.
*- Eskiden sadece kışlar soğuktu! Şimdiyse insanlar soğuk, yürekler soğuk.
*- Kimseyi kırmamak için verdiğin onca mücadeleden sonra bile hala vefasızlık ve nankörlük görüyorsan, yanlış insanlara değer veriyorsun demektir. Unutma: fazla değer, başını yere eğer.
*- Kötü günler de yaşayacağız elbet, yaşayacağız ki iyi günlerimizin bir anlamı olsun...
*- Gerçek sevgi sabırdır. Her şeye dayanır. Affeder, çabalar, gerektiğinde susar, kabullenir. Ama asla bitmez.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894