ŞİMDİ GÜNDEM OLDU!
Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi
Erkan Yolaç bir zamanların ünlü sunucusu idi...
Daha doğrusu yarışma programlarının aranan ismiydi.
Nasıl Orhan Boran’ın ‘Yuki’ si varsa, onun da ‘evet- hayır’ yarışması televizyonların ilk yayın hayatına başladığı dönemlerde başlayan ve yıllarca aranılan programı olmuştu.
Seyirciler arasından birini daha doğrusu birçoğunu sahneye sırayla alır, kameraların önünde yarışmanın şartlarını şöyle anlatırdı:
‘Sorularıma kesinlikle evet – hayır ile yanıt vermeyeceksiniz, başınızı da emme basma tulumbası gibi aşağı yukarı sallamayacaksınız!’
Bu kadar basitti, yarışmanın şartları...
Belli bir süre örneğin üç dakika ‘evet ve hayır’ sözcüklerini kullanmayan ödülünü alıyordu.
Ama ödül kazanan yok gibiydi...
Belki birkaç kişiye bence biraz da bilerek hediye şeklinde yarışmayı kazandığını belirterek gong sesi ile başlayan yarışmayı yine gong sesi ile bitirmişti.
Yarışmacının ‘evet’ ya da ‘hayır’ demesiyle, yani ağzından bu sözcüklerinin çıkmasıyla birlikte, Erkan Yolaç zıplayarak sonucu ilan ederdi.
Aslında sistemi basitti...
Zamanı da çok iyi kullanıyordu.
Örneğin; karşısındakinin hal ve hatırını sorduktan sonra, mesleğini sorardı.
Yarışmacı söylerdi...
O da bu arada yanıtı tekrarlardı...
Ve yarışmacının ağzından büyük olasılıkla kısa bir yanıt çıkardı ‘evet’ gibi...
Bu ‘evet’ de onun için felaket olurdu yani büyük iddia ve umutla çıktığı sahneden başı eğik ve üzgün yerine dönerdi.
Yani ‘evet’ sözcüğü o an için hayallerini yıkmış olurdu...
Şimdi yine yurt sahnesinde ‘evet- Hayır’ sergileniyor.
Ama bu oyun değil...
Geleceğimizi ilgilendiriyor.
Hem kişilerin yani yurdumuz insanlarının, hem de vatanımızın...
Ben söylenenlere hep ‘kuşku’ ve ‘şüphe’ ile baktığımı, yaklaştığımı böylece daha hayırlı sonuca ulaştığımı da yaklaştığımı, doğruyu bulduğumu yıllardır yazar ve söylerim.
Tabi bu benim görüşüm ve düşüncem....
Yoksa menfaati olanlara farkında olmadan hizmet edebilirim.
Şimdi gelelim günümüze...
*- Ahbaplardan geliyor!
İlk mesajı Ödemişli Altan Düzalan kardeşimle, Sadık Aytun akrabamdan şöyle aldım...
‘ÇAĞRINI ALDIM.
LAİK, BAĞIMSIZ, ÖZGÜR BİR TÜRKİYE İÇİN
BEN DE VARIM!
#hayır
SEN DE VAR MISIN?
Varım diyorsanız, zinciri devam ettirin. Kopyalayıp yapıştırın lütfen’ diyorlardı...
Arkasından Bornova’dan yılların çocukluk komşusu Fatma Sağer Gökçe de benzer bir mesaj göndermiş.
Anladım ki referandumda bu dostlarımız oylarını ‘hayır!’ olarak kullanacaklardı ve açıklıyorlardı, aynen Fatih Çekirge gibi...
Ama gazeteciliğe ‘Paşa Oğlu’ Fatih Çekirge ile birlikte İzmir’de başlayan Avukat Özdemir Sökmen’e sormak lazım arkadaşını...
Daha başarılı olmasına, hatta önemli bir ismin kendilerine nasihat ederken, ileride nasıl nimetlerin onları beklediğini anlatmasına rağmen, yoluna bu şekilde devam etmeyeceğini belirten ve hukuk adamı olan Özdemir Sökmen belki bir gün hatıralarını yazarsa gerçekleri ya da teklif edilenleri anlatır.
Hatta Ender Coşkun da sanıyorum konuşmaları daha doğrusu anılarını anlatır, ‘Nereden nereye?’ diye sorar...
Bazılarının Z takımından A takımına gelmelerinin yollarını belirtir.
*- Şarkıyı anımsattı
Dostumuz Hakkı Ülkü yıllarca Aliağa’da belediye başkanlığı yaptı.
Sonra Milletvekili oldu.
Belli yaşın sonunda ise iletişim fakültesini bitirdi
Yani her zaman ilgi odağı oldu.
Hakkı Ülkü şunları yazmış:
‘Referandumda kahverengi ‘hayır’ demekmiş.
Ben de o rengi çok seviyorum.
Tatlı bir renk.
Gençliğimizde Savaş Ay'ın annesi Şükran Ay çok güzel söylerdi o şarkıyı.
Bakın sözlerine umarım siz de seveceksiniz.
‘Sanki billur bir pınar/kahverengi gözlerin,
Ruhuma neşe sunar kahverengi gözlerin,
Rüzgarlar kadar serin/ufuklar kadar derin,
Senin en güzel yerin/kahverengi gözlerin.
Mehtapta benzer aya/bakarım doya doya,
Sanki tatlı bir rüya/kahverengi gözlerin.
Bu şarkıyı dinleyip de referandumda tercihi kahverengiden yana kullanmak kadar doğal bir şey olabilir mi?
Haydi ‘hayır’ lısı bakalım...’ diyerek oyunun rengini belli etmiş...
*- Ne derseniz deyin, boşuna
Ama bir başkası da, Denizlili Kadir Gümüloğlu da şöyle diyor:
‘Beyazı niye sevmezsin?
Evlenen insanlara neden ‘koca karı!’ dediklerini bilir misin?
Koca demek dağ anlamına, karıda dağın tepesine yağan kar...
Dağın süsü!
Onun için ‘koca karı’ derler.
Beyaz güzel olmasaydı; gelinlik kızlara bembeyaz gelinlik giydirirler miydi?
Ahrete göçenlerimizi gönderirken beyaz kefenle göndermez miyiz?
Beyaz kadar güzel bir şey var mı?
En ufak lekeyi bile içinde saklamaz hemen gösterir!’
*- Mektuplarda belirtiliyor
Ben bu arada Erhan Çatkın’ın mektubuna da yer vermek istiyorum.
Şöyle diyor:
‘Ben Erhan Çatkın;
Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden gideceğime,
O'nun İlke ve Devrimlerine sadık kalacağıma,
Koruyup, kollayacağıma,
Şerefim ve namusum üzerine,
1 Eylül 1974 yılında tarihi şan ve şerefle dolu, mensubu olmaktan onur duyduğum Kara Harp Okuluna girerken ettiğim yemin ile ant içtim.
Ölünceye kadar da yeminime sadık kalacağım...
Türkiye Cumhuriyeti'ni yobazlardan, gericilerden ve demokrasi düşmanlarından korumak için...
Başkanlık sistemine ve Anayasa değişikliğine ‘hayır!’ diyorum...
Herkesin bu Cumhuriyet'e borcu var; bu uğurda çalışmak ve mücadele etmek zorundayız ve bu bizim boynumuzun borcudur.’
*-
**-
GÜNCEL
Sağlık için mobil çözümler
Farklı hizmetlerini hastane zinciri desteğiyle aynı anda sunabilme özelliği ile dikkat çeken Acıbadem Mobil Sağlık, günümüzün ve geleceğin sağlık ihtiyaçlarına yeni çözümler sunmak üzere yeniden yapılandı.
Evde bakımdan ambulansa, hasta destek programlarından önleyici sağlığa birçok alanda geliştirdiği yeni hizmetlerle öne çıkan Acıbadem Mobil Sağlık, sağlık hizmetlerinin gelecekteki değişimine şimdiden hazırlanıyor. Bu amaçla ‘kişiye ve ihtiyaca özel’ yeni hizmetler geliştirdi.
*- Deniz Ticaret Odası yarışması
Ege Bölgesi’nde denizcilik ve deniz ticaretinin kamuoyunda daha etkin biçimde tanıtılması amacı ile İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi tarafından ‘İMEAK DTO İzmir Şubesi 14. Medya Yarışması’ düzenlendi. Yarışma ‘Haber, İnceleme-Araştırma’ başlığı ile tek dalda yapılacak. Yarışma için gönderilecek eserlerin 1 Ocak 2016-1 Nisan 2017 tarihleri arasında yazılı ve görsel basında yayınlanması gerekiyor.
Yarışma için gönderilen eserlerin ‘Ege Bölgesi’nde deniz ticareti, deniz taşımacılığı, deniz turizmi ve deniz temizliği ile ilgili haberleri’ kapsaması gerekiyor.
*- Aslında çevre mühendisi
Türkiye’nin en başarılı SAP danışmanlık şirketi itelligence Türkiye’nin ‘İnsan Kaynakları ve İdari İşler Direktörü’, 2 Ocak 2017 itibarıyla Selin Bakaçhan oldu.
10 yılı aşkın tecrübeye sahip olan Bakaçhan, yeni görevinde itelligence Türkiye’nin tüm insan kaynakları ve idari işler süreçlerinden sorumlu olacak.
Kariyeri boyunca İK alanında bir çok sertifikaya sahip olan Selin Bakaçhan, aynı zamanda dünyaca ünlü koçluk, eğitim ve liderlik gelişim programları sunan Adler’ın Profesyonel Koçluk Sertifikası’na sahip bulunuyor.
*- TÜRGÖK kurucusu hasretle anıldı
Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı (TÜRGÖK) Kurucusu Gültekin Yazgan, ölümünün beşinci yıl dönümünde sevenleri tarafından hasretle anıldı.
53 yıllık eşi Gültekin Yazgan’ın aralarından ayrılışının 5’inci yılında onu anmak için bir araya geldiklerini söyleyen TÖRGÖK Yönetim Kurulu Başkanı Tülay Yazgan, ‘Onun bıraktığı mirası daha yukarıya taşımak için projelerimize ağırlık verip daha çok kişiye ulaşacağız’ dedi.
Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı (TÜRGÖK)’nın merhum Gültekin Yazgan ve arkadaşları tarafından 2003 yılında İzmir’de kurulduğunu belirten TÜRGÖK Yönetim Kurulu Başkanı Tülay Yazgan, TÜRGÖK’ün Türkiye’nin her yerinde ve yurtdışında toplam 6 bin kişiye hizmet sağladığını açıkladı.
*- Değer katmaya devam ediyor.
Kemalpaşa Belediyesi’nin yatırım planları içerisinde bulunan Düğün Salonları tek tek faaliyete geçmeye başladı. Sütçüler ve Çambel’de yapılan Düğün Salonları’nda sona gelindi.
Kemalpaşa’daki vatandaşların yoğun isteği üzerine, İlçenin sosyal hayatını zenginleştirmek ve düğünlerin yaz kış kapalı salonlarda da yapılmasını sağlamak amacıyla Sütçüler ve Çambel’de inşaatına başlanan düğün salonlarına yenileri eklendi.
Ören, Örnekköy, Akalan, Yukarı Kızılca, Yiğitler, Torbalı yolu üzeri iki adet ve Ulucak kır düğün salonu iki adet olmak üzere toplamda 11 adet yeni düğün salonu Kemalpaşa halkının hizmetine sunulmuş olacak.
*- Aracı da çok kazandı
Türkiye'nin son yıllardaki en önemli projeleri arasında yer alan İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçit Projesi, bir diğer adıyla Avrasya Tüneli, dünyanın lider sigorta ve reasürans brokerliği şirketlerinden Marsh Türkiye aracılığıyla sigortalandı.
Marsh Türkiye, Avrasya Tüneli’nin proje, inşaat aşamasında 1 milyar dolar, işletme aşamasında ise 650 milyon dolarlık sigorta işlemine aracılık etti.
***-
GICIK
*- İşimiz nazardan, yolumuz düşmandan, hayatımız nankörden uzak olsun.
*- İnsan varoluşunun sırrı, yaşamak değil, uğrunda yaşanacak bir şeye sahip olmaktır.
*- Mutluluğun tam anlamıyla kıymetini anlamak için, onu bölüşecek birine sahip olmalısınız.
*- İnsan kalbinde ne taşıyorsa, dünyaya bakınca da onu görür.
*- İnsan kendine uyanamadan; gününü aydınlatan güneşin değerini, kendisine sunulan hayatın kıymetini bilemez.
*- Öyle bir an geldi ki; ağaçlardan, hayvanlardan, havadan, sudan, kuşlardan, denizden, iklimden, zamandan, utanmaya başladım.
*- Birileri insanlara insan olduklarını hatırlatmalıdır.
*- Konuşmaya değer olanlarla konuşmazsan insanları yitirirsin, konuşmaya değer olmayanlarla konuşursan; sözcükleri yitirirsin! Bilenler; ne insanları yitirirler ne de sözcükleri...
*- Temiz kalpli insanlar hiçbir zaman rahat bir hayat yaşayamazlar, çünkü kendilerini başkalarının mutluluğu için feda ederler.
*- Günler birbirinden ayrılır, fakat gecenin tek bir adı vardır.
*- Sizi gülümseten insanların peşine takılın, çünkü sadece bir gülümseme karanlık bir günü aydınlatabilir.
*- Kimseyi mumla aramayın, görülmesi gereken ışığıyla parlar.
*- Ömür dediğin üç gündür! Dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür. O da bugün’dür.
*- Gururlu bir insan, ancak kendini bilen ve kendini büyük bir titizlikle sorgulayıp, küçümseyen insandır.
*- Hayat bir sınavdır. Ama diğer sınavlara pek de benzemez. Bazen yaptığın bir yanlış tüm doğruları götürebilir.
*- Ne geçmişte saplanıp kalacaksın, ne de geleceğin düşlerini kuracaksın. Ömür dediğin şu andır, onu da hak ettiğin şekilde yaşayacaksın.
*- Denizleri seviyorsan; dalgaları da seveceksin! Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin! Uçmayı seviyorsan; düşmeyi de bileceksin. Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
*- İnsanlar; sadece konuştuğu konulardan değil, sustukları konulardan da sorumludur.
*- Ruhunuza dokunan, konuştuğunuzda gözleri gülen ve sizi olduğunuz gibi seven insanlarla keyifli gün geçirmeye çalışın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.